bu dünyayı sevmedim ama azaldı kinim

449 50 53
                                    

Okuduğum mesajlardan sonra içeride oturan teyzemler duymasın diye gözyaşlarımı tutmaya çalıştım.

Bilerek yapmıştım. Ondan ayrılamıyordum bu yüzden o, benden ayrılsın istemiştim ve aklıma onu kırmaktan başka bir şey gelmemişti. Hassas olduğu, kimseye anlatamadığı bir konudan onu vurmam amacıma ulaşmamı sağlamıştı ama ben yazdıklarımdan o kadar pişmandım ki kırılmış olmasına, buna rağmen benden özür de dilemişti, benden ayrılmasından daha çok üzülmüştüm.

"Hyunsuk!" diye seslendi teyzem. Art arda bildirim gelince mesaj atanın Jihoon olduğunu bildiğim için yemek masasından kalkıp Jaehyuk'un odasına geçmiştim şimdi yanlarına gidip onlarla birlikte yemek yemeliydim ama kendimi toparlayıp odadan çıkamıyordum. Dokunsalar ağlayacağım derler ya hani şu an tam olarak öyleydim.

Ekranı çoktan kararmış olsa da telefonumdan bakışlarımı çekmeden orada öylece ne kadar oturdum bilmiyorum ama en sonunda kuzenim Jaehyuk "Hyunsuk, yemeğe gelmiyor musun?" diyerek girdi odasına.

Onun sesini duyunca korktuğum oldu ve gözyaşlarım benden izinsiz akmaya başladı. "Hyunsuk?" Endişeyle seslenince yanıma geleceğini sandım ama o, odadan çıkmıştı. Sanırım yemeğe dönmediğim için meraklanmış olan ailesine bizi rahatsız etmemeleri için kısa bir açıklama yapacaktı. Bir süre sonra geri döndü ve kapıyı kapatıp kilitledikten sonra yanıma oturdu. "Ne oldu?"

Bakışları, ağlamaktan dolayı kızardığını düşündüğüm yüzümle elimde sıkıca tuttuğum telefonum arasında gezindi. "Annenlere bir şey mi olmuş, kötü bir haber mi aldın?" diye sordu onların en değerlim olduklarını bildiği için. Başımı olumsuz anlamda sallayınca rahatladığını belli edercesine omuzları düştü. "Teyzeme bir şey oldu sandım." diyerek kendi korkusunu dile getirdi.

Oturduğumuz yatakta daha rahat bir pozisyon bulup bedenini tam olarak bana doğru çevirdi. "O zaman neden ağlıyorsun?" Beni yargılamasından korktuğum için söyleyip söylememek konusunda kararsızdım ama hiçbir şey söylemezsem de öğrenene kadar elinden gelen her şeyi yapardı.

"Her şeyi batırdım." Zorlukla konuştuğumda kaşlarını çattı. Anlamaya çalışıyordu ama ben bir türlü anlatmaya devam edemiyordum. Çekindiğimi fark etmiş olacak ki "Sorun yok bana anlatabilirsin." dedi ve elimi tutup destek vermek amacıyla hafifçe sıktı.

"Ben birine aşık oldum ve ona yazmaya karar verdim." Her şeyi en başından anlatmaya başladığımda araya girmeden ciddiyetle beni dinlemişti. "Sonra annem onunla ilişkimi bitirmemi istedi ama ben yapamadım ve iki tarafı da idare etmeye çalıştım. Şimdi Jihoon'u tamamen kaybettim çünkü bu yorucu olmaya başlamıştı ve benim ailemi seçmekten başka şansım yoktu."

"Tam bir aptalsın."

"Ne?" Elimi tutmayı bırakıp omzuma vurdu. "Hiç bakma öyle. Salak mısın sen? Ailenin seni kabullendiği falan yok, ellerinden kaçma diye saygı duyuyoruz ayağına ilişkinizi mahvetmişler." Zihnimin derinlerinde var olan ama aileme olan sevgimden ve bağlılığımdan dolayı hiç yoklarmış gibi davrandığım düşüncelerimi başka birinden seslice duyduğumda yutkunmadan edemedim.

Kınayan bakışları üzerimde gezinirken "Hem madem hemcinsinden hoşlanmanın yanlış olduğunu düşünüyordun ne diye Jihoon'un hayatına girdin ki?" diye sordu. "Başlarda öyle düşünmüyordum ama annemlerin tepkisinden sonra," Beni dinlemeye katlanamıyormuş gibi sözümü keserek araya girdi. "Ailenin aptalca düşünceleri var ve sen onları dinlediğin için daha da aptalsın."

Jaehyuk'un her cümlesinde içimdeki suçluluk hissi giderek katlanıyordu. "Bu yanlış değil mi?" diye sordum ters bir tepki vermediği için. "Söylesene birini sevmenin nesi yanlış olabilir? Buradaki tek yanlış Jihoon'a yaptıkların. Ondan özür dilemelisin." Tereddüt etmeden kurduğu cümleler yutkunmamı zorlaştırdı, nefes alamıyordum.

her şey dünyaya ait ben ona aitim, hoonsukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin