"Ne işin var burda"
Söylediğim sözle gülümsedi. Beni otel odasında terk ettiğinden beri görmemiştim onu şimdi böyle rahat rahat evimde oturuyor olması onu öldürmek istiyordum.
"Mimozam yapma böyle gel buraya"
"Senden tiksindiğimi ve ölmeni dilediğimi biliyorsun değil mi?"
"senin için öldüm helin ama malesef kurtardılar bende isterdim ölmek ama napacaksın yine burdayım"
"Benimle oyun oynama siktir git evimden"
Ayağa kalktı ve üzerime doğru yürüdü ensemdeki saçlarımı tutup kendine cekti.
"İlk önce orospu gibi bana fotoğraf atıyorsun seni arzulamamı söylüyorsun ben itiraz edince sanki hayatımda bir yerin varmış gibi trip atıyorsun sonra senden etkilendiğimi söyledim diye benimle yatıyorsun oyun oynayan kim küçüğüm sen mi ben mi?"
"Karan saçımı bırak acıyo"
"Sen artık benimsin küçüğüm ben senin tadını bir kere aldım bırakırmıyım"
Kendine çekip dudaklarını dudaklarıma hapsetti. Karşılık vermeyerek onun hareketlerini hissettim.
Alt dudağımı ısırdığında ufak bir inilti koptu ağzımdan ve bende karşılık verdim . Loş ışığın altında kaç dakika öpüştüğümüzü bile bilmezken en sonunda nefes almak için ayrıldık.
Ellerim gömleğine gitti ve yavaşça düğmelerini açmaya başladım. Yüzüme yönelip dudaklarıma kapandı tekrardan kendimi ondan çekip gömleğini indirecektim ki gördüğüm görüntüyle afalladım
Oda fark etmiş olacak ki 'siktir' deyip geri çekildi. Gözümde çoktan yaşlar birikmeye başlamıstı.
"Benim yüzümden" dedim fısıldayarak
"Şşt senin yüzünden falan değil ağlama bana bak"
Tam göğsünün üstünde bir kurşun yarası vardı. İyileşmiş fakat mor halkalarla deri kendini toplamıştı. Kurşun yarası olduğunu anlamamak için salak olmak gerekirdi.
Ne yani ben dedim diye kendinimi vurmuştu. Resmen ben öl dediğim için mi yapmıştı.
"Helin bana bak yok bir şey"
"Sen kendini öldürmek mi istedin"
"Sen nasıl böyle bir şey yaparsın"
"Sen ölseydin ben ne halde olurdum sen biliyormusun"
"Sen kendinle birlikte benide öldüreceğini bilmiyormusun"
Hızla kendine çekip sarıldı. Bense hıçkırıklarım arasında ağlamaya devam ediyordum.
Başıma öpücük kondurup beni kucağına aldı. Yatak odasına getirip yatağa bıraktı.
Kendiside yanıma uzanıp beni göğsüne çekti. Kalp atışlarını duymak resmen huzurun sesiydi.
Gözüm göğsündeki yaraya kayıyordu. Ya ölseydi ozaman nasıl yaşardım.
Kendimi kaldırıp karanın üzerine oturdum. Bana napıyorsun der gibi bakıyordu.
Kalçamı kaldırıp ona sürtündüm. Gözlerini sıkıc yumup açtı. Kendimi iyice bastırıp göğsüne eğildim. Önce yarasından öptüm. Sonra yavaşça aşağı dogru öpücükler bıraktım.
"Birilerinin canı yaramazlık çekiyor anlaşılan"
Hafifçe gülümseyip pantalonuna geldiğimde düğmesini açıp fermuarını indirdim.
Kalçasını yükseltip pantalonunu çıkarmam için yardımcı oldu. Çoktan sertlesmiş erkekliği kaya gibi olmuştu.
Elimi penisine atıp kavradım. Dilimin ucuyla daireler çizdim. Gözlerini arkaya kaydırıp kafasını geriye attı.
Ufak ufak inliyordu. Ama ben intikamımı iyi alan biri olarak onun kıvranmasını izlemek istiyordum. Her ne olursa olsun beni o otel odasında bırakması içime yer edinmişti.
Hala ucuyla oynuyor ağzıma almıyordum. Ufak ufak ısırıklar atıyordum.
"Ah helin al artık şunu"
Hâla ucunu öpüyor ve yalıyordum. Yalvarması hoşuma gidiyordu açıkcası
"Helin şunu alırmısın"
Bağırarak söylediği sözle kıkırdadım dayanamadığı ortadaydı.
"Neyi alırmıyım"
"Sok artık şunu ağzın"
"Neyi"
"Helinn!!!"
Kıkırdayıp bir anda tümünü ağzıma almamla inledi gelgitler yapıyordum. Ağzımdaki penisi büyüdükçe büyüyordu sanki artık nefes almam zorlaştığında son kez dibine kadar almıştım ve o da menilerini ağzıma akıtmıştı.
Hızla beni kendine çekip altımdaki eteği yırtarcasına çıkarıp attı. Tepe noktama eliyle gelgitler yaparken penisi girişimde yerini almıştı. Bir anda içime girmesiyle çığlığı basmıştım.
Gel gitleri hızlandıkça içimde patlamak üzere olan ateş harlanıyordu.
Üzerimde ki büstiyeri ve sütyenimide çıkardığında artık tenlerimiz birbirlerine çarpıyordu.
Karanın inlemeleri çoğalmış ve daha çok hızlanmıştı. Geleceğini anlamıştım. Oda anlamış olacak ki gözlerimin içine bakıyordu.
"Gel" dedim fısıltıyla
Biraz daha gel gitten sonra kendini içime bıraktı. Soluk soluğa kalmışken kendini yanıma attı.
"Helin bundan sonra seni asla bırakmayacağımı bil"
"Beni bırakma karan"
Beni göğsüne doğru çekti.
"Bırakmayacağım sen benimsin"
O cümleyi duymak bile benim için imkansızken şimdi her şeyi mümkün kılmıştık.
.
.
.
