Rastgele numaraları sallayan bir kızın konuşmaya başladığı kişi hayatını derinden etkileyecektir.
B: Fazla üzülmemek için hayal kuramıyor olmam çok acı...
B: Hiçbir şeyi takmadan yaşayabilsem keşke
B: Çok fazla keşke var hayatımda
B: İyikim olur mu...
30. Bölüm bir aksilik olmazsa final olacak. Devam etmek isterdim ama kitabın sonunun geldiğini hissediyorum.
Sizce kitap mutlu sonla mu biter yoksa mutsuz sonla mı?
Keyifli okumalar!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
A çevrimiçi
A yazıyor...
A: Ben geldim. (20.16)
B: Bir dakikaya geleceğim hemen (20.18)
A: Tamam, bekliyorum.
Görüldü (20.20)
Aresin anlatımından;
Dediği gibi bir dakikada aşağıya inen Berraya gülümsediğimde yaklaşıp boynuma sarılmıştı. Beline ellerimi koyduğumda kafasını boynuma gömmüştü.
"İyi misin?" diye sorduğumda "Daha iyiyim... Teşekkür ederim." demişti. İçimi saran endişe yavaş yavaş kendini rahatlamaya bırakırken onu bu hale neyin getirdiğini düşünüyordum.
"Anlatayım ama bence burada böyle durmayalım. Bir yere gidelim. Nereye gidelim?" dediğinde "Yakınlarda bir park vardı galiba oraya gidebiliriz." dedim düşünceli bir sesle.
"Park mı? Park yok ki bu çevrede." diyen Berraya "Yakın değil. On dakikalık yürüme mesafesi var." dedim.
Parkı motorla geldiğim günlerden birinde görmüştüm. Yerini tam hatırlamasamda bulabileceğimizi düşünüyordum.
Beni onaylayan Berra elimi tuttuğunda yürümeye başlamıştık. Bana güvenmesi çok hoşuma gitmişti. Gülümsedim. İyiki onunla karşılaşmıştım. İyiki bana yazmıştı.
"Moralim bozuk biraz." diye cümleye başlayan Berrayla düşüncelerimden ayrılıp dikkatli bir şekilde onu dinlemeye başlamıştım.
"Beraber hastaneye gittik ya hani? Odaya mecburen tek girdim bu yüzden doktorun ne dediğini duymadın. Doktorum uyku ilaçları bağımlılık yaptığını söyleyip sayılı ilaç verdi. Birde yan etkileri komaya ve ölüme kadar gidiyormuş. Bunu neden ikinci kez gittiğimde söyledi bilmiyorum ama ilaçları bırakmayı düşünüyorum. Sorun şu ki ilaçlar olmadan uyuyamıyorum. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yok." dediğinde bu konuyu niçin bu kadar kafasına taktığını sorgulamıştım istemsiz.
"Neden uyuyamadığını hiç düşündün mü?" dediğimde "Evet. Bunu çok düşündüm ama sebebinin ne olduğunu bir türlü çözemedim. Yorgunluktan ölsem bile uyuyamadığım zamanlar oluyor." demişti.
"Acaba uyumadan önce çok düşünüyor olabilir misin?" dediğimde onu yazmaya iten sebebin bu olduğunu düşünmeye başlamıştım.
"Bunu hiç düşünmedim. Bilmiyorum." dediğinde onaylar bir biçimde kafamı sallamıştım.
"Daha ne kadar yürüyeceğiz?" diyen Berrayla etrafı inceleyip nerede olduğumuzu anlamaya çalışmıştım.
"Bilmiyorum ama parkın şu ana kadar görünmesi gerekiyordu. Başka bir yerle karıştırmış olmalıyım." dediklerimle gülümseyen Berra "Tahmin etmiştim." demişti.
Karamsar bir sesle "Geri dönelim mi?" dediğimde Berra "Şu ileride bir market olması lazım. Buraya kadar gelmişken oraya da uğrayalım öyle dönelim." demişti.
"Tamam. Hadi gidelim." dediğimde yürümeye devam etmiştik.
"Şuan daha iyi misin? Emojilerden nefret etmene rağmen o kadar emoji atmana hala şaşırıyorum." dediğimde "O zaman cidden iyi değildim. Bir şeyi çok düşününce kafam dağılsın diye saçma sapan şeyler düşünmeye başlıyorum. Emojiler- aaa Ares pitbull mu o!?" çığlık atması ile baktığı yere bakmaya başladım.
Kahverengi bir pitbull bize kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu.
"Evet. Şimdi sakince geri döneceğiz biraz ilerleyince üçten geriye sayacağim sonra koşacağız. Hızlı koşabilir misin?" dediğimde Berra kolumu tutmaya başlamıştı.
"Evet. Koşarım. Hadi." dediğinde arkamızı dönmüştük. Hızlı hızlı yürümeye başlayınca "Üç..." dedim ve Berra elimi bırakmadan koşmaya başladı.