Sonunda yerime otururken gördüğüm adamın bu olmamasını diliyordum. Yanında ki genç kadın ve aynı yaşlarda olduğum kız ile tanışmayı hiç istemezdim. Kızı olduğunu sandığım ve adının Aleyna olduğunu öğrendiğim kız bana garip bir şekilde samimi gelmişti. Konumuzun bu olmaması ile birlikte Devrim'i merak etmeye başlamıştım. Eğer onlar burada ise o neredeydi?
Karşımda ki sandalyenin çekilmesi ile başımı kaldırıp oraya baktım. Siyah bir tişört ve ceketini tamamlayan siyah pantolonu ile karşımda duran Devrim'e baktım. Gözlerini bende sabitleyip yerine oturdu. Bana kız kardeşi olduğundan hatta belki de ikizi olduğundan bahsettiğini hatırlamıyordum. Fevzi denen adam konuşmaya başladı. "Oğlum Devrim. Size az önce kızım olarak tanıttım ama öz kızım gibi severim. Devrim'in kız arkadaşı." ufak bir kahkaha attığında gülümseyerek önümde ki ikiliye baktım. Bu sinirden miydi, bilmiyorum. Ama okulda beni savunması ve bir kızla yakın olunmayacak kadar yakın olması ona haksızlıktı. Eğer kalbinde biri varken bunu paylaşmalı ve ona göre davranmalıydı. Sanırım onun hain olduğunu unutuyordum. Hain olması onu elbette de karaktersiz yapardı değil mi?
"Memnun oldum." dedim ve karşımda ki kıza baktım. Her dakika beni izleyen Devrim'i es geçtim. Sanırım tepkimi merak ediyordu. Neyini merak ediyordu? Onu tamamen bir düzanbaz olarak gördüğümü mü? Ama o da haklıydı. Gerçekten kız arkadaşı olduğuna çok şaşırmıştım. Her ne kadar belli etmesem de...
Yemeğimizi sonunda yediğimiz de masadan lavaboya gitmek için ayrılmıştım. Hemen koridorun solunda kalan odaya girdim ve ellerimi yüzümü yıkadım. Uzun bir gece olacağı her halinden belliydi. Telefonuma gelen bildirimle gözlerimi kapadım ve aklımdan geçen şeyin olmaması için dua ettim. Artık yüzleşmem gereken mesaj olduğunu fark ettiğimde ise duvara yaslandım ve telefonu cebimden çıkardım.
'Aslanlar. Değil mi? İntikam hayvanları ve sevmedikleri yalanları... Sayın müdür bey, eğer okul takımlarınızı bilerek yeniltirseniz ufak sırrınız bizde güvende olacak. Saygılar.' gelen bildirimi gören sayısı her saniye artarken tam beş dakika sonra mesaj silindi. Bu da ne demek oluyordu? Ne hakla tehdit ediyordu? Ya da tehdit etmesini umursamayacak kadar cani bir müdürümüz mü vardı?
Son bir kez aynaya bakıp bir an önce eve gitmek istediğimi anladım. Kapıyı açıp hızla gitmek isterken çarptığım beden hem utanmama hem de kafamın acımasına neden oldu. Burnuma gelen yoğun parfüm kokusu gerçekten etkileyiciydi. Tek sorun ise bunun bir erkeğe ait olmasıydı. "Sen..." diye başladığımda gördüğüm yüzle sustum. "Ne işin var burada hain bey? Hemde kadınlar tuvaletinin önünde yoksa sen..." Bana anlamaz bakışlar attığında ilerlemeye başladım. "Birincisi hain bey de ne demek? İkincisi de seni merak ettiğim için burdayım." peşimden geldiğini bilerek konuşmaya başladım. "Sana öyle hitap etmeye devam edeceğim. Ne de olsa Yağız denen hergelenin kuzenisin. Hergelegillerdensin. Ayrıca ikimiz de ayrı ayrı gitsek iyi olur yanlış anlaşılmak istemem." kolumdan tuttuğunda neredeyse koridorun sonuna ulaşmıştım. Ona dönüp kolumu sertçe çektim. "Beş dakika sonra gel." bir şey demesine zaman dahi bırakmada oradan ayrıldım.
"Kızım iyi misin?" masaya ulaştığımda annem beni süzüyordu. Babam ve diğerleri de bana döndüğünde açıklama yapmak için toparlanmaya başladım. "Karnım ağrıyor sanırım eve gideceğim." çantamı alıp onlara döndüm. "Kusura bakmayın iyi geceler." Fevzi denen adamın yanında ki kız gülümseyip önemli olmadığı belirttikten sonra kapıya yöneldim. Annem bana seslendiğinde kapıya ulaşmak üzereydim. "Küçük hanım?" ona döndüğümde yine yakalandığımı anladım. "Anne lütfen. Kalıp burada zaman geçirmek istemiyorum sanırım biraz yürüyeceğim." bana tedirgin gözlerle baktı. "Tamam canım. Bizde birazdan bir yerlere gideceğiz. Fevzi beyin davetli olduğu bir mekan varmış. Sen lavabodayken bizi de davet etti. Dikkat et kendine." yanağından öpüp oradan uzaklaşırken adım bir kez daha yankılandı. Aleyna ' ya döndüğümde gülümsemek için çaba sarf ettim. "Eliz seni eve bırakalım istersen. Ya da bizimle gel. Biraz eğlenmeye gideceğiz." yanında ki haine baktım. Kabul etmemi ister gibi bakan bakışlarını umursamadan Aleyna ' ya döndüm. "Olur."
"Burası mı?" Devrim arabayı durdurduğunda başımı salladım. Arabadan inerken ikisinede iyi eğlenceler dinleyip hızla bahçedeki patikaya ilerledim. Soğuk hava bedenime çarparken araba hala oradaydı. Arkama bakmak istemiyordum ki zaten ışıkları açık evin kapısına ulaşmıştım. Zili iki kere peş peşe çalıp volta atmaya başladım. Kapıyı açan kişi istediğim kişi olduğunda üzerine atlayıp sıkı sıkı sarıldım.
"Eliz iyi misin?" Barış'ı sıkarak öldürerek iyi bir halt yediğimi düşünüyordum. Ta ki arabanın hızla ayrılırken çıkardığı sesi duyuncaya dek. Hainin bunu görmesini istemezdim. Ama pek de umrumda da değildi. Ona Barış'ın evini tarif etmiştim.
"Sanırım." kapıyı kapatıp beni salona sürüklerken hala sarılmıyor şimdi ise kolunu tutuyordum. "Ailen evde değil mi?" başını hayır anlamında salladı. Üzerinde evde olmasına rağmen siyah bir pantolon ve siyah düz bir kısa kollu vardı. "Ne oldu anlat bakalım." koltuğa beni itti ve oturmamı sağladı. "Bir şey olmadı kendimi kötü hissediyorum. Mesajcının son mesajını gördün mü?" yanıma oturup konuşmaya başladı. "Evet gördüm. Sanırım dün gece okula girerek bir şey öğrendiler. Sence bilerek yenilmek zorunda kalır mıyız? " bunu bende kendime sormamıştım. Böyle bir şeyi asla yapmak istemezdim ama konu okulumuzdu. Ne yaptıklarını deli gibi merak etsem de bunun kötü olmadığını düşünüyordum. "Bilmiyorum." sessizlik bir kaç dakikamızı esir alırken bana dönüp konuşmaya başladı."Hayırdır çok güzeliz bu gece." gülümseyip omuz silktim. "İş yemeği vardı. Yoksa pijama ile gelirdim buraya." bir süre daha sohbet ettikten sonra film izlemeye karar verdik. Hint filmlerine ikimizde bayılıyorduk. Mutfağa gidip bir şeyler hazırlayacağını söyleyen Barış'ın peşinden gittim. "Becerikli bir insan ihtiyaç vardı. Ve o işi ben üstlendim çekil bakayım kenara."
