Oturduğumuz masa geldiğimde Selim'i görememiştim. Çantamdan telefonumu çıkardım ve rehberden Selim'i bulup aradım. Çalıyor, çalıyor ve çalıyo-
"Alo Alya?"
"Nerdesin seni göremiyorum."
"Bizi gördükten sonra Sıla gelip beni çekiştirerek götürdü. Seni yalnız bıraktığım için üzgünüm."
"Sorun değil bu arada o kızı hemen affetme sakın." Deyip kapattım. Ensemde bir nefes hissetmemle az kalsın yerimden sıçrıyordum.
"Ne oldu? Yoksa o çirkin sarışın seni yalnız mı bıraktı ufaklık." Tövbestağfurlah yine mi ya.
"Eğer benim kalp krizi geçirip ölmemi planlıyorsan başarmak üzeresin. Hem sen neden haber vermiyorsun ki." Deyip kızgın bakışlarımı göndermek üzere başımı yana çevirdim. Çevirmem ile bu yaptığıma lanet ettim. Çünkü o gece ki gibi baya yakındık.
"Bunu yapmaktan hoşlanıyorum çünkü." Birbirimize bakmaya devam ederken cırtlak bir ses bizi böldü. Acaba kim?
"Egeeee!"
"Azra sana kaç kere kulağımın dibinde bağırma demiştim." Tahmin etmişsinizdir ki bu Azra. Onlara gözlerimi devirip sandalyeden çantamı aldım. Tam arkamı dönüp gidecekken Ege'nin seslenmesiyle durdum.
"Nereye gidiyorsun sen ufaklık."
"Ebenin-sanane!" Dediğimde tehdit dolu bakışlarını bana yollamaya başladı. Aslında biraz korkmuş olabilirim ama ona bunu belli etmemem lazım. Daha doğrusu Azra malı varken belli etmemem gerekiyor.
"Abimi falan arayıp gelmesini söyleyeceğim işte."
"Benimle geliyorsun." Bunu kesin ve 'itiraz yok' tarzında söylemişti. Ama bir Alya susar mı susmaz tabi.
"Tate de Violet'ten nefret ediyordu zaten başka emrin. Ne diye seninle gelecek mişim ki?"
"Bir kere de şu siktigimin çeneni açmasan olmuyor değil mi?" Gelip beni çekiştireceğini anladigim yanımdaki duvara kollarımı sardım. O beni belimden tutup çekmeye çalışırken ben kollarımı hala ağaçta ki koala misali duvardan çekmiyordum.
"Yağğ Ege boşver sen o kızı bırak kalsın işte." Açıkçası Azra gibi birinden yağğ lafını beklemiyordum. Yani kız modellik yapıyor sonuçta. Ege'ye baktığımda ilk düşünür gibi oldu ardından kollarını belimden çekip yan tarafıma geçti. Ben de rahatlayarak ellerimi duvardan çektim ve önüme döndüm.
"Azra kendi araban ile git." Dediğinde Azra hayal kırıklığı -birlikte gideceklerini düşünüyordu sanırım- ile çıkışa doğru yürüdü. Birsey demeden bekledik.
Tam 3 dakika 12 saniye sonra bana döndü ve bakmaya başladı.
"Neden onunla gitmedin?"dediğimde bana aldırmadan kendine kendine mırıldandı.
"Umarım gitmiştir." Ona yaklaşıp ne diyorsun diye soracakken konuşmamı engelleyecek bir hareket yaptı. Beni sırtına aldı. Olayın şokunu atlatınca sırtına vurmaya başladım.
"Bıraksana hayvan herif! Öküz neden beni sırtına alıyorsun! Çuval mıyım ben? Yardım edin adam kaçırılıyor burada yar-" bana şaplak atmasıyla sözümü kesti. Evet şaplak bildiğiniz. Yanaklarım ısınmaya başlayınca kızardığımı anladım.
"Sen..."
"Evet ben."
"Sen ne yaptığını sanıyorsun pis sapık. Christian Grey özentisi. Seni polise şikayet edeceğim. Bu yaptığın resmen taciz biliyorsun değil mi!"
"Siz kızlar neden hep bağırıyorsunuz. Ayrıca yaptığımı taciz olduğunu sanmıyorum eminim sen bunu sevmişsindir ama yine de şuan kıpkırmızı olduguna bahse girebilirim." Biz konuşurken arabaya ulaşmıştık. Kapıyı açıp beni fırlattı. Öküz işte.
"Öncelikle senin yaptığın hiçbir şey beni etkilemez -şurda çarpılmazsam iyi olacak- ayrıca ah!" Deyip kafamı tuttum.
"Hiçbir şey etkilemez mi? Geçen akşam hiç öyle görünmüyordu bence Alya." İsmime bilerek vurgu yaptığını biliyordum. Zaten o akşam olanlardan yüzünden senden vazgeçme kararı aldım aptal diye bağırmak istedim. Ama bunun yerine sadece itiraz ettim.
"O bir anlık bir şeydi bikere hem hataydı o unutsan iyi olur." Dediğimde bana döndü.
"Biliyor musun? Benim hatalarımı tekrar etme gibi bir huyum var. Genelde farketmeden yaparım ama bu sefer bir istisna olabilir."
~Ceren~
Dışarıda içeri girmemi bekleyen Burak'a el sallayıp içeri girdim. Kapıyı kapattığım anda çığlık atıp koşarak dans etmeye başladım. Salonun ortasında dönmeye devam ederken balkon camından Burak'ı görmemle bir ayağım havada bükük ellerim iki yanda donakaldım.
O ise bana sırıtarak yaklaşmaya başladı. Balkon kapısı yerine evin giriş kapısına ilerlediğinde bende koşar adımlarla ilerlemeye başladım. Kapıyı açtığımda bana bakıp dudaklarını ısırdı. Sonra elinde tuttuğu cüzdanımı bana uzattı.
"Ben sana cüzdanını verecektim ama bu sayede senin ne kadar iyi dansettiğini de öğrenmiş oldum." Derken ben de kafamı yere eğip cüzdanımı onun elinden alıyordum. Eliyle çeneni tutup kaldırdı.
"Neden utandın ki sen şimdi? Bak ben gerçekleri söylüyorum çok iyi dansediyorsun hatta belki de birlikte tango yapabiliriz nedersin?" Dediğinde kahkaha attım.
"Teşekür ederim. Cüzdan için yani sen de gidebilirsin şimdi." Dediğimde ilk bana baktı daha sonra başını yana çevirip yanağını şişirdi.
"Nedense bir şey unutmuşsun gibime geliyor." Dediğine gülümsedim ve ellerimi boynuna sarıp dudaklarımı yanaklarını bastırdım. Gülümsediğini tam dudaklarımı bastırdığım yerin altında çıkan gamzelerinden anladım. Birden ittirildiğimi hissetmemle kafamı kaldırdım.
"Sen o abaza,kendini beğenmiş ve çok bilmiş arkadaşını al ve götür." Sonra bana döndü ve devam etti "ve sen derhal odaya gel." Dedi ve hızlı adımlarla merdivenleri çıktı. Biz Alya'nın arkasından şaşkınca bakarken bu sefer de Ege'nin sesini duydum.
"O sakar ufaklık yine kaçtı değil mi? Herneyse Burak yürü gidelim. Azra ararsa sen birşeyler uydurursun."
"Hani bugün kesin gidecektin." Dedi Burak. Ege ise kafasıyla sanırım merdivenleri işaret etti.
"Ha yine aynısı oldu demek." Diye mırıldandı Burak. Ege arkası dönüp giderken Alya'nın beni beklediği aklıma geldi ve telaş yapmaya başladım.
"Olamaz Alya! Burak hadi sen git benim işim var." Dedim ve Burak'ı dışarı iterek kapıyı kapadım. Ama o ayağını kapı arasına koyup kapanmasını engelledi.
"Bekle ne oluyor?" Dediğinde aceleyle ne yaptığımı bilemeyerek Burak'ı öptüm. 1 saniye sonra çektim.
"Sonra anlatırım." Deyip kapıyı onun şok geçirmiş gibi olan suratına kapadım ve rahatça nefes aldım. Arkamı döndüğümde demin yaptığımı hatırladım ve bütün yüzüm ısınmaya başladı. Ben demin Burak'ı öpmüştüm yok artık. Gidip Alya'ya teşekkür etmeliyim sanırım. Merdivenleri zıplayarak çıkarken bağırmaya başladım.
"Alyaa seni seviyorum. Sen kesinlikle benim en iyi dostumun vuu!"
"Ne old-ah bu ayağı dur bi saniye bu benim ayağım." Dediğinde yöne düştüğünü anladım ve gülmeye başladım.
•
•
•Sonunda Bureni öpüştürdüm.(Sıla bu senin içindi) Eminim sizde rahatlamışsınızdır. Umarım benim fangirllik şeylerimden rahatsız olmuyorsunuzdur. Size bir soru sormak istiyorum.
Sizce Alya ve Ege öpüştü mü? Ve bunu ister miydiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakar |Askıda|
HumorTanıtım yok. Sadece kahkaha ve bol miktarda sakarlık var. - İlk kısımlar fazla ergene olabilir lütfen aldırmayın. ▪Bu hikayenin tüm hakları yazarın tek boynuzlu, ejderha kanatlı mor pandasına aittir.