Eskisi Gibi

96 6 0
                                    

Son 13... Evet moralinizi bozuyorum ama Final videosu bile hazır. Ayrıca bölüm biraz duygusal yapmaya çalıştım oyüzden kısa oldu. Her neyse dinlemenizi tavsiye ettiğim bir şarkı var onu bir zahmet dinleyin.



Kesinlikle bu bar mekanlarından nefret ediyorum. Hayır saat daha 5 ne bu enerji! İlerleyince karşıda yan yana oturan Ege ve Azra'yı gülüşürken gördüm. Bir de yanlarında oturan tanımadığım insanları. Yavaşça onlara ilerlerken buraya ne kadar aykırı durduğum düşündüm. Aslında sadece çiçekli elbise giyiyorum diye öyle düşünüyor da olabilirim. Biraz daha ilerleyince onları gördüm. Azra ona gülerek birşeyler anlatıyor-bu arada gülerken eğildiğinde gözüken göğüsleri buradan bile belli oluyordu- Ege de ona katılıp gülümsüyordu. Yanlarında başkaları da vardı ama şuan onlara bakamıyordum. Ne saçmalıyordum ben? Oraya gidip geçen akşam beni öptüm şimdi Azra ile takılamazsın falan mı diyecektim? Arkamı dönüp çıkışa gidecekken tanıdık bir ses beni çağırdı.

"Alya!"dedi Berk. Ne kadar şanslıyım (!) değil mi? derin bir nefes aldım ve ona döndüm. Şirince gülümsemeye başladım.

"Burada ne işin var?" dedi ve bana yaklaştı. Elini koluma koyunca anında elimi çekmek istedim.

"Ne olsun işte geçerken bir uğrayayayım dedim şimdi de gidiyordum." dedim ve elimi çektim. Bana anlamsızca bakmaya başladı. Haklı aslında kim geçerken bara uğrar ki. Gerçi bende o potansiyel var ama herneyse.

"Gel bizimle otur bayadır konuşmuyorduk. " dedi ve Egelerin masasını gösterdi. Hayır demek için ağzımı açtığımda aklıma bir fikir geldi. Başımı olumlu salladığımda gülümseyip onu takip etmemi söyledi.

Masaya geldiğimizde Ege ve Azra ilk bizi farketmediler. İlk farkeden Berk'in ikizi Mert oldu daha sonra onun yanındaki kız ve oğlan. Berk boğazımı temizlediğinde Ege ve Azra da bize baktılar. Azra ilk şaşırsada ardından bana küçümseyici bakışlar atıp Ege'ye yanaştı. Ege ise sadece şaşırdı ardından eski haline döndü. Ben de elimi sallayıp Berk'in yanına oturdum yani Ege'nin karşısına.

"Demek sizde buradaydınız. İlginç bir tesadüf." dedim ve telefonumu çıkardım.

Beni takmayıp konuşmalarına geri döndüler. Yüksek ses müzik yüzünden ne konuştuklarını da duymuyordum.

Berk kulağıma yaklaşıp "Sıkıldın mı?" diye sordu. Ona kafamı çevirdiğimde keşke çevirmeseydim diye düşündüm. Çok yakındık ve bu bana Ege'yi hatırlatıyordu. Hemen geri çekilip önüme döndüm. Dudağımı ısırıp kafamı kaldırdım. Ege bana-daha doğrusu şuan ısırdığım dudaklarıma- kaşlarını çatarak bakıyordu. Mavişleri onu tatlı yapsa da sinirli olduğunda korkutucu olabiliyordu. Korkum içimde yaşarken ona 'ne bakıyorsun' bakışlarımı yolluyordum. Bakışlarıyla bana bir yeri göstermeye çalışıyordu. Onun gözlerini takip edip Berk'e baktım. Arada bana bakıyor sonra geri sohbetine dönüyordu. Azra bağrına kafamı ona çevirdim.

"Aman tanrım!" diye bağırdı ve telefonunu bakmaya devam etti. Ona gözlerimi devirip içimden mırıldandım.

"Allâh o bikere kafir tabi sen de ne gezer böyle şeyler" diye düşünürken birden herkesin bana baktığını farkettim. Kafamı öne eğip saçlarınla yüzümü kapadım. Diğerleri işine dönerken Azra'nın mırıldanmasını duydum.

"Hem sakar hem de aptal." Kafamı kaldırıp ona baktığımda Ege'nin onun dediğine güldüğünü gördüm. Midemde ki kasılmayla gözlerimi yumdum. Telefonum titreyince gözlerimi açıp ekrana baktım. abim arıyordu. Buradan gitmek için şansım vardı. Tam gideceğimi söylemek üzereydim ki Ege ile Azra'yı tam öpüşmek üzereyken görmem ile ikinci bir darbe aldım. Gözlerimin dolmaya başladığını hissedince çantamı olarak oradan koşarak uzaklaşmak başladım. Dışarı çıktığımda yandaki duvarın köşesine çöküp kafamı duvara yasladım.

Paramparça olmuş gibi hissediyordum. Belki de zaten öyleyimdir. Sağ yanağıma düşen ilk damlayla diğerleri de hızlıca arkasından gelmeye başladı. Neden beni öpmüştü? Ya da sabah yaptığı? Aklımı kaçırıyorum sanırım. Kendimi hiç böyle düşünmemiştim. Ben öyle bir kız değildim. Ben en ciddi konularda bile Saba Tümer olan kişi, şimdi sevdiği çocuk yüzünden bir duvar köşesinde ağlıyor inanılır gibi değil. Telefonumdan abimi arayıp beklemeye başladım.

"Alya! Nerdesin çabuk söyle seni almaya geliyorum!" dediğinde sesinde ki endişeyi farketmiştim. Yutkunup sesimi bulmaya çalıştım.

"İyiyim ben. Ege'ye birsey söyleyecektim ama meşgulmüş. ***** sokağına gelir misin?" dediğimde geliyorum deyip telfonumun kapattı. Ayağa kalkıp eteğimi düzelttim. Telefonumun kamerasını açıp saçımı düzelttim. İyiki makyaj yapmamıştım diye düşündüm içimden. Eski Alya olma zamanım geldi. Yavaşça yürüyerek sokağın başına doğru yürüdüm. Tam köşeye geldiğimde abimin arabasını görmem ile iki adım geri çekildim. O da beni görüp sokağa dönmeden durdu. Arabaya binip abimin yanağını öptüm.

"Artık Deniz olmak yok, okyanus olma zamanımız geldi. Hadi gidelim!" dediğimde yüzünü buruşturdu. Yüz ifadesine kahkaha atarken o da arabayı çalıştırdı. Sanırım bunu yapabilirdim. Kendime inanmalıyım o kadar.

Sakar |Askıda|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin