"İSTEMİYORUM"diye bağırdım karşımdaki adını bile adam akıllı bilmediğim ama benimle evlenmek isteyen adama doğru. Hem bir katile hem de bir mafyaya görünümlü kişiye bağırmak ne kadar doğru siz düşünün bakalım.
"Tamam, sen bilirsin ailenden önce kim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Zihnimde ve vücudumda kol gezen siniri yatıştırmaya çalışırken aklıma o kadının gelmesi ile tekrardan tepeme çıkıp beni delirtiyordu. Hayır yani ben bile kendi kocama cilve yapamıyorken o salak neyine güvenerek böyle yapıyordu anlamıyorum.
Alt üst olan keyfim ve moralim yüzünden suratımı asıp kollarımı da göğsümün altında bağlayınca Demire hiç bakmayıp koltuğun sırt kısmına oturup aşağıda koşuşan insanları izliyordum.
O kadar çok güzel bir manzarası vardı ki, hiç kalkmadan elime kitabımı alıp kahvemi yudumlayarak bu manzaranın tadına varabilirdim. Demir de iki saattir suratımı güldürmeye çalışıp keyfimi yerine getirmeye çalışırken yaptıkları pek bir işe yaramamıştı.
Yanıma sokulup arkamdan belime sarılırken kendi benim yaslandığım yere geçmiş benide önüne alarak karnımın üzerinde ellerini birleştirmişti. Şuan ikimizde birlikte havanın eşsiz rengini izlerken aramızda uzun bir sessizlik mevcuttu ve şuan ki halimizden çok memnundum. Olanlardan sonra sessiz kalıp kafamı dinlemek en güzel şeydi.
Demir, acaba birgün beni sevmekten vazgeçer miydi, yada bana baktığı gibi, bana sarıldığı gibi, beni öptüğü gibi bir başkasına da bu davranışları sergiler miydi. Peki neden Demir'in bir başka kadını sevme fikri beni bu kadar kızdırıp midemin alt üst olmasını sağlıyordu.
Neydi bu davranışlarımın amacı? Aramızda olan evlilik, sadakat yada aşk mıydı bilmiyorum ama ben kızınca iyi olmadığını şuan çok iyi idrak etmiştim.
Kulağıma doğru yaklaşan dudakları benim bedenimi iyice kendine çekerken homurdanıp uzaklaşmak istesem de bir adım öteye bile gitmeme izin vermemişti.
"Suratını asıp daha ne kadar suçum olmayan birşey için bana trip atacaksın güzellik?" başımı ona çevirip aynı onun çoğu zaman yaptığı gibi yapıp kaşlarımı çatmış sinirli olduğumu düşündüğüm bakışlarımla ona bakarken pek korkmadığı belli oluyordu.
Burnunu yanağıma boylu boyunca sürterek kokumu içine çekerken hiç şaşırmadığım ve hatta ondan hep beklediğim kelimeleri erotik bir sesle söylemişti.
"Suratını şöyle yapma güzellik, hele hele şu dudakları hiç büzme. Kızgın olmaya çalışırken benimkini uyandırdığını söylemek isterim zira seni şu masaya yatırmam ve içine gömülmem on dakikamı bile almaz."
Şaşkın şaşkın yüzüne bakarken ne ara bu kadar arsız ve terbiyesizleştiğini düşünüyordum.
"Aklın fikrin hep bel altına çalışıyor, arsız!" söylediğim pek güzel kelimeler ile yaramamış gibi daha çok yanıma sokulmaya çalışırken biraz daha bana böyle yaklaşırsa dediği gibi bir bütün olmamız on dakika bile sürmezdi.
