Bölümde geçmeden önce şu küçük yıldızcığa basmayı unutmayın. Keyifli okumalar...
🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁
Bazı insanların değişmesini beklemeyin. Yılan sadece derisini değiştirir. Huyunu Asla!
Yorganımı yavaşça üzerimden attım ve çantamdan çakımı çıkardım. Şimdi diyeceksiniz ki bu psikopat neden çakı taşıyor. Kısaca özetleyeyim, geçen sene mahallemizde bir şizofren vardı. Şizofren ama her boka aklı yetiyor ibnenin. Adam katil, Aral tecavüzcü, adam kaçak içki üreticisi, adam hırsız daha da sayayım mı? Ama ne hikmetse hapse her girdiğinde çıkıyor ben de kafayı yiyorum. Ondan korunmak için hem dövüş sanatlarına hem de silah kullanma eğitimine gittim.
Bu düşünceleri kovup dikkatli adımlarla kapıya yöneldim. Ama ben o kotku filmlerindeki gerizekalı kızlardan değilim. Sessizce kapının arkasına saklandım ve buraya gelmemesi için dua ettim. Lanet olsun ki galiba bugün işlediğim günahların bedelinü ödüyorum.
Adımlar merdiveni tırmanırken gık çıkarmamaya çalışıyordum. Odanın gıcırdayan kapısı aralandığında nefesimi tuttum ve kapının arkasına bakmaması için dua ettim. Lanet olsun bu o şizofren pezevenk! Adam yam battaniyelerin oraya ilerlerken burnum kaşınmaya başlamıştı. Hayır şimdi olmaz, şimdi olmaz!!
Hapşuuu!
Adam arkadını dönüp bana baktığında suratındaki o korkunç ifade tüylerimi diken diken etmişti. Yavaş adımlarla bana doğru ilerlerken ayağa kalkıp kaçmak için hamle yaptım. Malesef ensemden yakalamadıyla kaçamamıştım ve çakımı da düşürmüştüm. Korktuğumu belli etmemek için ciddi bir ifade takındım suratımda.
-"Beni yere bırak hemen!"
-"Gecenin bu saatinde, burada tek başına ne yapıyorsun güzelim" Nefesi iğrenç derecede sigara ve alkol kokuyordu. Hassiktir bir de sarhoş muydu!? Şimdi sıçtık.
-"Sana beni bırak dedim"
-"Bırakmazsam ne olur, beni mi döversin" Kollarını ittirmeyi denedim ama beceremedim. O kadar hantal ve ayı gibi bir vücudu vardı ki yerinden kımıldatmak imkansızdı. Kollarımdan tuttuğunda yüzünde lanet bir sırıtış vardı.
-"Madem tanrı bana bu gece için bir armağan verdi, bu şansı kullanalım"
-"nE" Aklından geçen iğrenç düşünceleri tahmin edebiliyordum ve bir an önce kurtulamazsam başıma neler gelebileceğini de. Sakin olmam lazımdı yoksa her şey daha da boka sarardı. Sakince göz teması kurdum. O bana yaklaşmaya çalıştıkça ittiriyordum. Sonunda fırsat bulup tüm gücümle erkekliğine vurduğumda acıyla yerde kıvarmaya başladı. Bunu fırsat bilip hemen yerdeki çakımı aldım. Alt kata doğru hızla inerken arkamdan gür ve korkunç sesiyle bağırıyordu. Arkamdan koştuğunu farkettiğimde adımlarım daha da hızlanmıştı.
Bomboş sokakta koşarken, ciğerlerim patlayacakmışcasına ağrıyordu ama duramazdım. Arkama bakmadan koşmaya devam ettim. Ara sokaklardan birine saptım. İzimi kaybettirmenin verdiği güvenle derin bir nefes aldım. Olayların bilincine daha yeni varıyordum. Tanrım eğer kaçamasaydım... Gözlerim doğduğunda duvarın dibine çömeldim.
Gözyaşlarıma hıçkırıklar eşlik ettiğinde bu hayatın boşluğu artık netleşmişti benim için. Çok mu şey istemiştim ki hayattan? Annem ona en ihtiyaç duyduğum yıllarda ölmüştü, babam mükemmelliyetçi şerefsizin tekiydi, okulda öfke problemleri olsn bir kız olarak görüldüğüm için herkes benden ya kaçar ya da arkamdan dedikodu yapardı. Gerçekten neden yaşıyordum ki?
Gözyaşlarımı silip ayağa kalktım. Tam yürümeye başlamıştım ki arkamdan gelen sesle kaskatı kesildim.
-"Demek kaçabileceğini sandın öyle mi güzellik. Ama çok yanlış bir şey yaptın. Bu güzelliğe yazık olacak" Adam üzerime doğru koşmaya başladığında hiçbir şey yapamamıştım. Bileklerimden tuttuğunda aramızda bir boğuşma geçmişti. Elinden bir türlü kurtulamıyordum. Ard arda karnıma aldığım yumruk darbeleri ile geri sendelemiştim.
Çöp konteynerine çarptığımda adam tam tekrar yumruk atacaktı ki bıçağı göğsüne sapladım. Geri çekip bu sefer karnına sapladım. Kaç kez bıçakladığımı bilmiyorum ama elimden aşağı süzülen kanlar her tarafıma bulaşmıştı. Koskoca cüssesi halı gibi yere serildiğinde panikle ayağa kalktım. Aman tanrım! Yavaşça yerde yatan bedene yaklaşıp nabzını kontrol ettim, ama artık çok geçti. Ben birini öldürmüştüm. Hızla oradan uzaklaştım. Korkuyordum hem de çok. Hıçkıra hıçkıra ağlarken telefonum çaldı. Gözyaşlarımı silip sakinleşmeye çalıştım. Arayan Amy'di. Sakinleş, sakinleş.
-"Alo"
-"GWEN! Tek bir soru soracağım ve doğruyu söyle. Neredesin"
-"Her zamanki yerimdeyim Amy. Eve dönemem"
-"Yalan söyleme Gwen, şuan Zoe ile senin o eski harabeye geldik ve yoksun. Buralar da hep dağılmış ve cam kilitli değil" Bir süre cevap veremedim. Söylemeli miydim onlara?-
"Gwen, orada mısın?"
-"Evet"
-"Şimdi neredeysen hemem bizim evde buluşuyoruz"
-"Ama Amy be-"
-"İtiraz istemiyorum"
-"Yapamam"
-"Neden? Gwen neler oluyor söyler misin?" Tekrar ağlamaya başlamıştım. Zoe Amy'den telefonu alıp beni sakinleştirmeye çalıştı.
-"Gwen, ben Zoe. Lütfen sakin ol tamam mı biz senin arkadaşınız. Başına bir şey mi geldi, nerede olduğunu söylemezsen sana yardım edemeyiz" Kendimi toparladım.
-"Ben birini öldürdüm, yine"
🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁
Evet arkadaşlar bölüm nasıldı?
Satır arası yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
Zavallı Gwen'im yaa az daha neler geliyordu başına.
Ama yine derken ne demek istedi acabaa?
Sizce Amy'nin yanına gidecek mi?
Hepinizi seviyorum görüşürüz 💞
Bana ulaşabileceğiniz hesaplarım;
İnstagram: littlecare.jade
Twitter: littlecarejade
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOPAT
Mistero / ThrillerKimseniz yok, anneniz, babanız, arkadaşınız... Hayat çok boş ve acınadı değil mi? Peki bunların üstüne zorbalığa uğrarsanız, aşağılsnırsanız ve dışlanırsanız ne olur? Ben Gwen Rogers. Annem 3 sene önce bir melek oldu. Babam da sanki fırsat kollarmış...