Bölüm : 27

1.4K 132 193
                                    

Uzun bir aradan sonra merhaba arkadaşlar. Özel hayatımda olan şeylerden dolayı bir süreliğine rest vermiştim ve söylemeliyim ki buraya girip bir şeyler yazmaya devam etmek benim için çok sancılı oldu. Bölüm tam içime sinmedi ama sizi zaten çok beklettiğimden biraz daha üzerinde duramadan paylaştım. Olaylar olması gerektiği gibi ama anlatmayı beceremedim bu sefer. Buna rağmen umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar ~


♧ Geçmişin Parmak İzleri ♧ 


18.05.15

"Ne demek dönmeyeceğim Rosie!?"

Üç parmağıyla şakaklarını ovuştururken bir yandan da bıkkınca ofladı. Jennie günlerdir neden okula dönmediğini öğrenebilmek için onu sıkıştırıyordu. Üniversitenin başından beri arkadaşlardı, az çok birbirlerini tanışmışlardı; Rosé okulunu, arkadaşlarını ve Avusturalya'yı severdi. Henüz dönemi bile bitmeden kesin şekilde okulu bırakmasının hoşuna gitmeyen bir nedeni olduğuna emindi. Sürekli geçiştirmesini de söylemekten çekiniyor olmasına bağlıyordu. "Sorun ne, söyle bana. İstersen hemen yanına gelmek için yola çıkabilirim." Yeniden ofladı. İyi bir arkadaştı ve farkında olmadan Rosé'yi ısrarlarıyla ufak ufak tüketiyordu. Jennie her 'neden' sorusunu yönelttiğinde sakat bir adamın üzerine bıraktığı hisler Rosé'yi yeniden kuşatıyordu. Zar zor geçen o günleri başa sarmak gibiydi bu. Hem, ona neyin cevabını verebilirdi ki? Babasının annesine neler yaptığını mı anlatacaktı, ya da aile işlerinin ne olduğunu. Aynı tehditle yaşamak zorunda kaldığını, başka şansının olmadığını mı anlatacaktı? Jennie'ye hem de... Yaşadığı en kötü şeyin okulun itiraf sayfasında kusarkenki fotoğraflarının yayınlanması olan kıza. "İstemiyorum." Sesini olabildiğince mesafeli tutmaya çalıştı. Her şeyden öte bu çaresiz hallerine tanık olsun istemiyordu. Avustralya'da yarattığı o öz güvenli, bağımsız, güçlü, doğrucu karakteri tanıdıkları şekilde bırakmak istiyordu, çünkü şu an öyle biri olmaktan çok uzaktaydı. Gelir de görürse bütün sihri bozulurdu ve sahtekâr olduğu ortaya çıkardı.

Son zamanlarda yaptığı tek şey başka biri olmaya çalışmaktı. Mesela Bataklık'taki insanların onu tanıdığından daha kibar, daha uyumlu, diğer insanların duygularını konusunda daha hassas, daha açık, daha sevgi dolu... Ve Jen kalkıp da yanına geldiğinde sadece birazcık gerçek sevgiye sahip olabilmek uğruna kendisini paralayacak derecede değişmeye çalışmasına şahit olacaktı. Bunu istemiyordu. Kendisine duyduğu saygı giderek azalırken bir de Jen'in yaşayacağı hayal kırıklığını görmeyi kaldıramazdı. Tanıdığı gibi biri olarak kalmalıydı. "Jennie... Sen iyi bir arkadaşsın ancak lütfen artık beni dönmeye ikna etmeye çalışma, bundan sıkıldım." Sesinde canlılık yoktu, günden güne solan bir gülden farksızdı. Toprağıyla beraber kökleri de kuruyordu. Öğle saatlerini geçmesine rağmen hâlâ yataktan çıkmamıştı ve bu eski Rosé için asla normal bir durum değildi. Kapının dışında sınırsız eğlence ve sürprizlerle dolu bir dünya vardı, kim saatlerce yatakta tembel tembel yatmak isterdi ki? Ancak artık eğlenceli hayatının sonuna gelmiş gibi görünüyordu. "İyi bir arkadaşım ama neden bu kararı verdiğini söylemeni sağlayamıyorum bile öyle mi?" Sahiden kalbini kırmak istemiyordu. Pek fazla seçeneği olduğundan değil ama çoktan kararını vermişti, dönmeyecekti. Şu halinden yeterince utanıyorken bir de üzerine ona sürekli yalan söylemek istemiyordu. Belki de konuşmayı bırakmalılardı...

"Sırf merak ediyorsun diye her şeyi sana anlatmak zorunda değilim Jennie Kim! Okulu da, o aptal sürüsü arkadaşlarını da, seni de çok seviyor olsaydım hiçbir şey demeden gitmezdim zaten! Neden bunu yüzüne vurmama kalmadan anlamadın ki!?"

"Seni-... Sadece sana destek olmaya çalışıyorum ve dediğin şey bu mu harbiden!?"

"Evet bu! Ben iki yüzlü sürtüğün tekiyim. Hah... Söylemek istediğin buydu değil mi?"

Good and Bad² [ V ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin