Gözlerini kırpıştırarak bana bakmaya başladı. Deniz tam cevap verecekti ki Ege'nin sesini duymamızla sustu.
"Alya, Deniz? Ne konuşuyordunuz böyle? " dedi elinde ki çikolatayı tutarken. Bakışları ikimiz arasında gidip gelirken elindeki çikolatayı kaptım. Abime kam on biç bakışları attığımda cevap olarak gözlerini devirdi. Yanımdaki boş yere oturduğun da biraz yana kayıp abime yaklaştım. Bu sefer de bu yaptığıma Ege gözlerini devirdi.
"Abimi evlendireceğim de kendisi yenu gelin nazı yapıyor. Neymiş çocukluk arkadaşıymış bla bla. Bence onda bir sorun yok mesela ben de Eren ile çıkabilirim. Niye olmasın değil mi? Zaten çok tatlı birşey kıvırcık saçları, maviş gözleri falan. Ege sen de bir şey söylesene. " dedim gülümseyerek. Ege öksürürken Deniz arkamdan uzanıp onun sırtına vurdu. Öksürmesi geçince abim elini çekti.
"Maviş mi? Sen onu sadece bana söylemiyor muydun?" diye sitem ettiğinde kaşlarımı çattım. Öksürmesinin sebebi bu muydu yani? Kafamı yana eğip ona gözlerimi kısarak baktım.
"Ne bakıyorsun sen öyle, sakar? Yine benim bu yakışıklı yüzüme hayran kaldın sanırım. Abin burada ama, dikkat etsen iyi olur." deyip pişkin sırıtırken kafasına kapı çalar gibi vurdum.
"Senin şu kafanda bir beyin kırıntısı falan olduğuna emin miyiz? Vurduğumda seste gelmişti sanırım." dedim bir bilim adamı edasıyla fikrimi söylerken. Gülümsemesini silmeden kafasını benden çekip abime çevirdi.
"Şu sarışını nerden buldun, hatun baya iyiymiş." dedi konuyu değiştirip. Elini uzattığında abim de sırıttı ve high-five yaptılar. Onlara gözlerimi devirip etrafı incelemeye başladım. Tenefüs zili çaldığında çoğu kişi kantin girmeye başlamıştı. Ceren ile Burak el ele kol kola kantin girerken ben yanımdaki iki sapığın okuldaki kızlar hakkında ki eleştirilerini dinliyordum. Azra'nın ismini duyunca onlar konuşmaya başlamadan önce ikisinin de kulağını çekip kafalarını önüme çektim.
"YETER ULAN! ALLAH'IN AZGINLARI BENİ DEMİRTMEDEN GİDİN BU KONUŞMANIZI BAŞKA YERDE YAPIN." diye hafif bir şekilde bağırarak kafalarını birbirine değdirdim.
Şu cümlenin aslı 'hayvan gibi kükreyerek kafalarını birbirine tokuşturdum.' olacaktı.
Kükreyerek konusunda haklı olabilirsin çünkü bütün kantin şuan bize bakıyordu. İkisi bıraktığımda abim bir eli kulağındayken kafama vurdu. Kafamı ovalayarak sinirle ona döndüm.
"Öküz."
"Manda."
"Hipopatan."
"Su aygırı."
"Beyinsiz."
"Mal."
"Azgın domuz."
"Keçi suratlı."
"Mundane." dediğimde kafası karışmış gibi durdu. Gülümseyerek ayağa kalktım.
"FANGIRL PAVIR." dedim ve kaşlarımı kaldırıp indirdim. O sırada bana doğru koşan bir adet Ceren geldi ve birlikte high-five yaptık. Ben geri yerime oturken Ceren ve Burak da karşımıza oturdu.
~Ceren~
Herkes kendi telefonuyla ilgilenirken toplu asosyallik yaşıyorduk. Ekrandaki yazıyı okuyup kaşlarımı kaldırdım.
'Güneşe 1 cm daha yakın olsaydık hepimiz erirdik. 1 cm geri olsaydık eğer hepimiz donardık.'
Hızla ayağa kalkıp masanın yanına geçtim ve yukarıya zıpladım. Erimediğimizi görünce kaşlarımı çattım. Bu sefer de yere çömeldim. Donmadığımı fark edince tekrar ayağa kalktım. Yerime sinirle oturduğumda birden popom acıdı.
"İşte bu bilimin sonudur nokta." dedim gururla. Başta Alya ve Burak olmak üzere masadakilerin hepsi bana tuhaf tuhaf bakıyorlardı. Az önce yaptığım hareketleri onların gözünde düşünürsek baya tuhaf gözüktüğümü itiraf ediyorum. Elimdeki telefonu gösterip omuz silktim.
Burak, "Siz niye tartışıyordunuz yine?" dediğinde Alya'nın bağırmasını kastettiği farkettim. Kafamı çevirerek ona çok olmayan öldürücü bakışlarımı yolladım.
"Şu uyuz arkadaşların benim kankimi sinir etmiştir. Niye Alya'ya gönderme yapıyorsun sen şimdi? Kadın düşmanı seni." diye azarlamaya ve aynı anda Alya'yı savunmaya başladım. O sırada karşı taraftan 'bu kadınlardan korkulur hepsi birden deliye dönüyor' dediğini duyunca öfkeli bakışlarımı onlara çevirdim.
Alya beni görünce gözlerini kocaman açtı. "Tövbe bismillah!" deyip masanın altına eğildi. O eğildikten sonra bir ses çarpma ve ardından bir inleme sesi duyduk. Masanın altından Alya kafasını tutarak çıktığında kahkaha atmaya başladım. Neden çünkü Ceren Güler olmak bunu gerektirir. Birden kafam çekilince bağırıyordum ki bunu Burak'ın yaptığını anladım. O değilde kafamdan değil çenemden tutmuş, şimdi farkediyorum.
"Kızma hemen. İlk Alya'nın bağırdığını gördüğüm için öyle dedim." dedi kısık sesle "Birde bana o şekilde bakma." diye devam etti. Dediğine kıkırdayıp kollarımı beline sardım ve kafamı omzuna koydum. Öksürük sesiyle geri çekildik.
"Şimdi ben ilk abimin düğününden bahsediyordum. Sonra şu geldi konuyu değiştirdi. Yanımda erkek muhabbeti yaparken sinirlenip bağırdım." diye açıkladı.
"Dur bir dakika düğün dediğine göre Deniz abi kabul mu etti sonunda?" diye heyecanla sorunca Alya hariç hepsi bana baktılar. Alya yeşilçam edasıyla kafasını yavaşça çevirerek abisine baktı ardından bana bakıp dudaklarını büzdü, kafasını aşağı eğdi ve iki yana salladı. Destek verircesine Alya'nın saçlarını okşadım. Elimi çektikten sonra Deniz'e bakıp yavru köpek bakışları attım.
"Deniz abi neden inat yapıyorsun? Fıstık gibi kız, vücudu da on numara beş yıldız. Hem abisi gibi masmavi gözleri de var daha ne istiyor-" sözümü kesen zilin sinir bozucu sesiydi. Zaten zilin sesi değişmiş yerine dondurma kamyonu sesi gibi bir şey gelmişti. Deniz hemen ayağa kalkıp buradan uzaklaşırken Alya da arkasından seslendi.
"Bu iş burda bitmedi!"
•
•
•İzninizle yorum dileniyorum hdjdnddm. Yoruğğm lütfeğğn. Pöff kesin vereceğiniz varsa da bundan sonra vazgeçmişsinizdir. Kendi kendime yazıyormuş hissinden kurtulma yardım ederseniz ben olmak mutlu. Uzun zamandır yok diye Buren sahnesini yazmaya çalıştım. Beğenirseniz yoruma yazın. Beğenmezseniz de yazın. Siz her türlü yazın bence dndndn.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakar |Askıda|
HumorTanıtım yok. Sadece kahkaha ve bol miktarda sakarlık var. - İlk kısımlar fazla ergene olabilir lütfen aldırmayın. ▪Bu hikayenin tüm hakları yazarın tek boynuzlu, ejderha kanatlı mor pandasına aittir.