Okul koridorunda ilerlerken derin bir nefes aldım. Pijama partisinin üzerinden tam bir hafta geçmişti. Yine kavgalar etmiş, derslerimize çalışmış ve eğlenmiştik. Sıkıcı bir haftayı geride bırakırken müdür ortalarda yoktu. Bugün içimde garip bir his vardı. Garipti ama okul kendi kendini idare ediyordu. Koridorun sonuna gelip sınıfa girerken karşı sınıftan çıkan Devrim'i fark ettim. Hafta boyunca bizimleydi ve şuan onların sınıfından çıkması beni ikileme düşürmeye yeten tek şey olmuştu. Ona dönüp baktığımda üzerinde okul forması yerine sivil kıyafetleri vardı. Bu eteği her gün zorla giyerken o okula sivil geliyordu!
"Günaydın." dediğimde karşı sınıftan Sıla ve Yağız çıktı. Çetenin başları bize bakarken sınıfa girmek için kapıyı açtım. İçeriye girerken bizimkilerin yanına ilerledim. Kumru'nun yanına yerleşip arkama döndüm. "Bu Devrim bu aralar çok mu takılmaya başladı bunlarla?" arkamda kim olduğunu bilmiyordum çünkü her gün yerlerini değiştiriyorlardı. Bu sefer Uğur ve Bora vardı. Önümüzde ise Barış ve Can. "Kıskanıyorum demiyor da!" Uğur'a öldürücü bakışlar atarken sınıfın kapısı bir kez daha açıldı. Oraya bakmadan önüme dönerken iki el önümde ki sıraya sabitlendi. Başımı kaldırırken yüzüne özellikle de gözlerine bakmamaya dikkat ediyordum. "Ne var?" Bora arkamdan beni iterken Can arkasına döndü. Kumru bacağımı sıktığında hemen geri çektim. "Az önce bana günaydın diyen kızın yerine kim geçti?" yerimden kalkarken sinirlerim bozulmuştu. "Gerçeği!" diye bağırırken Barış ve Uğur ayaklandı. Çağla da yanımıza gelirken Devrim de beni izliyordu. "İyi misin?" diye sorduğunda sınıfın kapısı tekrar açıldı. İçeriye Oğuz girerken onda ilk defa şaşkınlığı görüyordum. "Değilim!" diye bağırırken kollarım tutuluyordu. "Uğur bırak beni!" diye bağırırken Devrim'in dediklerini duyamıyordum. "Eliz sakın ol ve konuşalım." diye sesini yükseltirken masamda ki tüm eşyalarımı tek hamlede yere serdim. Bacağımla önümde ki sırayı yere devirdiğim de gözlerimden yaşlar süzülüyordu.
Bu, bu haftanın içimde biriktirdiklerimin sonucuydu. İçime attığım her şeyi şuan soluyordum. Ailemin dağılmak üzere olduğunu kendim bile kabul etmezken dün akşam aklımdan çıkmıyordu. Kendi hayal dünyamda yaşamaya devam ettiğim sürece hiç mutlu olamazdım. Şimdi ise en ufak bir hatada çıldırıyordum. Ona denk gelmem tamamen bir şanstı. Bana şaşkın bakışlar atarken gözlerimi elimin tersiyle sildim. Uğur'un elinden kaçarken Kumru da arkamdan bağırıyordu. Sınıftan çıkıp karşı duvarda beni izleyenleri umursamadan koşarak merdivenleri indim. Okulun arkasına giderken sabahın erken saatlerinde olduğumuzdan dolayı okulda pek fazla kişi yoktu. Okulun kaldırımlarının birinin üzerine otururken burada kimse yoktu. Başımı dizlerim üzerine koyup ağlamaya devam ettiğim de ayak sesleri giderek yaklaşıyordu. "Git buradan!" diye bağırdım başımı kaldırırken. Gözlerim Oğuz da gezinirken sözlerim yarıda kesildi. Gelip yanıma oturdu. "Çıldırmışsın." dediğinde gözlerimi siliyordum. "Git buradan." diye fısıldadım bu kezde. "Hayır, her ne olduysa anlatacaksın." tek kaşımı kaldırıp ona baktım. "Sana mı? Her şeyimizi mahveden birine mi?" okulun kapısının kapatılma sesleri buraya kadar gelirken birden silah sesi beni yerimden sıçrattı. "Eliz kalk! Hadi gitmeliyiz." neler olduğunu anlamadan koşmaya başladık. Okulun önüne gelirken okulun dış kapısının arkasında ki insan kalabalığını gördüm.
Okulun kapısı kapatılırken hızla koşmaya başladık. Görevli bizi fark ettiğin de hemen içeriye girdik. Silah sesleri buraya kadar gelirken okulun içinde ki yaklaşık kırk kişi koridorda her şeyi anlamaya çalışıyorlardı. "Neler oluyor?" diye sordum önüme gelene. Oğuz başını ellerinin arasına alırken ona doğru yürüdüm. "Ne yaptın sen?!" diye onu duvara yittim. "Ne yaptın Allah'ın belası?" kollarımı tutup beni bir kenara çekti. "Öğrenmişler." dediğinde neyi dememek için çaba sarf ediyordum. Her şeyi şimdi öğrenmeliydim aksi taktirde birazdan bizimkiler burada olurdu. "Müdürün önceden öğrenciler hakkında yaktıkları şeyleri öğrenmişler. Sana dediğim plan buydu. O pislik herif, kızları taciz ediyordu. Burslu öğrencileri okuldan atıyor, gizlice uyuşturucu satıyordu. Geçen hafta ki kız neden intihar etti sanıyorsun? O pislik heriften tecavüze uğradığı için!" kulaklarım sanki daha önce duymamış gibi kapanırken kolumu yavaşça bıraktı. "Sen ne diyorsun?" diye fısıldadım duvara yaslanırken. "Eliz her ne yaşadın bilmiyorum ama şuan dediklerime inanmaktan başka çaren yok. Söz veriyorum bu olaylar bittikten sonra yine düşman olacağız. Ama bana şimdi güvenmelisin." başımı hafifçe sallarken onu dinlemeye başladım. "Aileler buraya toplanmış. Hepsi delirmiş vaziyette ve müdürü okulda sanıyorlar. Öğrenciler umurlarında değil. Herkesin kendi oğlu, kızı zarar görmesin yeter diye düşünüyorlar. Çoğu kolu uzun kişiler. Emin ol polisi durdurmuşlardır bile. Herkesi en üst kata toplayalım. Polis gelene kadar güvende oluruz." hem saçma hem mantıklı fikri uygulamak için yerimden kalktım. Kendimi aksiyon filminde mahsur kalmış bir grup genç gibi hissetmem dışında o silahlardan da korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okulumuzun Etrafındakiler
General FictionBen bir sırdım. Ve bu sırrı çözmek için hayatıma giren herkesin sonu oldum. Hepsinde izler bıraktım. Bir kördüğüm gibi başlayan hayatımdan sonra ilk defa bu kadar özgür hissediyordum, kendimi. Ailem yok olmuş, sevdiklerim beni terk etmişti. Bir tek...