[TAMAMLANDI]
Alfa Prens Kim gecesini bir gölün yakınlığında geçirdiği zaman, duyduğu lavanta kokusunu ve sesleri takip etmişti. Ve hayatı boyunca karşılaşmadığı Omega Jungkookun mavi irisleri ile karşılaşmıştı.
İkisinin de hayatını değiştirecek olan...
Çok özlemişim yazmayı. Çok seviyorum yazmayı. Sizler naptınız bu arada?
Millet, yorumlarınızı çok görmek istiyorum. Lütfen yorum atın bebeklerim...🥺🥺🥺
E o zaman, kaldığımız yerden devam millet!
Yanlışlarım varsa affola, kontrol etmeden atıyorum. Gece gece jdjdjd sabah düzenlerim.
Keyifli okumalar dileği ile~~~
. . . .
Yazar'dan
Kış geçmiş, ay dolanmış, haftalar sürmüştü. Krallıklar birleşmiş, uzun süren bekleyiş sona ermişti. Yazın en güzel kokusu ile bütün bahçeler yeşermiş, çiçekler açılmıştı.
Prens Jungkook, Alfasından ayrı kaldığı sürece canı sıkılmıştı. Narin bedenine güzel elbiseler diktirmişti. Çehizi, bavulları hazırlanmıştı. Sarayda koşturmacalar yaşanmıştı. Omega her geçen gün daha da heyecanlanmış, bir o kadar da endişelenmişti.
En büyük endişesi "iyi bir eş olabilecek miydi?" sorusuydu. Taehyungla en son görüşmesi üzerinden tam 2 ay geçmişti. Ve onu kırdığını hissetmişti. Bunu dile getirip, sevdiği adama kendi elleri ile keten kumaş üzerine diktiği lavanta çiçeğini ve hazırladığı mektubu göndermişti. Tabiki de Taehyung sevdiği adama kıyamamıştı. Kurdu ve kalbi onun için atarken, hediyyeyi kabul etmiş. Cevap mektubunda da onu sevdiğini dile getirmişti. İkili birbirine sonsuz güveniyordu. Bu da aşklarından geliyordu.
Bu gün saray hekimleri gelmiş, 2 aydır kızgınlığa girmeyen omegayı kontrol ediceklerdi. Kraliçe Jeon evladı için endişeleniyordu. Zirâ onun mantığı ile gideceği yerde, bir velihat doğurmazsa halk onu silerdi. Sevmezdi.
(Salak kuralları sikeyim-- yazar)
Jungkook ise sadece eşi ve birlikte yaşayacağı hayatı düşünüyordu. O çok mutlu hissediyordu. İçindeki mucizeye inandığı umut, herşeyi yıkabilirdi.
"Majesteleri!"
İçeri giren hekimler ve Kraliçe Annesi ile işin ciddiyetini kavramıştı Omega. Korkusu artmaya başlamıştı.
"Hemen hızlı olalım. İki gün sonra düğünümüz var."
Annesi emir verince hekimler işlerini halletmeye, Jungkook ise yatağına uzanmıştı. Kalbinde yaşadığı heyecanı ile...
. . .
"Ne dediğini sanıyorsun sen?!"
"Taehyung özür dilerim."
"Ne demek asla bebeğimiz olmayacak?!"
"Alfa bu benim suçum değil!"
"Sen bana evlat veremeyeceksin..."
"Tae-taehyung sen beni herşeyimle kabul ettin! Yeminini bozamazsın!"
Omega titreyerek ve bağırarak yere çökmüştü.
"Özür dilerim..."
"Ben seni seviyorum, Taehyung özür dilerim!"
Ağlamaya başlar, feryat ederdi...
"Sen hayallerimi yıktın..."
Alfa arkasını döner ve odadan hızlıca çıkar.
"Taehyubg gitme! Hayır! Taehyung!"
"Taehyung!"
Sıçrayarak yerinden uyanan Jungkook bu günn yaşadığı ağır günden dolayı çok yorulmuş ve aklını dolduran kabuslarla yatağında ter içinde kalmıştı.
Hekimlerin son konuşmasında herşeyin yolunda, sadece kızgınlığa uzun süre dengesiz gireceğini söylemişlerdi. Zirâ yanlış yapılan herşey, üzüntü, keder, ağır şeylerin hepsi, kızgınlık dengesini mahvetmişti. Bu yüzden bir bebek sahibi olması zorlaşabilirdi.
Jungkook ikisinin kurduğu hayalleri düşündü. O gün Alfası konuşmuştu. Bir kızı oısun diye hayal etmiş, hatta ona isim bile bulmuştu. Omega düşündü. Acaba bu hayali gerçek hayata dönüşebilecekmiydi?
İçini sardı korku.
Erkek omegaların hamile kalması çok zordur. Belki umutsuz vakaysa, Taehyung kadın birine ihtiyaç duyarmıydı?
Tüm gece bu düşüncüleri düşünmekten ve kabus görmekten uyuyamamıştı Jungkook. Bu yüzden biraz nefes almak için üzerine birkaç bir şey almış, sarayın bahçesine, ordan da yuvası olan gölün yanına gitmişti.
Birkaç saat sonra gölün etrafında küçük klübeye benzer birşeye rastladı. Eskiden burda böyle birşeyin olmadığına emindi. Silahı yanındaydı. Dikkatliçe klübeye yaklaşmıştı. Yerdeki taşlar ve odunlar, iplerin hepsi burasının yeni inşa edildiğini gösterirdi.
Klübenin kapısı önüne gelince kapının açık olduğunu gördü. İçeriden bir işık geliyordu. Dikkatlice yaklaşmış, ayağı ile kapıyı açıcakken, uzun zamandır hasretinde olduğu kokuyu hissetmişti.
"Alfa..."
Fısıltısı ile klübenin diğer yanından elinde odunlar ile çıkan Taehyung, karşısında gördüğü Jungkook ile şaşırmıştı.
"Güzelim? Burda ne işin var?"
"Asıl senin burda ne işin var Taehyung? Burası da ne böyle?"
Taehyung odunları yere bırakmış, üstünü ve ellerini çırparak temizlemiş, toprak kokusu ile küçüğüne yaklaşmıştı.
"Hayalimizi gerçekleştiriyorum sevgilim..."
Omeganın elini tutmuş, açık olan kapıdan içeri çekmişti. Eliyle beyaz yanakları okşamış, gecenin güzelliğinde Jungkook'un saçlarını öpmüştü.
"Sen, ben ve çocuklarımızın birlikte yaşayacağı bir yer. Bizim hikayemizin başladığı bir yer güzelim..."
Daha sonra öpmüştü güzel kirazları. Jungkook içindeki ateşi söndürmeye çalışmıştı. Korkusu yüzüne vurmuştu ki, istemeden de olsa Taehyung'a karşı gelmiş, uzaklaşmıştı. Tedirgin halde tuttuğu elleri bırakmış, arkaya adımlamıştı.
Taehyung bir sorun olduğunu, onun titrediği an anlamıştı. Dolan gözlerinin de farkındaydı. Ama sorun neydi bilemiyor hatta omegasının üzgün olduğunu da hissediyordu.