Buraya bakınız pliz. Hikayenin etiket kısmında #wattys2015 yazısını belki görmüşsünüzdür. Heh işte meraklı yazarınız da dayanamayıp katıldı. Sanırım 3 Ağustos'tan sonra sizler de destek verebiliyorsunuz. Eğer destek vermek isterseniz Size haber veririm.
Öğretmen gelene kadar Ceren bana bütün her şeyi anlatmıştı. Ben bundan çıkardığım sonuç ise kuzenler birbirlerine pek benzemiyor. Burak böyle mide bulandırıcı derece de romantik olurken Ege nasıl insanı çıldırtacak derece de öküzün önde gideni oluyordu?
"Peki yaz tatilin de ne yapacaksın?" dediğinde bu konuyu pek düşünmediğim aklıma geldi. Tahminimce yazlık gider tatili orada geçirirdik.
"Geçen sene ki gibi olacak muhtemelen." dedim omuz silkerek. Bunu demem ile bana dik dik bakmaya başladı.
"Yani benimle okulun yapacağı temmuzda olacak olan Antalya gezisi gelmeyeceksin?" dedi hafif sinirli bir ses tonuyla. Ah! Ben bunu nasıl unutmuştum. Alt dudağımı ısırdım ve gözlerimi kapatıp elimle alnıma vurdum. Tamam bu biraz acıttı.
"Ben onu unutmuştum, tabi ki de geleceğim." dedim. Sınav haftası gelmek üzere olduğu için öğretmenler bize karışmıyor sadece test çözdürüyordu. Ama hiç çözesim gelmiyordu bu yüzden kafamı sıraya koyup dersin bitmesini beklemeye başladım.
Ve bunu da başaramadım. Şaşırdık mı? Hayır tabiki. Azra'nın sabah bana olan sevecenliği kafamı karıştırıyordu. Ondan sonra da Ege var. Böyle zamanlarda kesinlikle unicorna ihtiyacım vardı. Beni sinir edenlerin götune boynuzunu sokar... Ya da üzerlerine bir adet sinirli Ceren salabilirim. Onun boynuzu yok ama eminim kalem bile onun işimi görürdü.
40 dakikalık işkence bitince hemen telefonumu çıkardım. Ceren hava alacağını söyleyip dışarı çıkmıştı. Hayır yani burada hava alamıyor muydu? Burda da oksijen var.
O senin gibi değil. Sen oturduğun yerde fotosentez yapana kadar kalkmazsın bile.
Hiçte bile. Tamam belki biraz. Birazdan fazla. Uff öyleyim. Şimdi onun kalkması var sonra taa yürü kapıdan geç dışarı çık sonra geri kapıdan geç yerine otur. Dediğim gibi çok zor. Wattpad de kafamdaki düşünceleri uzaklaştıramayınca umudumu kesip kafamı tekrar masaya yasladım. Yanıma biri oturunca Ceren olduğunu bildiğim için kafamı kaldırmadım. Daha sonra saçımda hissettiğim bir çift elle bir tuhaf oldum.
Ceren pek saçımla oynamazdı ayrıca Son gördüğümden bu yana -bir iki dakika yani- elleri büyümüş olamazdı. Kafamı aniden kaldırıp saçlarım bakan Ege'ye baktım. Elinde hala saç tutanlarım vardı ama çekmiyordu. Daha çok inceliyor gibiydi.
"Ege?" diye onun kolunu dürttüm. Başını kaldırıp bana baktı. Elindeki saç tutamını bana doğru çevirdi.
"Senin saçının rengi tam olarak ne, söylesene. Turuncu da değil tam kızıl da değil." deyip kaşlarını çattı. Saçımın rengini tam olarak ben de bilmiyordum. Güneşe çıkınca açık turuncu, normal yerlerde kızıl gibi gözüküyordu. Saç saç değil, güneşte renk değiştiren Defacto tişörtü mübarek.
"İkinci derste sınıfıma saçımın rengini öğrenmek için mi geldin?" dedim.
Alayla sırıtıp; "Bu sınıfta sadece sen değil Azra'da var. Hatırlatayım." dediğinde eline bir tane geçirdim. Vurduğumda elindeki saç tutamıda elinden kaydı. Ona ters ters bakmaya başladım. Şu Ceren'i salma konusunda tekrar düşünebilirim sanırım.
"En azından iki hafta sonra senden tamamen kurtulmuş olacağım." dediğinde diğer tarafa bakıp sen öyle san gibi bir şeyler mırıldandı.
"Buraya gelme sebebine gitmeye ne dersin?" dedim alayla. Kafasını bana çevirdi ve kolunu benim oturduğum sandalyenin köşesine uzattı.
"Zaten buradayım." dedi ve bana göz kırptı. "Ve cevaplarımı almadan hiç bir yere gitmiyorum." diye devam etti. Dudaklarımı büküp önüme döndüm. Hiç onunla uğraşacak havamda değildim.
"Sadece gitsen olmuyor mu?" diye bıkkınlıkla sordum ona bakmadan. Mavi gözlerini bana diktiğinde hissedebiliyordum. Kafamı sertçe tutup kendine çevirdi.
"Şimdi bana Berk'i anlat." dediğinde kaşlarımı çattım fakat çok tuhaf göründüğüme emindim. Çünkü ellerini bastırdığı için yüzüm ezilmiş gibi gözüküyordu. Gözlerimle ellerini işaret ettiğimde yavaşça kaydırarak ellerini çekti. Aynı anda sınıftaki biri öğretmenin gelmediğini duyurdu.
"O arkadaşım sayılır. Onu neden soruyorsun ki?" diye sorduğumda ciddi olup olmadığına bakmak için bana doğru eğildi.
"Çocuk sana yürüyor ve senin bundan haberin yok mu? Düşündüğümden de aptalmışsın." dediğinde kafasına hafifçe vurdum.
"Sus. Ayrıca sen niye beni umursuyorsun ki?" diye şüpheyle sordum.
"Abinin arkadaşı olduğuna göre ben de senin abin sayılırım. Hatta bunu sen de demişti." dedi omuz silkip. İşte bu çok koymuştu be. Ama ben de Alya isem bu lafı ona yedirtmeyi iyi bilirdim.
"En son baktığımda Deniz beni öpmüyordu. Bunu da sen söylemiştin." dedim kaşlarımı kaşlarımı kaldırıp. Sinirlendiğini kasılma çenesinden anlayabiliyordum. Yüzüme zafer gülümsesi yerleştirip teselli eder gibi elimi onun yanağına koydum.
"Merak etme belki bir gün sende kazanırsın." dedim ve yerimden kalktım. Onun yanından geçerken eteğimi de düzelttim. O da arkamdan kalktı ve yanıma geldi.
"Eminim o okuduğun hikayelerin birinde kardeş ilişkileri falan vardır." dedi ve göz kırptı. Yanaklarım saçlarım ile aynı renge dönüşmeye başlarken ellerimi yanaklarıma koyup umutsuzca bunu durdurmaya çalıştım.
Omzuna vurup, "Bana çikolata almak zorundasın." dedim. O da itiraz etmeden kantin giderken yanında yürüyordum. Çok uzun olmayan bir yürüyüşten sonra kantinin içine girdik. O bana çikolata almaya gittiğinde duvarın arkasındaki masada abimi ve bir kızı gördüm.
Ney! Çocuğu boş bıraktık yine kızlara gitti. Gülümseyerek yanlarına gittim ve ikisinin ortasına oturdum. Abime 'seninle sonra görüşeceğiz' bakışı attıktan sonra kıza döndüm.
"Seğğn değ kimsien?" diye ağzını yayarak konuşup sakızını çiğnemeye devam etti. Şuan sakıza tövbe etmiş bulunmaktayım. Yüzümü buruşturup kafamı çevirdim.
"Hiç uzatmadan konuya giriyorum. Ya sen o kıçını kaldırıp bir daha dönmemek üzere uzaklaştırırsın ya da ben o ağzındaki sakızla sana hiç tahmin edemeyeceğin şeyler yaparım." dediğim de bana dehşetle baktı ama belli etmemeye çalışıyordu.
"Yağğ tağbi yapıarsın." dedi. Filmlerdeki gibi korkutucu bir kahkaha atıp ayağa kalktım. O benim gideceğimi düşünüp rahatlarken kolunu sertçe tutup ayağa kaldırdım. Tırnaklarımın uzun olması benim için iyi onun için ise kötü olmuştu. Aslında normalde tırnaklarımı hep ellerimle koparırdım ama bu sefer üşendiğim için koparmamıştım.
"Ayy koluğğm. Bırak gidceğğm ben." dediğinde kolunu bıraktım ve önünden çekilerek gülümsedim. Koluna tutarak giderken psikopat falan dediğini duymuştum. Az önce oturduğum yere oturup abime baktım. Normal birşey olmuş gibi önüne bizi izliyordu.
"Ben sana kaç kere dedim kız arkadaşın olmayacak diye. Sonra niye Alya böyle yaptın diyorsun? Sen anca-" derken sözümü kesti.
"Ben ancak Ecrin'le çıkabilirim.(Yazar spoisi: İlerde Ecrin karakterini sık sık göreceksiniz.) Ama o seninle yaşıt ayrıca çocukluk arkadaşımız biliyorsun." dediğinde saçlarını karıştırdım.
"Sus bak nazar deyer şimdi. Ben daha sizi evlendireceğim merak etme abi parçası."
•
•
•Çok.
İğrenç.
Bir.
Bölüm.
Oldu.
Hepinizden.
Özür diliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakar |Askıda|
HumorTanıtım yok. Sadece kahkaha ve bol miktarda sakarlık var. - İlk kısımlar fazla ergene olabilir lütfen aldırmayın. ▪Bu hikayenin tüm hakları yazarın tek boynuzlu, ejderha kanatlı mor pandasına aittir.