13

98 16 7
                                    

Keyifli okumalar!

Keyifli okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

A çevrimiçi

A: Ne zaman çıkacaksın? (12.37)

Görüldü 12.45

B: 1 de.

A: Tamamdır.

Ares'in anlamından;

Dün onun yanına gitmiştim. Babasının öldüğünü öğrendiğimde onu biraz olsun unutturabilmek için her şeyimi anlatmıştım.

Biraz daha iyidi ve bugün hastaneden çıkacaktı.

Onu almaya gidiyordum.

Onu mutlu etmek için her şeyi yapabilirdim.

Sonunda hastaneye geldiğimde taksideki abiye beklemesini söyledim. Berranın odasının önüne geldiğimde çoktan çıkmış olduğunu fark etmiştim.

Gitmiş miydi yoksa?

Onu aradığımda telefonu açmıştı.

"Alo? Neredesin? Geldim ama yoksun." dediğimde "Şuan mezarlıktayım. Seni sonra arasam olur mu?" demişti.

"Olur." dediğimde telefonu kapatmıştı.

Hızlıca beklemesini söylediğim taksiye binip mezarlığa gitmesini istemiştim.

Mezarlığın kapısının önünde onu bulduğumda hemen taksiden inmiştim ve kolundan tutmuştum.

"Ares?"

Ağlamıştı. Şu an ona sarılsam yanlış anlar mıydı?

"İyi misin?"

"İyiyim desem inanmayacaksın değil mi?" dediğinde kafamı onaylar bir biçimde sallamıştım.

Gözleri yeniden dolmaya başladığında hemen gözlerini sildim. Ağlamasına dayanamıyordum.

Onu taksiye bindirip adama sahile gitmesini söylemiştim. İzmir'in sevdiğim tek yanı sahiliydi galiba. Ha. Bir de uçurumları.

Sahile geldiğimizde bir süre yürümüştük. Berra yol boyunca susmuş, şu anda da düşünceleri içinde boğuluyordu.

"Bu şarkı hayatı düzelmek yerine daha da kötüleşenlere gelsin!" diyen adamı duyunca Berrayla bakışlarımız adama değmişti.

"İki ekmek aldım. Eve gidiyorum." diye yanındaki adam şarkı söylemeye başlayınca istemsiz gülmüştüm.

Berraya baktığımda ise gülümsediğini fark etmiştim. O adama teşekkür etmeliydim belki de.

"Ne oluyor?  Ahahahahahahayt. Hiç güleceğim yoktu." diye gülen çocuğun ortaokul arkadaşım Can olduğunu fark ettiğimde çok şaşırmıştım.

Can 3 yıl öncesine kadar en yakın arkadaşımdı. En son onlar İstanbula taşıdığı için ayrı düşmüştük. Onu burada gördüğüme bu yüzden hem çok şaşırmış, hem de sevinmiştim.

Açılan ağzımı eliyle kapatan Berrayla toparlanıp Can'ın yanına doğru yürümeye başladık. Berranın elini hiç bırakmıyordum.

Can'ın yanına geldiğimizde beni gören Can "Ooo sen yaşıyor muydun Ares?" demişti kollarını açarak.

"Sence?" dediğimde Can Berraya dönüp "Bu hep böyle soğuktu. Buz dağı." dediğinde Berra hafifçe gülümsemişti.

Berra'nın üzgün olması moralimi bozuyordu.

Berrayı Can'dan uzak bir yere çekerken Can'a bir dakika işareti yapmıştım.

"Baban senin böyle mutsuz olmanı istemezdi değil mi? Azıcık neşelen. Buraya dertleri unutmaya geldik." dediğimde gülümseyip "Tamam. Hadi gidelim. Arkadaşını bekletmek istemezsin değil mi?" demişti.

Gülümsedim ve kafamı salladım. Can'ın yanına döndüğümüzde Can "Sonunda be buz dağı. Ağaç oldum burada." demişti.

"Abartma lan!" deyip kafasının arkasına bir tane vurduğumda sahte bir tonla "Ah! Senin yüzünden üç beyin hücrelerimden birisi öldü!" dediğinde elini vurduğum yere koymuştu.

"İyi oldu. Neden geldiğinde haber vermedin?" dediğimde kaşlarımı çatmıştım.

"Verecektim ama numaran silinmişti."

Kabul edilebilir bir sebepti.

Bizi gülümseyerek izleyen Berra "Hadi gelin. Kahve içelim." dediğinde sahilin karşısında bulunan kafelerin birine doğru yürümeye başlamıştık.

İçeri girdiğimizde boş bulduğumuz bir masaya oturduk. Garson gelince üçümüzde kahve istemiştik.

Bir süre sonra garson gelince elindeki tepsinin Berra'nın üzerine döküleceğini fark etmiştim.

Berrayı ani hareketle yanıma çekerken kahveler yere dökülmüş, bense Berrayla burun burunaydım.

💣💣💣

YAZARIM! ~ TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin