XLI

104 8 24
                                    


"Anadolu'da adımın çıkması umrumda bile değil. Sehun'un da başına geldi değil mi?... Ama n'oldu, unutuldu bile. Bir süre sonra unutulacak işte."

"İyi de unutulma sebebinin hiç Sehun hakkında çıkan yeni bir ilişki haberi olduğunu düşünmedin mi? Ayrıca Anadolu bunu öyle önüne gelen kişiye yapamaz, artık yapmamalı yani. Bunlar özel şeyler, Sehun'un kalkmayan siki de senin bir omegayla işi pişirmiş olman da..."

Yanımızdan bize bakarak geçen birkaç kişi yüzünden Chanyeol susuyor ve asabi gözlerle geçip gitmelerini izliyor. 

"Cidden... bu suç değil mi? Özel bilgilerinizi haber yapmaları yani."

"Hakkında dedikodu çıktı diye kimse ölmüyor ya Chan."

"Hayır Jongin, fazla iyimser düşünüyorsun. Onlarla uğraşman lazım. Ek binada seviştin diye okuldan bile atılabilirsin." Baekhyun lokmasını çiğnemeye ara verip sohbete dahil oluyor. Öğle yemeği vakti. Baekhyun ve Chanyeol'u bu kez her zamankinden farklı bir masada yemeklerini yerken yakalıyorum. Diğerleri nerde bilmiyorum. Başıma bir bela bulaşmışken ortadan kaybolacakları tuttu belki de... Benimse canım hiçbir şey istemiyor. Kyungsoo ile aram bozuk ve nasıl düzelteceğimi bilmiyorum. Şiirim karşılıksız kaldı, bana yaptığı teklif ise fazla can sıkıcıydı. Aslında gururumu öne sürerek kabul edemeyeceğimi söyledim ama doğrusunu söylemek gerekirse Kyungsoo ile delicesine sevişmek istiyordum.

Bir saat kadar önce Kyungsoo'nun bana verdiği Anadolu baskısını çıkarıp önüme koyuyorum. İlk sayfada Mondo Trasho'nun veganlık üzerine yazdığı bir yazı var. Yaklaşık iki sayfayı kaplıyor. Ondan sonra ise Exodus'un yine spor gündemi geliyor. Kış olimpiyatlarından ve basketbol takımı kaptanı Oh Sehun'un maçlarda aldığı sayılardan bahsediyor. Daha sonra ise Fitne Fücur tarafından açık seçik bir şekilde yüzü sansürlenmiş biriyle sevişirken çizilmiştim. Bunu görünce duraksıyorum. İster istemez kaşlarım çatılıyor.

"Bu saçmalık." diye mırıldanıyorum. Chan ve Baek ikilisi her hareketimi izliyorlar bu sırada. Sayfayı çeviriyorum ve işte orada, Zamazingo'nun yazısı karşımda.

"...Herkesin çok beğendiği ve içine düştüğü safkan Kim ailesinin ağzında gümüş kaşıkla doğmuş torunu alfa Kim Jongin, ek binada hocalardan birinin odasında bir omega ile sevişmiş. Üstelik söz konusu omeganın rızası olup olmadığı bilinmiyor. Daha ne kadar bu böyle devam edecek bilemesek de buna bir dur demenin vakti geldi de geçiyor. Omega haklarını savunmaya devam edeceğiz. Sonuna kadar, sonsuza dek. Bizler kuytu köşelerde kendi ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz canlılar değiliz..."

Belli bir kısımda bu yazıyor. Sonrası ise yeniden omega hakları hakkında. Neden sonra aklıma Fedra geliyor ve tüm fanzinin sayfalarını aceleyle çeviriyorum. Babaçko'nun, Lafonten'in, Kuçka'nın, Kül Sezar'ın yazılarını geçiyorum, fanzinin sonuna geliyorum, inanmıyorum ve tüm fanzini bir kez daha baştan sona tarıyorum ancak Fedra ortalıkta yok. Bir kez daha sayfaları çeviriyorum ama yok. Fedra bu sayıda yok. Büyük bir boşluk.

"Şaka gibi." diyorum şakaklarımı ovuştururken.

Baekhyun lafa giriyor, "Tamam yapılanlar hoş değil ama dediğimiz gibi davacı olabilirsin. Bu magazin değil Jongin... Omega hakları başka türlü de savunulabilir." Yemeğini bitirmiş, fanzini önüne çekiyor.

"Kim oldukları belli olmayan ananonim kişileri nasıl dava edebilirim Baek?"

"Bilmiyorum, bir yolu olmalı. Bulunur yani... Bunlar fazla olmaya başladılar."

"Profesör Jin ile konuşsan. Belki hocalar buna bir el atarlar." Chanyeol bir öneriyle geliyor.

"Olmaz," Şimdi söyleyeceğim kısmı fısıldıyorum, "Profesör Jin'e odanızda Kyungsoo'yla işi pişirdim mi diyeceğim?"

anadoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin