Bölüm : 31

1.1K 126 254
                                    

The Plot In You- Feel nothing

♧ Trajik Tiyatro ♧

"Dinliyor musun!?"

Hyun Woo'nun sert sesiyle sorduğu sorusu, bir süredir kaçamak bakışlarla izlediği, aralık duran pencereden gözlerini çekip almasına neden olmuştu. Aşırı ilgisiz, soğuk tavrı ve baygın bakışları o geceden beri canını sıkıyordu zaten. Bir de gelmiş ona konuşurken başka bir yere bakma, dahası sözlerini dinlemediğini açıkça gösterme cesaretinde mi bulunuyordu? "Dediklerimi anladın mı?" Tehditkâr bir tınıyla kelimelerini bastırmıştı. V başını aşağı yukarı salladı belli belirsiz. Yüzü hâlâ sağındaki pencereye bakarken gözlerini çevirmişti sadece. Hyun Woo'nun yutkunuşunu izledikten sonra gözlerini yeniden pencereye yuvarladı. Aklına sokulan hain bir hatıra 'Sonsuza kadar piç kalmama şansı.' diye fısıldadı kulağına. Ruhu ürperdi. Dizleri bükülecek gibi olmuştu, durduğu yerde sallandı. Kendisine acımasızca davranıyordu. Her şeyden sıyrılmaya, sarsıldıktan sonra çiçek açmaya karar vermişken neden birden bire yıllar önce, tam da dikildiği yerde, bu gaddar adamla umut ve istekle el sıkışan küçük bir çocuğu hatırlıyordu ki? Yüzünde kıpırdayan damarları hissetti. Bunun hangi duygunun dışa vurumu olduğunu seçememişti. Geleceğini sattığı adama duyduğu öfkeden mi, ya da o eli kurtarıcı sanarak sıkan aptal çocukluğuna olan kininden mi bilemedi. Belki de yavan bir göz yaşarmasıydı.

Yeniden hatırladı yetimhaneden kaçarken yolunu bulduğu eski depoyu. Sonra korkusunu körükleyen silah seslerini. Peşinden aylarca rüyalarına musallat olan, çocukluğunu elinden alan o, beyninden vücudunun tüm kanını asfalta boşaltan adamın cesedinin görüntüsünü. Ne kadar çabuk gerçekleşmişti her şey... Şimdi bile şaşırıyordu. Aklında canlananların getirdiği ani bir kıvılcımla yeniden aynı hissi buldu çocukluğunda. O zamanki gibi; zihninde için için yanan ormanın kıvılcımlarını hissetti saç uçlarında. Isınıyordu sanki vücudu. Hyun Woo konuşmaya devam ederken tebessüm etmişti güçsüzce. Kendi haline gülüyordu. Aradaki farkı tartmıştı. Eskiden saç uçlarında hissettiği kıvılcımlar şimdi tümden yangındı. İçin için yanan ormanları artık tutuşacak bir şey kalmadığından sönmüş, kül olana kadar alevleri var olan her duyguyu, verilmek ve alınmak istenen şevkati, hatta ruhunu doyuma, tatminliğe ulaştırdığını zannettiği arzuyu, şehveti, üstünlük ve hakimlik ihtiyacını bile yok etmişti. Saçları kırmızıydı V'nin. Kim olmak isterse olabileceği söylenerek kandırılmış bir çocuğun hissettiği kıvılcımlarla tutuşmuş, yıllarca sömürülerek yanan bir ormanın kendisi olmuştu.

O geceki gibi bir rüzgar girdi açık penceden içeriye. V'nin kızıl saçları salındı. Kısa süren bu esintiyi gözlerini kapatarak, teninde hissederek değerlendirdi. Düşündü. Şimdi bulunduğu kasvetli odaya gelen rüzgarla kıvılcımları değil külleri dağılmış olmalıydı. Döküldüğünü zannetti eskimeye yüz tutmuş ahşabın üzerine. Kurtaramadığı ormanının yasını tutmak istedi o an. Kopan her bir yaprağının, kesilen her bir dalının ve işgal edilen toprağının her bir parçasının. Bataklık'tan çıkmaya çalışmasını neden çiçek açmaya benzettiğini daha iyi anlıyordu küçüklüğünden anılar hatrına geldikçe. Harap olan topraklarında yeni tohumlar yeşertmek istiyordu. Daha fazla kül, kıvılcım yahut yıkım olmasın istiyordu. Tazelensin fikirleri, duyguları, ihtiyaçları. Tazelensin havası ve ruhu. Gözlerini açıp aralık pencerenin el verdiği kadar dışarıya baktı. Küçükken küllerinin üzerine kar gibi yağdığını düşündüğü sevgili cesedi durmuyordu şimdi orada. Yaptığı hatanın düzeltilmesini bekleyen küçük bir çocuk duruyordu.

Good and Bad² [ V ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin