28.BÖLÜM:ÖZLEM

7.9K 527 705
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR
****
Hayal kırıklığı ve özlem bir araya geldiği zaman ikiside nefes aldırmayan duyguydu. Buraya binbir türlü hayal kurup heyecanlı bir şekilde koşa koşa gelirken karımı bulup onu eve götüreceğim, yanımda olacak, nefesini hissedeceğim, tekrardan bir arada olacağız diye tabiri caizse uçarak gelmiştim.

Şimdi onun burada olmaması ve bir daha hiç bulamama ihtimali beni diri diri toprağa gömüyordu resmen. Benim tabiatım o iken nasıl o olmadan yaşardım ki.

Adamlarım beni odanın içinde yalnız bırakarak üzgün olduğu belli olan her halleri ile dışarı çıkıp yalnız kalmıştım.

Videoya bakıp tekrardan duvara oynattığım zaman daha dikkatli baktığımda bilekleri halat ile bağlandığı için kıpkırmızı olmuştu. Korkmuş ve darmadağın olduğu her halinden belli olurken bensiz daha ne kadar durabilirdi ki.

Gözyaşlarım yanaklarımdan bir bir akıp giderken Pars'ın da dediği gibi onu, onları bulabilecek miydik?

Aşağı kattan gelen kadın ağlama sesleri ile içimdeki umudu hiç yitirmemeye çalışıp belki bize yardımcı olur diye aşağıya doğru hızlı hızlı giderken gördüğüm kadının sureti ile şok olmuştum.

Karşımda adını dahi bilmediğim orta yaşlı kadının yüzü kan yuvasına dönmüşken üzüldüğüm için ne diyeceğimi kestiremiyordum. Ama bu kadını bu hale kim getirmişse vurduğu elini büyük bir zevkle keseceğimi çok iyi biliyordum.

Yanına doğru adımladığım zaman kendinden geçmiş bir şekilde yarı baygın dururken kendi ağzında birşeyler sayıklıyordu. Sadece aynı cümleyi defalarca kez dediği için dikkatle ona yaklaşıp ne dediğini duymaya çalışırken ihtimalinden bile korktuğum durum başıma gelmiş olabilir miydi?

"Öldürüldü, acımadan öldürdüler onu. Gencecikdi daha o." söylediği cümleler ile yarı baygın olan vücudu ve bünyesi daha fazla kaldıramayıp kendini yere bırakırken işittiklerim doğru mu diye kendimi sorguluyordum. Öldü, öldü, öldü...

Karım, sevdiğim kadın, onunla bir hayat geçirebilmek için binbir takla attığım kadın ölmüş müydü. Gitmiş miydi benden.

Onun sesini sonsuza kadar duyamamak beni o kadar çok korkutuyordu ki, bu dünyada sahip olduğum herşey gitsin ama onlar benden gitmesinlerdi.

Duyduğum kelimelerin ağırlığı bir tokat misali aklımı başımdan alırken Afra'nın bir daha sonsuza kadar görememe ihtimali bedenimden buz gibi ürpertinin geçmesini sağlamıştı. Bu ihtimali ne kadar aklıma getirmek istemesem de dahi eğer böyle birşey olursa hiç düşünmeden onların arkasından giderdim de.

Saniyemi bile almazdı böyle bir şeyi yapmak.

Pars ile gözlerimiz birleştiği zaman gözlerimden geçen kaybetme korkusuna en yakından şahit olup güçlü olmaya çalışıyordu. Ama benim gücüm ve onları bulabilme inancım yavaş yavaş gidiyordu.

Adamlarımın bir kısmı yerde yarı baygın olan kadını alıp hastaneye götürmeye çıkarken bu kadının bişeyler bileceğini az çok tahmin ettiğim için evime götürüp özel doktor getirmelerini istemiştim.

Yüreğimde ki alev topu bünyemden gitmiyordu hiçbir şekilde.

İnsan bir kere aşık olup, sevgiyi iliklerinde hissettiği zaman sevdiği kadının sesini duymadan yapabilir miydi?

Yapamazdı benim gözümde.

Afra'mın günlerdir sesini duymuyordum, gülüşleri kulaklarımda çınlamıyordu, yoktu işte... Gülünce kısılan gözlerini kıvrılan dudaklarını uzun zamandır görmüyordum.

PERESTİŞ(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin