1.5

350 42 9
                                    

Jihoon her geçen gün daha da sessizleşiyordu. Bedeni zayıflamış yüzü biraz çökmüştü ve tüm bunlar beni korkutuyordu.

Kafa dağıtmak için sık sık buluştuğu arkadaşlarıyla görüşmeyi kesmişti. Eskiden de içine kapanık biri olsa da son iki haftadır sürekli yanımda olmasına rağmen ben bile sesini doğru düzgün duyamamıştım. Onun için endişeleniyordum.

Onunla konuşmak için gün içinde başımdan geçenleri anlatırken hiçbir tepki vermeden, yere diktiği gözleriyle arkasına yaslanması onu sıktığımı düşünmeme neden oluyordu ve ben de onun gibi sessizleşiyordum. İşte o zaman arkaya yatırdığı başını kaldırıp bana bakıyor ve devam et deyip tekrar susuyordu.

"Jihoon, sorun ne?" Ilımlı bir ses tonuyla konuşmamla bakışları beni buldu. "Artık kaldıramıyorum, demiştim ve sen de bana yaslanabilirsin, demiştin." Alakasız bir cevap gibi durabilirdi ama öyle değildi. Büyük bir sorun var, diyordu. Başa çıkamıyorum, anlatamıyorum tek yapabildiğim senden destek almak.

Hafif bir gülümsemeyle uzanıp elini tuttum. İkimizin elini de kucağımın üzerine koyduktan sonra baş parmağımla avuç içini okşamaya başladım. Yaptığım bu basit şey bile kalbimin delirmiş gibi atmasına neden olurken o, gayet sakin bir şekilde ellerimizi izliyordu.

"Her şey, herkes istemediğim halde ölüme gitmem için itiyor beni. Bir tek sen...bir tek sen diğer tarafa çekiyorsun beni. Benim yaşamak için şansım yok, sen varsın.*"

○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○

hiç içime sinmedi ama artık at gitsin dedim

*be with me-treasure

*be with me-treasure

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
her şey dünyaya ait ben ona aitim, hoonsukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin