Dalgın bakışlarla arkasındaki yıkık dökük duvara yaslanmış Jihoon, bağdaş kurarak oturmuş, önündeki çimenleri koparırken hiç durmadan konuşan çocuğu izliyordu.
Şehrin manzarasında bakışları gezinirken hafifçe çatılmış kaşlarına ve konuşurken hafif büzdüğü dudaklarına baktı. Arada bir kendi anlattığı şeylere gözlerini kocaman açarak ya da tuhaf sesler çıkartarak tepki veriyordu. Jihoon, onu izlerken geride bıraktıklarından uzaklaşmış, onun sevimliliğinde kaybolmuş buldu kendisini. Evet evet, Hyunsuk konuşmasından verdiği tepkilere kadar sevimli ve dikkat çekiciydi ve Jihoon da, Hyunsuk'un çevresindeki herkes gibi onda kaybolmuştu.
"Kendini ne sanıyordu ki?" Hyunsuk sinirle söylenirken ağzından 'hah' gibi bir ses çıkartmış ve inanamadığını belli eden bir ifadeyle Jihoon'a bakmıştı. Jihoon, onun anlattıklarından çok ona odaklandığı için konunun ne olduğunu bilmiyordu. Bunu belli etmemek için o an verebileceği en mantıklı cevabı verdi. "Boşver, sıkma canını."
Hyunsuk, Jihoon'un durgun sesini duyunca onu çok sıktığını düşünerek alt dudağını mahçup bir ifadeyle ısırdı. "Senin de başını ağrıttım, özür dilerim." İleriye uzattığı bacaklarını kendisine doğru çekip sarılırken Hyunsuk'un özrünü duymazdan gelerek "Başka neler oldu bugün?" diye sordu.
Konuşmaya ara verdikleri o birkaç haftada karşı tarafı izleyen tek kişi Hyunsuk değildi, Jihoon da onu izlemişti. Ona karşı bir şeyler hissettiği için izlemiyordu onu. Daha çok, size karşı bir şeyler hissettiğini söyleyen birinin aniden radarınıza girmesi ve istemsizce onu gözlemlemeniz gibi bir şeydi bu. Bu süreçte Hyunsuk'un anaç yapıda biri olduğunu fark etmişti. Özellikle yakın arkadaşı Bangchan'a karşı aşırı hassastı ve onunla güzelce ilgileniyordu.
Jihoon onları izlerken farkında olmadan kendisini Bangchan'ın yerine koyuyordu. Bunu içinden düşünmeye bile çekinmişti ama ailesinden göremediği o özeni Hyunsuk'tan görmeyi ölesiye istiyor, buna ihtiyaç duyuyordu.
"Başka bir şey olmadı. Sen nasılsın?" Buraya gelirken, her zamanki gibi kötüydü ama Hyunsuk'un gelip yanına oturduğu andan bu yana sanki düşüncelerine narkoz verilmiş gibi hissediyordu. "İyiyim." Yalan söylediğini anlayıp anlamadığını merak ettiği için Hyunsuk'un tepkisine baktı. Hafif esen rüzgardan dolayı dağılmış uzun saçlarını geriye doğru atarken gözlerini devirdi Hyunsuk. "Bir kere de gerçekten ne hissediyorsan onu söyle."
Hyunsuk, Jihoon'un karşı çaprazında oturan bedenini emekleyerek yanına taşıdı. "Şarkı söylesene." dedi yanına iyice yerleşirken. Ona kızsa da üstüne gitmek istemiyordu bu yüzden konuyu değiştirmişti. "Gitarım yanımda değil." Hyunsuk omuzlarını silkti. "Önemli değil." Jihoon pes ederek rastgele bir şarkı söylemeye başladığında Hyunsuk onu durdurdu hemen. "Kendi bestelediklerinden söyle," Çocuğun kendisine yönelttiği ters bakışları görünce sevimli olduğunu düşündüğü bir ifadeyi yaparken "lütfen?" diye ekledi.
Jihoon'un instagram hesabı yüklediği şarkılar sayesinde belli bir kitleye ulaşmıştı. Kendi şarkılarını yapıp yayınlıyordu ve hepsi de büyük beğeni topluyordu. Hatta kimse bilmese bile- Hyunsuk, onu uzaktan izlerken telefon görüşmesine şahit olarak bunu öğrenmişti- Jihoon yaptığı ama yayınlamadığı şarkılardan bazılarını satıyordu. Bazı şarkcılar araya aracı katarak belli bir miktar para ödedikten sonra şarkıyı sanki kendileri yazıp bestelemiş gibi Jihoon'un ismini tamamen silerek piyasaya sürüyorlardı. Ailesine muhtaç olmak yerine harçlığını bu şekilde çıkarıyordu ve bundan kesinlikle şikayetçi değildi.
Jihoon daha yeni paylaştığı şarkıdan küçük bir kısmı söyledi. Hyunsuk, onu dinlerken bir yandan da yüzünün her bir detayını inceliyordu ve Jihoon bunun farkında olsa da bilerek ona bakmıyor, izlemesine izin veriyordu. "Sesin çok güzel." İçten gelen bir hayranlıkla yapılan itiraf karşısında Jihoon ilk kez utandığını hissetti. "Teşekkür ederim."
Hyunsuk şaşkınlıkla, onun hafifçe pembeleşmiş yanaklarına baktı. Jihoon'un böyle kolay utanan biri olduğunu bilmiyordu. Bir diğer bilmediği şeyse Jihoon'un ilk kez bir övgü karşısında utandığıydı.
"Sevimli gözükebildiğini bilmiyordum." dedi, minik elini biraz çekinerek onun yüzüne doğru uzatıp yanağını parmaklarının arasında sıkıştırırken. Jihoon gülümsemesini saklamaya çalışırken Hyunsuk'un eline çok hafif vurdu. "Yapma." Bunun karşısında Hyunsuk'un tek yaptığı tatlı bir kıkırtıyla geri çekilmek olmuştu.
Az önce yaşanan tatlı an haricinde Jihoon'u mutlu eden bir diğer şey ise Hyunsuk'un ona sanki küçük bir çocuğu sever gibi davranması olmuştu. Haftalardır içten içe dilediği o küçük an gerçekleşmiş olsa da Jihoon içinde bir yerlerde buna karşı doyumsuz olan yanını hissetti ve bu his kesinlikle tehlikeliydi. Daha fazlasını istiyordu ama mutlu olmak için Hyunsuk'a yaklaşırsa onu incitebilirdi.
Hyunsuk her şeyiyle çok güzeldi ve Jihoon onun gibi birini sevmeyi çok istiyordu. Yine de içinde bir şeyleri tam oturtmadan ona umut vermemek için -Hyunsuk ona yaklaşmadığı sürece- ondan uzak durmaya karar verdi.
===
@parkji_: güzel bir tehlike gibisin*
207beğeni♡ 78yorum💭
○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○
bir şey fark ettim jikjinnam(böyle mi yazılıyor) ikinci bölümü gelmedi unuttular mı acaba
edit:sondaki ikinci bölüm tanıtımını da silmişler kaçırdığım bir şey mi var NOLUYO
*boy-treasure
ŞİMDİ OKUDUĞUN
her şey dünyaya ait ben ona aitim, hoonsuk
Fanfictionpark jihoon × choi hyunsuk |#1 treasure| |#1 hoonsuk| |#1 jihoon|