HERKESE MERHABA!
Bu bölüm; hem acı, hem de tatlı bir bölüm oldu.
Gerçekten emeğe zerre saygısı olup, aynı zamanda beğenenler oy versin lütfen!
Harbi böyle çok zor oluyor ya... Bakın gerçekten beğenmeyen den istemiyorum! Beğenmiyorsanız eğer, saygı çerçevesindeki eleştiriye de açığım!
Ama beğenen arkadaşlar...
Okuyup, beğenip oy vermemek neden?
Alt tarafı bir yıldıza tıklayacaksınız...
Oyların artmasını temenni ediyorum...
Ayrıca Ayaz'ın yaptıklarını tasdik etmiyorum ve bu hikayede geçen yanlış hiçbir şeyi meşrulaştırmıyorum! Yorumlarda saygılı olun!
Hepinize keyifli okumalar 🤍
BEDBAHT
-X-
X- ANILAR, YARALAR.
🌙
#Elif Kaya - Bir bilebilsen"Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi,
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi..."
Cemal Süreya
Yirmi yedi yıldır, sabaha kavuşamayan geceler yaşadı, bahara kavuşamayan güzler... Ama zaman, ömrü boyunca hiç bu denli yanlış yerde duraklamamıştı.
Kafasının içinde, soruların çıkardığı bir fırtına... Dinmedikçe onu çaresizliğe savuruyordu. Çaresizlik onun için çıldırmanın eşiğiydi.
Düşündü... Bir insan kuzenine neden böyle bir iftira atsın? Belki iftira değildi. Yine aynı şey! Bitmeyen bir şüphe... Başını elleri arasına aldı iki avucu arasında sıktırdı, sıktırdı... Beyninde yankılandı o anlar... Kamera görüntüleri, Volkan'ın söyledikleri, Sibel'in söyledikleri, o mektup... Ne olursa olsun ona doğruyu söyleyecek olan tek kişi vardı! Ayla... Peki nasıl yapacaktı? Daha yeni hayata gözlerini açan kadına o anları nasıl soracaktı?
Önünde duran sehpaya tekmeyi vurup, hışımla ayağa kalktı. Çıldıracak gibiydi. Ellerini arkasında duran duvara yaslayıp, alnını duvara birkaç defa vurdu. Ateşten bir şüphe çukuruna düşmüştü. Her zerresi tutuşmuştu. Eğer o çukurdan çıkamazsa yanıp kül olacaktı. Önüne öyle bir şey çıksın ki, Yağmur'u bağışlasın istiyordu. Onu affetsin! O'da onu...
Gözlerinin akına, kanlı damarlar yayılmıştı; öfkeden, uykusuz gecelerden, şüpheden... Bitmek bilmeyen bir şüpheden!
Dayanamıyordu! Ondan bir saniye bile ayrı kalmaya dayanamıyordu artık!
Biliyordu, ne olursa olsun onu sevmeye hakkı yoktu, ona bakmaya, ona dokunmaya...
Kim söz dinletebilmişti ki kalbine, kim gerçekten olması gerektiği gibi yaşamış, ölmüştü ki? Şimdi ondan bunu beklemek haksızlık değil miydi?!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDBAHT
General FictionKaranlık gecenin çanları uğursuz ve lanetli saatleri haber veriyordu. Ruhu küle dönmüş bedeni, kendini ölüme sürüklerken, ayak parmaklarının uç kısımlarından sivri taşların tesiriyle kan akıyordu. Yararlarını hissetmiyordu, sadece koyu kan gözüne ba...