♬ Belkis, Queen of Sheba: The Dream of Solomon
Ayın ortasında, hiç kimsenin çok da tahmin edemeyeceği bir şey oldu. Yine bir sabah ahali, okulun belirli yerlerine bırakılmış, birbirine zımbalanmış ve tamamen siyah beyaz olan bir kağıt topluluğuyla karşılaştı.
O sabah dersim dokuzda başlıyordu ve nasıl olduysa sekizi on geçe sınıftan içeri adımımı atmıştım. Normalde erken gelmek hiç benlik bir şey değilken sınıfa girdiğimde profesör Jin'in asistanı tarafından kullanılacak olan masanın üzerinde desteler halinde duran zımbalı kağıt topluluğunun gördüğümde şaşırmıştım. Anadolu'nun aynı ay içinde yayınladığı üçüncü bir baskı mı diye düşünürken daha da meraklandım. Ancak pek de öyle değildi. Yani kısmen. Bu kez kapakta 'Anadolu Halısı' yazıyordu. Alıp içini biraz karıştırdığımda bunun, Fitne Fücur'un karikatürlerinden ve çizimlerinden oluşan bir yan seri olduğunu anladım.
Sınıf bomboş ve bu benim için tamamen şans. Muhtemelen okulun geri kalan köşelerindeki baskılar şimdiden bitmiş olmalı. Yine arkalarda bir yere oturuyorum ve fanzinin ilk sayfasını açıyorum. İlk sayfanın ortasında küçücük bir kutu içerisine hafif tombul bir çocuk kafası çizilmiş. Gözleri yaşlı, bir muz yiyor. Hemen arka sayfasında bir olay başlıyor. Oryantal kıyafetler içinde, yüzü peçeli, genç ve oldukça çekici bir erkek, koyu bir gecenin altında görünüyor, üzerindeki kutucukta şöyle yazmakta;
Oğlan, Büyük Sultan'ın dillere destan şanını ve bilgeliğini test etmek için yola çıkar.
Diğer karede bir kervan silueti var. Güneşli bir hava, kum. Bir diğerinde ise gece ve yıldızlar, kervan silueti şimdi bembeyaz.
İkinci kutucuk şöyle,
Ancak tüm varlıklarla iletişim kurabilme yeteneği olan Büyük Sultan, oğlanın ziyaretinden hüdhüd kuşu vesilesiyle önceden haberdar olur.
Tahtında oturan heybetli bir Sultan, yine Orta Doğuya özgü kıyafetler içinde sert ama sakin bir yüz ifadesiyle resmedilmiş.
Güzelliği dillere destan olan oğlanın, babası insan, annesi cin olduğuna inanıldığından ayaklarının ters ve bacaklarının tüylü olduğu rivayet edilir.
Sultan, oğlanın ayaklarının rivayet edildiği üzere ters olup olmadığını görmek için geçeceği yere, altını su ve balıklarla doldurduğu bir cam taban yerleştirir. Oğlan içeri girdiğinde Sultan, oğlanın yansımasından ayaklarının rivayet edildiği gibi ters ve kıllı olmadığını görür.
Sultan'ın huzurunda yürüyen oğlan ve arka planda onları izlemekte olan onlarca insan. Oğlanın beraberinde getirdiği hediyeler, Sultana sunulmak üzere. Oğlanın ve Sultan'ın kıyafetlerinin ayrıntıları dikkat çekiyor, Fitne Fücur, takılardaki taşların hepsiyle tek tek uğraşmış olmalı.
Sultan, oğlana aşık olur. Oğlan da ona. Hayatlarını birleştirirler.
Hemen altında, yıldızlı bir gecede birbirlerine sevgiyle sarılan Sultanla oğlanın çizimi var. İkinci karede öpüşüyorlar. Oğlan, yavaş yavaş Sultan'ı soyuyor, Sultan'ın sakalları dahil her yerine öpücükler konduruyor. Bundan sonraki karelerde Sultan'ın ve oğlanın, yıldızlı bir gecenin altında, bitkilerle donatılmış bir avluda, tamamen doğuya özgü desenlerle bezenmiş örtülerin ve döşeklerin arasında sevişmeleri çizilmiş. Yine Fitne Fücur'dan beklenildiği gibi tamamen ayrıntılı. Hatta sizleri tahrik etmeye çabalıyor gibi.
Aşk dolu sahnelerin ardından hikaye şöyle devam etmekte;
Sultan ve oğlan arasında başlayan bu aşk uzun yıllar sürer. Ancak oğlan daha fazla Sultan'ın ülkesinde kalamaz ve evine dönmek ister. Ancak ülkesine dönen oğlan, dönerken Sultan'ın çocuğuna hamiledir. Çocuğu ülkesinde doğurur ve onu tek başına büyütür. Yıllar sonra çocuk, babasının yanına dönerek onunla yaşar. Rivayetlere göre başa geçer ve babası gibi güçlü bir hükümdar olur.