Barış'ın beni eve bıraktıktan sonra 10 gün geçmiş okulun açılmasının ardından 12 gün geçmişti. Okulun ilk haftasını geride bırakmış ikinci haftasını ise yarılamıştık. Garip hiç bir şey olmamıştı. Asıl dikkatimi çeken mesajcılardan herhangi bir atak yoktu. Belki artık bıkmışlardı belki de bir şeylere hazırlanıyorlardı. Bunu bilmemiz için beklememiz gerekiyordu. Okulda spor kulüpleri açılmış ve Kumru ile Çağla'nın ısrarına dayanamayıp hepimiz birlikte voleybol takımına girmiştik. Hatta çalışmalara bile başlamıştık. Bu dönem ki müsabakaları baya erkene almışlardı. İki hafta ya vardı ya yoktu. Barış, Uğur ve Can da Basketbol takımına adını yazdırmış ve seçimlerde takımın içine girmişlerdi. Sıkıntı olan şey ise bizim takımımızda Sıla ve Yıldız, onların takımında da Yağız ve Enes vardı. Bu durum can sıkıcı olsada pek ilgimizi çekmiyordu. Bora ise bize göbeğini eritmek istemediğini söyleyip asla spor ile uğraşmayacağını belirtmişti.
Bana gelirsek şuan haftanın tam ortasında okula gitmemek için yatağımda yatarak tavanı izliyordum. Hep mükemmeliyetçi olsamda kendime bazen molalar veriyordum. Mesela son dakika hazırlanmak ve annemi beni beklemesi için yalvarmak gibi. Aşağıdan gelen ses ile çabucak kalkıp üzerime okul formamı giydim. Bir etek ve gömlekten oluşan formamı siyah bir ceketle tamamladım. Saçımı tepeden at kuyruğu yapıp dünden hazır olan çantamı aldım. Annem ise beni arabanın yanında bekliyordu.
"Sonunda Eliz geç kaldık." usulca gülümseyip öne oturdum. Annem arabayı okula sürerken size oradan bahsetmeyi unuttum. ÖZSOY Koleji... Buraya para vererek girmedim. Burası bursu okuduğum bir okuldu. Ve sevilen, başarılarıyla gurur duyulan saygın bir yerdi. Okulumuzda herkesin bildiği iki grup vardı. İkisini de size anlatmıştım. Birbirimize düşman gibi davranıyor ve asla düzgünce konuşamıyorduk. Avantajımız ise aynı sınıfta olmamamızdı. "Sınıfınıza yeni bir çocuk geliyor." annemin bana her şeyi son dakika söyleme gibi bir sorunu vardı. "Erkek mi, kız mı?" okulun bahçesine girdiğimizde cevap verdi. "Erkek." oflayarak arabadan indim ve sınıfıma doğru ilerlemeye başladım. Zilin çaldığını biliyordum. Koşarak sınıfa çıkarken sınıfımızın kapısında biri öylece bekliyordu. Üzerinde okul üniforması vardı. Bu o meşhur yeni çocuk olmalıydı. Ama bilin bakalım şuan kim derse geç kalıyor. Evet doğru ben!
Onu umursamadan sınıfa doğru koştum. Beni fark ettiğinde yaslandığı duvardan biraz doğruldu. Kahve saçları ve aynı renk gözleri vardı. Kaşının kenarında ise minik bir sıyrık. Bunları bir saniyede fark etmiştim. Kapının önünde saçlarımı düzeltip tam kapı koluna tutacakken beni kolumdan kavradı. Ona şaşkın bakışlar atarken neler olduğunu açıklamak ister gibi derin bir nefes aldı. "Sadece bir şey soracağım." kolumu çekip onu dinlediğimi belirttim. Aksi taktirde bağırır çağırırdım. "Ders ne?" bir kaşımı kaldırıp "Din." dediğimde oflayarak geri çekildi. "Pekala sen git." ona neden gelmek istemediğini sormayacaktım çünkü biliyordum. Kapıyı çalıp içeriye girdiğimde hocamın karşısında durup konuşmaya başladım. "Geç kaldığım için özür dilerim. Yeni öğrenci derse gelmiyor hocam." öğretmenimiz koridora giderken bende yerime oturuyordum. En arka üçlü bizdik, evet! Kumru'nun yanına oturduğumda arkamda Uğur ve Barış, önümde ise Can ve Bora kalıyordu. Çağla ise en önde tek oturmayı istemişti. Rahatına oldukça düşkündü.
Öğretmenimiz o çocukla içeriye girdiğinde bana öldürücü bakışlar atarken onu yakaladım. Aslında biraz çekinmiştim ama biz bu dersi dinleyeceksek oda dinlemeliydi. "Adın neydi oğlum?" vereceği cevabın 'ben senin oğlun değilim.' olmasını beklerken beni şaşırtıp adını söyledi. " Devrim. Devrim YAMAÇ." öğretmenimiz ona oturması söylediğinde yanımdan geçerek hemen sağ tarafımda kalan orta sıraya kuruldu. Benimle aynı hizada olan boş sıraya. Biz ise cam kenarında oturuyorduk. Bana bakmaya devam ettiğinde Barış fısıldamaya başladı. "Bir sorun mu var Eliz?" başımı sallayıp cevap verdim. "Hayır, aksine her şey yolunda." Devrim'e göz kırpıp önüme döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okulumuzun Etrafındakiler
Ficción GeneralBen bir sırdım. Ve bu sırrı çözmek için hayatıma giren herkesin sonu oldum. Hepsinde izler bıraktım. Bir kördüğüm gibi başlayan hayatımdan sonra ilk defa bu kadar özgür hissediyordum, kendimi. Ailem yok olmuş, sevdiklerim beni terk etmişti. Bir tek...