19.bölüm

255 10 1
                                    


"hevin abla hadi" göz devirip beni çekiştiren akına baktım "akıncım daha vaktimiz var Bi sakin ol" omuz silkip " en son oraya biz gidicez senin yüzünden" " ilk gidip napıcaz?" tekrar omuz silkip " hadi çıkalım artık"

Bu okul pikniğini başımıza ören akının sınıf öğretmenine buradan öpücükler yolluyorum.

" tamam git arabaya bin bende şu sepeti alıp geliyorum hadi" sonunda tişörtümü bırakıp koşarak mutfak kapısından bahçeye çıktığında sinirle tişörtümü düzelttim. Öf sabahtan beri başımın etini yedi valla bu gidişle akından çok çekiceğim var benim.

Son kez sepeti kontrol ederken içeri giray bey girdi, mavi yazlık gömlek altınada beyaz pantolon giyinmişti elinde ki güneş gözlüğünü gömleğinin yakasına takıp yanıma geldi. Kafasını sepeti içine uzatıp "herşey tamam dimi" kafamı evet anlamında salladım. "herşey hazır merak etmeyin ama..." baştan aşağı onu süzdüm.

Tek kaşını kaldırıp tezgaha yaslandı " ne ama? Beğenmedin mi?" " sorun beğenmem değil sorun hava, havalar hala o kadar sıcak değil nisandayız farkındaysanız? Bu güneşe aldanmayın yalancı güneş bu. Hasta filan olursunuz maazallah " sırıtıp kollarını göğsünde birleştirdi.

" sen beni merak etme bişey olmaz bana " hasta olduğunda görücem ben seni.

Omuz silkip sepeti kaldırdım" ben sizi uyardım hasta olduğunuzda yanıma dahi yaklaşmayın, hasta olmayı sevmiyorum "

Cevap vermesine izin vermeden mutfak kapısından bahçeye çıktım ve araba yoluna doğru yürüdüm, akın çoktan arabaya binmişti peşimden giray bey gelip sepeti elimden aldı" bin hadi bagaja koyarım ben " bişey demeden arka kapıyı açtığımda giray bey kapıyı kapattı, 'napıyon?' bakışı atarak ona döndüm.

" öne otur senin özel şöförün değilim ya ben"

Herifteki derde bak te Allahım ya, ön kapıyı açıp arabaya bindim, arkama dönüp akının kemerini kontrol ettim oda onu kontrol ettiğimi anlayıp bir eliyle kemerini tutup "taktım merak etme" gülümseyip önüme döndüm. Giray bey bindiğinde kemerini taktım oda taktıktan sonra yola koyulduk.

Kamu spotu

Emniyet kemeri hayat kurtarır.

kamu spotu bitti.

Sakin ve sessiz geçmesini dilediğim yolculuk akının müzik diye tutturmasıyla ve iki kardeşin berbat sesleriyle kulağımı resmen sağır etmeleriyle mükemmel(!) geçmişti. Canlarım benim ya inşallah yolda yürürken kafanıza kuş sıçar.

Sonunda piknik alanına gelmiştik. Akının öğretmeni bizi gördüğünde... ah pardon daha doğrusu girayı gördüğünde kocaman gülümseyip yanımıza doğru adımladı bu kadının adı neydi ya? Büşramıydı? Yok başakdı sanırım? Neyse çokta önemli bir şahsiyet değil.

"giray bey hoşgeldiniz" bagajda sepeti alan giray akının öğretmenine döndü başıyla selam verip bagajı kapattı. Akın öğretmenine selam verip arkadaşlarının yanına gittiğinde üçümüz kalmıştık, ben giray beye giray bey bana öğretmende giray beye bakıyordu.

Bu saçma bakışmayı giray bey bozarak "ııı istediğimiz yere geçebiliriz değil mi Şeyda hanım?" Şeyda "tabi buyurun bir sürü boş masa var"diyerek ağaçların altında ki masaları gösterdi" daha doğru düzgün kimse gelmedi erken geldiğiniz iyi oldu " ben saçımı arkama doğru atıp" ben gidiyorum güzel bir yer seçiyim siz gelirsiniz "

Masalara doğru ilerledim şöyle sakin ilerleyen saatlerde de gölgede olucak bir yer seçiyim bari de sonra sıcaktan terlemiyim. Büyük çınar ağacının tam altında olan masaya doğru ilerleyip sandalyeden birine oturdum, yuvarlak masanın etrafında 3 sandalye daha vardı. Giray beye baktım göz ucuyla hala şeydayla konuşuyor, kübrayı ne çabuk unuttun be adam. Kız daha dün gitti dün, ahh Kübra ahh güzelim mankensin bu öküze mi kaldın be kızım. Daha gidişinden 1 hafta bile geçmedi gör seninki hemen yeni aşklara yelken açtı.

KÜÇÜK MUCİZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin