Bölüm : 33

1.6K 132 254
                                    

Bu bölüm özellikle bol bol yorum istiyorum arkadaşlar, çünkü bir bakıma final sayılan bir bölüm. Kurgu hakkında ne hissettiğinizi, beklentilerinizi, eleştrilerinizi ya da uzun uzun düşüncelerinizi yazabilirsiniz. Okumak için sabırsızlanıyor olacağım.

8.1k kelime ve sadece Ha Neul ile Taehyung 🖤🤍

Jk cover - nothing like us


♧ Renklerden; sen


Gece yarısına doğan Güneş... Kapısının önünde bitkin şekilde parıldamaya çalışan, yüzünün bir yarısını hem aydınlatan hem ısıtan hüzmeler... Duyanların kıyamet alametli sayacağı bir aykırılık... Hazırlıksız yakalandığı bu sabah, ellerini ayaklarını tutmaz etmişti Taehyung'un. Ne yapması gerektiğini bilemedi, "Zümrüt!?" diye sordu tüm benzetmelerden arınmış yalın bir heyecanla. Gözlerini kırpıştırdı peş peşe, sahiden burada mıydı ki? Yoksa Taehyung en sonunda hayal mi görmeye başlamıştı? Ayağına gitmemek için tüm kapıları üzerine kilitlemişti. Vakit gece olunca aklını geri dönmeye ikna etmeye çalışan arsız kalbini, ayna karşına geçip olduğu kişiyi hatırlatarak terbiye etme, dizginlemeye çalışmıştı. Şimdiki gibi bir karşı karşıya gelme anı yaşanmasın diye uğraşmıştı Taehyung ve tüm bu gayretinin sonucu delirmek olmamalıydı.

Hâlâ eli kapı kulpundaydı. Hafifçe sokaklarda salınan rüzgar çıplak bedenine doğru esiyor, gerçek olduğuna inanamadığı kadının kokusunu yüzüne vuruyordu. Buradaydı... Aylar sonra yine ulaşabileceği kadar yakınındaydı. Her duyusuna ezberlettiği kokusu ucundan farklı bir aromayla beraber ciğerlerine sokuluyordu. Derin nefesler aldı, baştan aşağı süzdü genç kadını. Düşük omuzlarını, kızarmış burnunu fark etti. Üzerindeki abiye elbiseyi bile taşımaktan yorulmuş gibiydi. Çok güzel görünüyordu. Beyaz tenini ay gibi parlatan elbise köprücük kemiklerini ve zarif gerdanını ortaya çıkartmıştı. Taehyung'un şu anda kaldıramayacağı bir güzellikti bu. Fazlaydı.

Küçük elleri elbisesinin eteklerine tutunuyordu. "Gelebilir miyim?" diye sordu ağlamaktan çatallaşan sesiyle. Bedeninde özlemden dalgalar titreşti. Sesine sarılmak geldi içinden. Nasıl bir hasretti bu böyle... Bunca zaman nasıl öldürmemişti Taehyung'u da şimdi sadece iki kelimesiyle yerle bir ediyordu? Duyduklarını anlamlandıramıyormuş gibi Ha Neul'e bakakalmıştı birkaç saniye. O buradaydı ve kendisine ev yaptığı bu binaya mı girmek istiyordu? Bir adım geriye çekilip kendisini birazcık kapının arkasına sakladı. Üzerinde bol eşofmanı dışında bir şey yoktu ve ilk kez tıraşsızdı. Böyle dağınık bir haldeyken karşısına çıkmaya çekindiğini hissetti elinde olmadan. Konuşamıyordu. Burayı nasıl bulduğunu, neden geldiğini, neden şimdi geldiğini soramıyordu.

Çünkü bakıyordu Taehyung. İzliyordu. Ağzına bir şeyler sormak düşmeden gözlerini konuşturuyor, hem kelimelerinden, hem kollarından önce sarılıyordu ona. Üzerine akan yoğunluğu hissedebiliyordu Ha Neul. Bedenini saran derisi kadar gerçek ve dokunulabilir düzeydeydi. Burada oluşuna inanamayan, ama geldiği için sonsuz minnet duyan, özleyen, fakat çok özleyen, yine de bunu bastırmaya çalışan hallerini anlayabiliyordu. Yeniden okuyordu Taehyung'u gözlerinden. Eksikliğimi hissetmiyor musun, istesem de senin gibi bakamıyorum diye yakınıp aralarındaki bağı kaybettiğini söyleyen adam, henüz gözlerini kırpmasını gerektirecek kadar uzun bakmamışken bile anlatmıştı bütün derdini Ha Neul'e. Taehyung'un buğulanan gözlerine baktı. Yaşlarını apaçık şekilde dökmeye korkusu olan küçük bir çocuğun, aylar içinde serpilip bu iğrenç tedirginlikten sıyrılmışçasına çabucak gözlerinin yaşarmasına sevinmeden edemedi.

Good and Bad² [ V ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin