26.BÖLÜM:HAZİN SON

11.3K 533 1.8K
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR
*****
"Afra Hanım iyi misiniz. Niye hızlı hızlı gidiyorsunuz efendim." Nurten teyzeye ait olan sesle duyduğum garip seslerin ona ait olduğunu anlayınca içimdeki korku gidip zangır zangır titreyen bedenim rahatlamıştı.

Kalbim göğüs kafesemi delecek gibi hızlı hızlı atarken tek elimi kalbime koyup diğer elimi de karnıma bebeklerimin üzerine koymuştum. Sakin olmam gerekiyordu bebeklerim için sakinleşmem gerekiyordu hemde bir an önce.

Yanıma gelen Nurten Teyze ile kollarımı tutup sırtımı sıvazlarken beni sakinleştirmek için cümleler söylüyordu.

"Efendim iyi misiniz? Ben çok özür dilerim kusuruma bakmayın lütfen. Yanlışlıkla elim vazoya çarpıp kırıldı toplayayım derken de elimi kestim. Ben sizi odanızda sandım. Çok özür dilerim." problem olmadığını ona söyleyip su isterken benden önce aşağı kata gidip mutfağa suyumu doldurmaya gitmişti.

Bende arkasından gidip merdivenlerden yavaş yavaş inerken mutfağa doğru ilerliyordum. Bir an önce suyumu içip biraz sakinleştikten sonra odamıza çıkıp Demir gelene kadar uyuyup dinlenmek istiyordum.

Mutfağın kapısına geldiğim zaman tezgahın köşesinde koymuş olduğu bardaktaki suya elindeki ufak cam şişeden şeffaf bir sıvı dökerken çaktırmadan kapının arkasına geçip beni görmemesini sağlamıştım.

Çekmeceden almış olduğu tatlı kaşığı ile suyu karıştırırken içine döktüğü şeyin hiç iyi bişey olmadığı gibi bu kadının da güvenilir birisi olmadığını çok iyi biliyordum.

Kapının arkasından çıkıp yüzüme gülümseme eklerken ona doğru seslenip eli ayağına karışmasını izlemiştim.

"Aaaa çok teşekkür ederim Nurten Teyze. Su verenlerin çok olsun."

"Rica ederim Afra Hanım. Öyle sessiz sessiz gelince korktum bir an."

"Ayy ben çok özür dilerim. Ama öyle oluyor genelde sessizlik korkutur insanı bende korktum yukarıda. Suyumu da koymuşsun alayım ben onu. Yukarı çıkıyorum biraz dinleneceğim sessiz olursan sevinirim." yapmacık bir şekilde gülüp önündeki suyu alıp yukarı çıkmaya başlamıştım.

Hiç normal şeyler olmuyordu ve içimdeki ses birinin bana ve bebeklerime zarar ve vermek istediğini söylüyordu. Ki içimdeki o ses hiçbir zaman beni yanıltmamıştı.

Beni koruyabilecek tek kişi Demirken herşeyi ona anlatıp haber vermem gerekiyordu, hemde acilen.

Seri adımlar ile odamıza girip kapıyı arkamdan kapattıktan sonra üstündeki kilidi üç kez çevirip elimde olan suyu banyoya girip klozetin içine döktükten sonra bardağı alıp odamıza geri girince aynalı dolabın üzerine geri bırakıp yatağın üzerinde olan telefonumu elime almıştım.

Bebeklerim bende olan huzursuzluğu hissetmesin diye elim ile karnımın üzerini okşayıp Demir'i arayıp telefonu kulağımın üzerine koymuştum. Uzun uzun çalan telefon yüzünden dişlerim ile dudaklarımı dişleyip bacağımı sallıyordum. Açılan telefon ile rahata kavuşup bana huzur veren sesini duyunca olan biteni hemen anlatmaya başlamıştım.

"Afra, hatunum. Özledin mi beni? Bende seni çok özledim yavrum. İşlerim çok az kaldı hemen bitsin yanınıza geleceğim. Var mı bir isteğiniz ömrüm?"

"Demir sus allah aşkına ya. Ben çok korkuyorum lütfen gel beni yalnız bırakma."

"Ne oldu güzelim, bir sorun mu var? Hemen geliyorum!" net çıkan sesi güvende olduğumu bana aşılarken o kadını ve yaptığını anlatmaya başlamıştım.

PERESTİŞ(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin