20.BÖLÜM:13 KASIM

24.5K 739 586
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR
****
Hayat çok acımasızdı, sevdiğin kadar sevilemezdi hiç bir insan. Ona baktığın, ona sarıldığın gibi o da bir başkasına aynı duyguları beslerdi biri. Neydi insanları bu kadar nankör yapan şey?

Benim arkadaşım onu aldatan birini o kadar çok sevmişti ki aşkı yaşından da hayatından da çok büyüktü. Ama ne olursa olsun bir kere bile sevmekten vazgeçmemişdi. Kimseye bakmadığı gibi Kereme bakarken bir insanın gururunu ve kalbini kırmak bu kadar basit miydi cidden Demir ile arabaya bindikten sonra benim moralim fazlası ile bozuk olduğu için susup olaylara nötr kalmayı tercih etmişti. İçinde bulunduğum araba otoban yolunda süratli ve kontrollü bir şekilde ilerlerken bedenim Demir'in yanında olsa bile aklımda olan tek şey kardeşim dediğim en yakın arkadaşımdaydı. Ne halde olduğunu düşünmeye çalışırken içimden umarım iyidir diye de düşünmeyi eksik etmiyordum.

"Güzelim, yolumuz çok az kaldı. İşlerim üç saate kadar biter, gelirken alırım seni ne dersin. Yarın zaten işlerimiz var kayıt olacağın üniversiteye gideceğiz." daha üniversite vardı değil mi? Aklımda arkadaşım varken nasıl keyifli keyifli kendimde okul bakacaktım bilmiyorum ama herkes hayatına bir şekilde devam edecekti.

Hayatın acımasızlığı da bu değil miydi ki zaten? Bir tarafın içi kan ağlayıp göz yaşı dökerken diğer kişi ise acılarını derine gömüp normal bir şekilde hayatına ayak uyduruyordu.

Demir beni arkadaşımın evine getirdiği zaman bana doğru dönüp başımı ellerinin arasına almıştı.
"Güzelim ben gelene kadar kendine dikkat et aradığım zamanda aç aklım sende kalsın istemiyorum. Bu arada dışarıda koruma olacak bir ihtiyacın veya istediğin olursa haber et onlara hallederler." elini ceketinin içine atınca bana vermeye çalıştığı kredi kartı ve yüklü miktarda nakit parayı görünce ister istemez utanıp almak istememiştim.

" Demir böyle birşeye hiç gerek yok, kalsınlar sende. " bu zamana kadar ailemden dışında kimsenin parasını alıp da harcamadığım için şimdi ilk başta ondan da para alıp kabul etmek beni utandırmıştı.

"Afra bana gelip de utanıyorum deme. Sen benim karımsın, senin her ihtiyacını karşılamak benim sorumluluğum al şimdi şunları." yine kafamı iki yana olumsuz bir şekilde sallayıp onaylamayınca çantamın içini alıp cüzdanımın içine hepsini koyduktan sonra çantamdan bana vermiş olduğu paraları çıkarmak istemiştim ki sert bir şekilde uyarmıştı.

"Afra, uzatma diyorum işte benden kabul etmeyip de kimden edeceksin. İstediğin şekilde harca, hiçbir kısıtlama yapma sakın. Kartının şifresini mesaj ile atarım sana." yanaklarıma öpücük bırakıp boynuma sokulup olduğu yeri üst üste öperken yüzümde şu son zamanlarda oluşan tebessüm ile gülüp beni bırakmasını istemiştim.

Yanağını bana doğru uzatıp çocuk gibi benden öpüüxk beklerken fazlasıyla komik olduğundan haberi var mıydı acaba?
"Kocaya öpücük yok mu Afra Hanım." uzanıp yanağına öpücük bıraktıktan sonra son olarak çeneme bir buse koyup emniyet kemerini çözdükten sonra arabadan inerek kapıyı kapatmıştım.

Arkadaşımın oturduğu tek katlı müstakil evin önüne gelince içimi tekrardan sis bulutları kaplayıp rahat nefes almamı engelliyordu. Arkamı dönüp Demire baktığım zaman arabanın camını açmış benim içeri girmemden emin olmak istiyordu. Sokağa baktığım zamanda ise iki tane siyah minibüs vardı ki plakalara bakınca Demire ait olduğu anlaşılıyordu.

Kapının önüne geçip zile üst üste bastığım zaman içerden arkadaşımın ayak sesleri gelince heyecanlanıp kapıyı açmasını beklemiştim. Kapı açıldığı zaman yorgun ve yine de tebessüm etmeye çalışan Betülü görünce gözlerim dolmuş hemencicik boynuna atlamıştım. Betül beni içeriye doğru sokup tek eliyle kapıyı kapattıktan sonra bana yine sıkı sıkı sarılmıştık.

PERESTİŞ(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin