32.BÖLÜM:İNTİKAM

6.9K 342 53
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR
*****
DEMİR'İN ANLATIMINDAN :

İki arada bir dere de kalmış ruhum, inim inim inlerken acı içerisinde bekliyordum...

Elimden ilk defa beklemekten başka bir şey gelmiyordu. Karım ve çocuklarım o cehennemin içerisinde acı içinde beklerken de elimden başka bir bok gelmemişti.

Canımı da en çok yakan şey buydu da zaten... Sevdiğim insanlar zarar görürken elimden hiçbir şey gelmemesi...  Annem ve babamı  kaybettiğim zaman da izlemekten başka bişey yapmamıştım. Şimdi yine yıllar sonra bebeklerimi aynı şekilde kaybetmek canımı çok daha fazla yakıyordu.

Korktuğum diğer şey ise Afra'ydı...

Onu kaybetmekten deli gibi korkarken.   '' ya beni asla affetmezse '' düşüncesi korkumu çok daha fazla tetikliyordu.

Bebeklerimiz onun en hassas noktasıydı, zaten defalarca kez onlara herhangi bir şey olursa beni affetmeyeceğini vurgu yapıyordu.

Ne yazık ki haklıydı da...

Uyanıp kendine geldiği zaman diyeceklerinden ve yapacaklarından oldukça fazla korkuyordum.

Değer verip kaybettiğim o kadar şeyden sonra Afra'yı da kaybetmek benim için ölümden farksızdı zaten.

"Canın yanıyor, senin acın benim de acım. Onlara zarar gelmesini bende istemezdim ama Tanrı bunu istedi. Bu yüzden kimseyi en önemlisi kendini suçlama.

Elinde şuan karın var, şuan düşünmen gereken en önemli şey o. Acını içine göm ve yenge uyandığı zaman seni böyle görmesin. "

Bazı şeyleri söylemek bu kadar kolay mıydı cidden. İçimden geçen tek bir acı, yoktu ki birden fazlası vardı. Dediklerine hak vermiyor değildim sonuna kadar hak veriyordum ama içimdeki kaybetme korkusunu da görmezden gelemiyordum.

Ama ne olursa olsun emin olduğum tek birşey vardı, ben karımı asla bırakamazdım. Onun olmadığı yerde, benim de hayatım bitiyordu. Tekrardan aynı acıları çekmek istemiyordum. Zaten o hayatıma girene kadar onun mutluluğu ve rahatı için elimde olmadan senelerce ondan uzak kalmıştım, şimdi daha fazlasını asla kaldıramazdım.

Ona olan sevgim ile onu  çok daha fazla mutlu edip, bu acıları ve yaşadığı kötü anları unutturacaktım.

Açılan ameliyathane kapısı ile saniyesinde oraya fırlayıp maskesini çıkaran dokturun önüne dikildiğimde laflarını dikkatlice dinlemeye başlamıştım.

"Geçmiş olsun Demir bey tekrardan. Eşinizin durumu şuan gayet iyi ve hayati riski atlattı. Şuan normal odaya alınıyor, tahminimce de en fazla iki saat sonra uyanmış olur. Tekrardan geçmiş olsun efendim." 

Bebeklerimizden hiç bahsetmek istemese de gittiklerini anlamıştım. Daha bundan bir ay önce onların iyi olduklarını görmek için gelirken şimdi kendi ellerim ile onların melek olmasına izin vermiştim.

Bu durum canımı ne kadar çok yaksa da karım için güçlü olmak zorundaydım.

"Pars herşey için, yanımda olduğun için teşekkür ederim. Senin burada bir işin kalmadı, git bizim eve dinlen biraz. Bizde zaten geliriz birazdan."

Doktor hastanede kalmamızı tavsiye etse de kendi evimde daha iyi şartlar da bakacağımı bildiğim için burada vakit kaybetmeye gerek yoktu.

Pars birşey olursa aramam gerektiği ile tembihleyip giderken Afra'mın kaldığı odaya gitmeye başlamıştım. Şuan ki olduğumuz kat tamamen boşaltılmış ve her kapının önünde bir adamlarım duruyorlardı.

PERESTİŞ(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin