Uyku sersemliğime karışan çığlıklarla gözümü açmaya çalışıyordum. Çok küçük kesitler hatırlasamda tam olarak ne olduğuna dair aklımda hiç bir şey yoktu. Bedenimde ki sarsıntı beni daha çok tedirgin ediyordu. Biraz daha gözlerimi açtığımda uyku sersemliği ile konuşmaya başladım. "Neler oluyor?" diye fısıldadım. Eğer beni kim taşıyorsa iyi bir dayağı hak ediyordu. "Uyu güzelim bir şey olduğu yok." Devrim'in kolları arasında güvende olduğumun farkındaydım. Ama yinede biraz olsun tedirgin hissettim. Bu benim uyumama engel olamadı. Sadece Oya'nın bakışlarını rüyamda görmesem iyi olacaktı. Ne de olsa yarın okulda güzel bir şekilde moralim bozulacak, huzurum kaçacaktı. O yüzden şimdiye bakmak en mantıklısı gibi görünüyordu. Gözlerimi kapadım ve bu parfüm kokusunda başka dünyalara yelken açtım.
Gözlerimi açarken başımda akıl almaz bir ağrı vardı. Bu siyah çarşaflarda uyanmam ve odada tek başıma olmam başlı başına bir olaydı. Yerimden kalkıp etrafa bir göz attım. Bir erkek odasıydı ve çok hoştu. Şimdi ise sırada nerede olduğumu bulmak vardı. Kapıyı açıp boylu boyunca uzanan merdivenlere baktım. Aşağıya inerken salonun ışığının açık olduğunu fark ettim. Saçım açık olduğundan terlemeye başlamıştım. Salona girdiğimde Devrim film izliyordu. "Günaydın güzelim." dediğinde kolunu kaldırdı. Bende hızla kolunun altına girdim. "Neler oluyor?" deyip esnediğim de elimi ağzıma götürdüm. O saçımı bağlarken ben iyice açılmıştım. Artık bazı şeyleri kavramaya başlıyordum. En son Oya'gildeyken kapı aniden açılmış ve Devrim'le bizi öyle görmüşlerdi.Sarılırken. Ama o zaman uyku sersemiydim ve hiç bir şey hatırlamıyordum. "Devrim neler olduğunu anlatır mısın?" dediğimde ona döndüm. Bağdaş kurup tamamen ona baktım. Oda bana döndü ve derin bir nefes aldı. "En son üzerimi değiştiriyordum yanımdaydın." başımı salladım. "Daha sonra Oya kapıyı aniden açtı ve bizi gördü. Çıldırdı. Bağırmaya sana zarar vermeye başladı. Orada kalamazdın. Seni buraya getirdim." kafamda birleştirdiğim yapboz parçaları beni yaralarken bunlar birer cam kırıklarına dönüşüyordu. "Nasıl yani, telefonum nerede hemen Kumru'yu arayalım." dediğimde eli ile masanın üzerini gösterdi. Hemen çantamı alıp içinden telefonumu çıkardım. Kumru'yu aradığımda cevap vermiyordu. Uyanık olduğunun farkındaydım. "Ne oldu güzelim?" Devrim'e döndüm. "Açmıyorlar." hepsini aramıştım. Hiç biri cevap vermiyor, meşgule atıyordu. "Bunların sorunu ne?" diye sinirlendiğim de telefonu tam masaya koyacakken Kumru'nun çağrısı ekranda belirdi. Hiç bekletmeden açtığımda konuşmaya fırsat bulamadım. "Niye arıyorsun Eliz? Ne yaptığınız farkında mısın sen? Bak sana bunları demek istemiyorum ama bir daha bizi aramasan iyi olur." telefon yüzüme kapanırken kaşlarım çatıldı. "Neler oluyor bunlara?" dediğimde Devrim'e döndüm. "Ne dedi?" cevap vermemi beklerken telefonumu tamamen kapattım. "Benimle daha görüşmek istemiyorlarmış." dediğimde beni kendine çekti. "Ne yaptım, neler oluyor Devrim?" dediğimde kalp ritmini dinliyordum. "Oya onlara farklı şeyler demiş olabilir, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki kimseye güvenme. Tabi ben kimse olmadığım için bana güvenebilirsin." gülümseyip ona baktım."Sanırım yine birlikteyiz. Ama bundan sonra sadece ikimiz varız." göz kırpıp anlıma bir öpücük kondurdu.
Peynirleri ekmeklerin arasına koyarken Devrim de dolaptan sütü çıkarıyordu. Şuan kendimi huzurlu hissediyordum. Bunun tek nedeni onun yanımda olmasıydı. Elbette beni üzen başka sorunlar da vardı ama sonuna kadar haklı olmasam da haklıydım. Okula gitmek için yarım saatimiz olmasına rağmen erkenden hazırlanmaya karar vermiştik. Bugün yüzme dersimiz vardı ve ilk saatti. Okula gitmek istemiyordum. Ama bu zorunluydu. "Yağız aradı." tezgaha yaslanıp onu dinlemeye başladım. "Anlat bakalım hain bey." dediğimde sütleri bardaklara yerleştiriyordu. "Dün Oya onu aramış. Beni sormuş. Seni sormuş. Neler olduğunu anlatmış ve anlattığı güzel şeyler değil. Yalan. O yüzden aramış. Sanırım sizinkiler de bu yüzden sana kızgın. Güzelim üzülmeni istemem. Biliyorum onlar senin arkadaşların ama böyle bir şeye inanmamaları gerekirdi." neler olduğu bir bir ortaya dökülürken ona döndüm. "Yağız'a ne dedin?" dediğim de yanıma geldi. "Gerçekleri." Beni omuzlarımdan tutup bahçeye çıkardığında çıplak ayaklarım çimenlere değiyordu. Yerde ki minderlerden birine beni attığında kahkaha atıyordum. Koşarak içeriye girip yemekleri aldı ve yanıma geldi. "Ne olursa olsun üzülme leydim." dediğinde elini sıktım. "Ne olursa olsun gül prensim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okulumuzun Etrafındakiler
General FictionBen bir sırdım. Ve bu sırrı çözmek için hayatıma giren herkesin sonu oldum. Hepsinde izler bıraktım. Bir kördüğüm gibi başlayan hayatımdan sonra ilk defa bu kadar özgür hissediyordum, kendimi. Ailem yok olmuş, sevdiklerim beni terk etmişti. Bir tek...