Onu geriye yitip elinde ki cips paketini aldım ve kaseye boşalttım. "Aynen cips paketi açtığın için seni üstün yetenekli sayıyoruz." ona dönüp öldürücü bakışlar attım. "Elbette üstün yeteneklerim var. Sende beni tanıdığın için şanslı sayılırsın. Kendine gurur duy." üstten bir bakış atıp yanıma geçti. Elinde ki paketi açarken konuşmaya başladı. "Duyuyorum zaten.".
"Egoda zirve şuan." kolunu boynuma dolayıp biraz sıktığında kendimi bırakıp gözlerimi kapadım. "Öldün mü?" Beni hava da tutmaya çalışırken gözlerimi hala açmamıştım. "Evet sen?" oflayıp beni kenara attığında kahkaha atmaya başladım. "Filmi izlemiyorsak eve gidiyorum diye ayrıldım yanlarından. Karnım ağırıyor dedim değerimi bil." bana ters ters bakarken bar taburelerinden birine yerleştim. Masada duran elmalardan bir tane aldığımda konuşmaya başladım. "Sen de hiç çekinme al. Kendi evinmiş gibi." bana gülerek bakarken masaya iki elini de koyarak eğildi. "Seni evde egoyla mı besliyorlar?" bir ısırık daha aldım. "Evet ara öğün olarak çok gerekliymiş." kocaman sırıttığımda yanağımdan makas aldı. En çok da bu hareketi sevmediği bilerek. "Bittin sen!"
"İyi geceler canım." ona sarılıp veda ederken neredeyse gece yarısı olmak üzereydi. Beni eve bırakmayı teklif etmiş ve bende kabul etmiştim. Şuan ise kapıya anahtarı takılıyordum. Araba ile uzaklaşırken sakın bana on yedi yaşında ki birinin nasıl araba kullandığı sormayın çünkü aramızda ki mesafe az. O sırada aklıma Devrim'in araba sürdüğü geldi. Hemde baya baya sürüyordu. Bunu sorgulamayı bırakıp eve girdim. Annemler hala gelmemişti. Odama çıkıp duşa girdim. Gevşemiş bedenimi yatağa bırakırken ışığı örtmek için kalkmadım.Okula bugün babam bırakmıştı çünkü annemin bugün dersi yoktu. Yine geç kalmış bir vaziyette koşarak içeriye girdiğimde tüm koridorlar boştu. Üst kata çıkıp sınıfımız kapısını hedef aldığımda, kapıda bekleyen Devrim'i gördüm. "Sonunda." diye söylendiğinde çoktan içeriye girmiştim. Ama sınıfta öğretmen yoktu. "Neler oluyor?" Kumru'nun yanına giderken Devrim de yerine geçti. Siyah bir weatshirt giymiş, şapkasını başına takmış, ve siyah şişme yeleğini de üzerine geçirmişti. "Öğretmenlerin toplantısı varmış." başımı salladım. O sırada okulun hoparlöründen sesler yükseldi. Hepimiz duyuruyu dinlerken meraktan ölüyorduk.
"Çocuklar ani bir karar ile yarışmalar yarına alınmış. O yüzden takımlarda ki herkes spor salonuna insin ve antrenörlerini beklesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okulumuzun Etrafındakiler
Ficción GeneralBen bir sırdım. Ve bu sırrı çözmek için hayatıma giren herkesin sonu oldum. Hepsinde izler bıraktım. Bir kördüğüm gibi başlayan hayatımdan sonra ilk defa bu kadar özgür hissediyordum, kendimi. Ailem yok olmuş, sevdiklerim beni terk etmişti. Bir tek...