Hayal

192 13 0
                                    

Kısa bir süre sonra- Cerenlerin evi okula 15 dakikalık mesafede- Cerenlerin evlerinin önüne geldik. Ceren hızlıca inerken bi yandan da teşekkür etti. Beni de çekiştirerek eve soktu. İçeri girdiğimiz de konuşmaya başladı-tabiki ayakkabılar çıkardık yoksa Sevim teyze bizi oklavayla kovalardı-.

"Alya sana birşey söylemem lazım. Şey ben.... hani Berk gelip kolunu senin başının yanına koymuştu ya ben sizin fotoğrafınızı çekip Ege'ye gönderdim ama gizli numaradan" dedi ve masum masum bakmaya başladı. Bi dakika yani Ege ben ve Berk'i gördüğü için sinirlendi mi? Acaba beni mi kıskandı? Birinin elime vurmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.

"Aptal aptal sırıtıp saçlarınla oynamayı kes!" dediğinde saçlarınla oynadığımı yeni farkettim. Ceren onu dinlediğimi anlayınca devam etti. "Şimdi asker, derhal odama çıkıp bana kıyafet bulmalıyız anlaşıldı mı!"

"Anlaşıldı komutanım!" dediğimde ikimizde gülürek merdivenleri çıktık. Ceren'in odası girip direkt dolaba yöneldim. Dolaptan şortlu beyaz takımı aldım ve yatağa koydum. Ceren'e sorar gözlerle bakmaya başladım. O da başını salladığında ben Ceren'in masasına yanına gidip çekmecede maşayı ararken Ceren de üstünü değiştirmeye başladı. Ben maşayı bulduğumda Ceren'de yanımda bitiverdi.

"Şimdi sen otur ben saç uçlarını dalgalandırıyım sonra da bi ruj süreriz. Sonuçta badalanı sürtük kraliçemizde orada olacak eğer makyajsız gidersek dalga geçer o gerizekalı." dedim ve maşayı fişe takıp Ceren'in saçlarını yapmaya başladım.

Şaçlarbitince Ceren'e pembe ruj sürerek işimi noktaladım. Aşağı indik ben yine aynı ayakkabılarımı giyerken Ceren beyaz converse giydi. Dışarı çıkıp yürümeye başladık.

Eve varınca zile basıp beklemeye başladık. Uzun süre kimse açmayınca elimi yumruk yapıp tam kapıya vuracakken biri kapıyı açtı ve benim yumruğun kapıyı açan kişinin yüzünün 1 cm önünde durdu. Birde bu da yetmezmiş gibi kapıyı açan kişi Ege'ydi. 30 saniye o şekilde bekledikten sonra Ceren sıkılmış olacak ki bizi itip geçti. O geçtiği için bende Ege'nin omzuna çarparak içeri geçtim. Ayakkabılarımı çıkardım ve salona doğru ilerledim. Salona baktığımda kimse yoktu demek ki sadece Ege burdaydı. Boşverip yukarı odama çıktım. Kapıdan girdiğimde Cemre'yi dolabımın önünde buldum.

'Başka nerden girecektin mal'

'Bas git içses seninle uğraşmam şimdi' deyip iç sesimi susturdum ve Ceren'e konsantre oldum. O da bana asker yeşili bir elbise ve onun içine de elbisenin biraz daha açık rengi bir bluz verdi. Gidip kapıyı kapattım ve Ceren kitap rafıma ilerlerken ben de hemen üstümü değiştirdim. Hemen masamın yanına gidip sandalyeme oturdum. saçımı önden tel tokayla topladım,parlatıcımı yeniledim ve bilekliklerimi taktım. Hazırlandığımda Ceren'le aşağıya indik. Salonda gördüklerim karşısında şaşkına uğradım ve midem bulandı. Melis kalçasını zar zor kapatan bir etek üstüne göğüs dekolteli büstiyer tarzı bir bluz giymişti. Tepkimin sebebi bu değildi. Melis Ege'nin kucağına dizleri üstünde çıkmış-bu nedenle de eteğinin altına giydiği kırmızı tangası belli oluyordu işte bu mide bulantımın sebebiydi- birazdan nerdeyse öpüşeceklerdi. Tabi ben buna izin verirmiyim tabiki vermem.

"Heyy işinizi evimde yapmayın da nerde isterseniz yapın. Iyk ben o koltukta bi daha oturmam. Melis paran mı yoktu canım kendine ne bluz alabilmişin ne de etek istersen gidip alalım sana kıyafet. Aslında birşeyi anlamadım kıyafet almıyorsun ama kırmızı tandan burdan belli oluyor haberin olsun. Ben senin iyiliğini(!) düşünüyorum." dedim ve cici kız smaylımı onlara gönderdim. Onların bişey demesine izin vermeden mutfağa geçtim. Abimin poşetlerden çıkardığını görünce gözlerimin parladığına eminim. Abim ve büyük olasıkla Ege biz Ceren'lerdeyken markete gitmiş olmalıydı.

Sakar |Askıda|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin