Yılbaşından sonraki hafta benim bilhassa kendimi eve kapatma haftam.
Rut dönemini yaşamak eğer yalnızlığı tercih eden bir alfaysanız epey zor. Çoğu zaman renkli ve aktif bir seks hayatım olsa da bu dönemde kimseyi işin içine karıştırmamaya gayret ediyorum. Çünkü Baekhyun'un da daha önce dediği gibi gözü dönmüş bir hayvandan hallice hiç istemeden, doğru düzgün bir şey bile hissetmediğim bir omegadan yavrulamak en son isteyeceğim şey olur.
İlaçları alıp tüm günü televizyonun karşısındaki kanepede geçiriyorum. İlaçlar beni çoğu zaman uyutuyor. Aslında bu bir nevi iyi bir şey. Zaman zaman da çok aç hissediyorum ama ilaçların yan etkisiyle bir şeyler hazırlayıp yemek bir azap. Böyle anlarda Chanyeol bana bir şeyler pişirip kapıma bırakıyor veya dışardan yemek söylüyorum. Tabii o zavallı emekçi kuryeleri de yakmak istemediğim için onlara da kapıma bırakmalarını söylüyorum.
Zaman geçsin diye kitap okumaya çalışıyorum ancak konsantre olmak pek mümkün değil. Bir battaniyenin altında kıvrılıp yatmak istediğim anlar da oluyor ama vücudumun kızgınlığın getirdiği bir ateş içinde kavrulduğunu unutuyorum. Açıkçası neredeyse çıplak bir şekilde mutfak zeminin üstünde saatlerde yattığım anlar oluyor. E tabii, mastürbasyon da tüm bunların tuzu biberi.
En kötüsü de dudaklarımın zaman zaman Kyungsoo'nun boynuna dokunduğunda hissettiği gibi karıncalanması oluyor. Kyungsoo'yu aklımdaki şehvet nöronlarından uzak tutmak için yoga deniyorum. En azından denemeyi deniyorum. Veya şınav çekiyorum. Ama bu durumu daha da gülünç kılıyor. Çünkü yoga yaparken Kyungsoo'yu düşünüyorum ve sınav çekerken de zeminde onun yansımasını gördüğümü zannedip duruyorum. Tüm bunlar da beni yine sağ elimle baş başa kaldığım bir duruma sürüklüyor.
Kyungsoo'nun deli gibi yanımda olmasını istiyorum. Veya en azından normal insanlar gibi mesajlaşmayı. Onunla mesajlaşmak isterdim ancak bu mümkün değil. En azından Kyungsoo'daki bu öfkeyle değil. Bir de benim rutta olduğumdan haberdar olduğunu düşünürsek, neredeyse okulun tamamı gibi, bu durumda ona yazmam tuhaf olur. Utanmadan söyleyeceğim, gerçi siz çoktan tahmin etmişsinizdir, mastürbasyon yaptığım her anın kafamdaki ana karakteri Kyungsoo. Buna engel olmaya çalışıyorum, Kyungsoo'yu düşünmek istemiyorum ama tüm hormonlarımla ve tüm beyin hücrelerimle bu konuda savaşmanın ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Sırf Kyungsoo'yu boynunda benim bıraktığım bir izle dolaşırken bile hayal etmek, ki okula bunu görmek için gitmeyi de çok istiyorum, benim için inanılmaz bir tetikleyici. Dudaklarımın boynuna değdiği her anı tekrar canlandırıyorum zihnimde. Lir çalan parmaklarıyla ilgili utanmaz fanteziler kuruyorum. Bol kıyafetlerinin altındaki vücudunun şeklini tahmin etmeye çalışmak gibi uygunsuz bir davranışı da bırakamıyorum. Kısacası Kyungsoo rut dönemimi sağ salim atlatmam için gereken o özne.
Telefon çalıyor.
Telefonumu arıyorum ama kim bilir nerelerde. Yataktan zar zor kalkıp sesi takip ediyorum, neredeyse sürünüyorum, bir sürüngenim, en iyi sürüngeni seçin ve beni onun yerine koyun, koydunuz mu?.. kendimi banyoda buluyorum. Arayan Chanyeol. Klozetin kapağını indirip üzerine oturuyorum.
"Alo?"
"Alo, nasılsın Jongin? Nasıl gidiyor bir şey istiyor musun?"
Derin bir iç çekmekten kendimi alamıyorum. Bu istemsizce oluyor.
"N'oldu lan?" diyor Chanyeol. Telefonun arkasında kaşlarını çattığını ve dik bir konuma geldiğine eminim. Endişelenince bunu yapıyor hep. "Çok mu kötüsün oğlum?"
"İdare ediyorum işte."
Sanırım sesim güçsüz çıkıyor çünkü bu Chanyeol'un ciddi bir ses tonuna geçiş yapmasına neden oluyor. Her zamanki goygoycu ve yavşak halinden eser yok şimdi.