XXI

145 14 67
                                    

Ertesi gün biraz tuhaftı.

Önce akşamında şunlar oldu; Joon ile uzun bir süre mesajlaştık ve bundan oldukça keyif aldım. Hatta başladığımız işi bitirmek için onu eve davet etmeyi bile düşündüm ancak lanet olası ilaç yirmi dört saat geçmeden etkisini kaybetmeyecekti. Bu yüzden duş alıp erkenden yatağa girdim ve biraz kitap okuduktan sonra uyudum. Yarın Joon'a öğle yemeğini benimle yemek ister mi diye sordum. Kabul etti.

Benimle yemesi demek bizimle yemesi demekti.

Her zamanki masaya yanımda Joon ile birlikte oturmak bizimkilerin şöyle bir bakması anlamına geldiğini bilmiyordum. Bu bakışlar, içinden seçenekleri oylayıp eleyerek sonuca varmaya çalışan bakışlardı. Opsiyonlar basit;
•flört
• sadece sağlıklı bir kızışma dönemi partneri
•ciddi bir ilişki düşüncesi.

Biz otururken çoğunun üçüncü seçeneği çoktan elediğini biliyorum. Bizimkiler Joon ile tanışmaktan mutlu oluyorlar. Joon onların da hoşuna gitti. Yalnız Baekhyun pek içten davranamadı. Zaten şu sıralar biraz huysuz. Önce Minji'nin dediğine alındı, sonra yine Minji'ye atarlandı, gün içinde bize kaç kere atarlandığını hesaba bile katmıyorum. Şimdi de Joon'a mesafeli, hatta belki gıcık davranmak konusunda da ısrarcı. Neyseki Joon akıllı biri, onunla en azından şu an için iletişim kurmaması gerektiğini anladı ve ondan tarafa bakmıyor bile.

Hoş ve günlük bir sohbet içerisinde yemeğimizi yiyoruz. Chanyeol ve Chen Joon'un çizimlerini merak ediyorlar ve görmek istiyorlar. Joon çantasından eskiz defterini çıkarıyor ve bazı kısımları bir rehber edasıyla açıklayarak diğerlerine de gösteriyor. Chen çizimleri o kadar beğeniyor ki art arda bu fakültede harcandığını söylüyor.

"Bunu hep hobi olarak yapmaya devam mı edeceksin?" Chen sayfalara yine şöyle bir göz atıyor, "Çünkü başarılı bir illüstratör de olabilirsin."

Joon omuz silkiyor, "Bilmiyorum, emin değilim açıkçası. Biraz akışına bırakacağım sanırım."

Chen gülümsüyor ona. Deftere bakmaya devam ediyor.

"Sehun nerede bu arada?" diye soruyorum pencere kenarındaki her zaman oturduğu boş sandalyeyi işaret ederek.

"Junmyeon ile dışarda yiyeceklermiş öğle yemeğini."

"İkisi çıkıyor mu?" diye soruyor Joon.

"Biz de bilmiyoruz... Önce takılıyor gibilerdi ama Sehun şu an Junmyeon'un aşkından Mecnun olmuş durumda." diye yanıtlıyorum. Yemeğimden bir kaşık alıyorum.

"Mecnun kim?" diye soruyor Chanyeol. Sorusu arada kaynıyor.

"Yakışıyorlar." diyor Joon ve o da yemeğinden bir kaşık alıyor.

"En azından birlikte görülmeleri Sehun'un hakkındaki dedikoduları azalttı. İnsanlar ikisinin birlikte görülmesini daha çok konuşuyorlar. Hatta okulun 'o' çifti bile olabilirler." Chen gülüyor.

"Sahi, bizim okulun hiç 'o' çifti olmuş muydu ki?" Chanyeol soruyor.

"Hayır." diyor Baekhyun. Nihayet bize katılmaya karar verdiğini görmek hoş.

"Bu okulda 'o' çift olabilecek kritere sahip bir çiftin siz alfalardan oluşuyor olması gerekiyor. Yani en azından herkes böyle düşünüyor. Sizler de full time takılmaca olduğunuz için..."

Son cümlesini söylerken Joon'a bakıyor. Joon aynı ifadeyle dinlemeye devam ediyor. Hatta başını çeviriyor ve yemeğini yemeğe odaklanıyor.

"Tamam işte," diyor Chanyeol. "Sehun'un artık bir ilişkisi var. Hem de okulun en güzel omegasıyla... sözüm meclisten dışarı." Masadaki iki omegaya bakarak söylüyor bunu. Baekhyun bu duyduğuna burun kıvırıyor. Chanyeol ise Baek'den aldığı gıcık cevaba rağmen Joon'a dönüp baktığında bir tebessüm kazanıyor. Dediğim gibi, inanılmaz tatlı birisi.

anadoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin