Sımsıkı sardığım beden kollarım arasında hareket edince uykudan uyanıyorum. Kyungsoo, şimdi sırt üstü bir pozisyonda uykuda. Ayılmaya, daha doğrusu yaşadığım bu olayın gerçekliğine ikna olmaya çalışırken Kyungsoo'nun düzenli nefes alış verişleriyle birlikte kalkıp inen göğsünü izliyorum. Do Kyungsoo kollarım arasında uyuyor ve dahası dün gece seviştik... İnanılmaz hissediyorum. Aniden kalkıp koşabilir ve evin içinde taklalar atabilirim. Ama orada Kyungsoo kollarım arasındayken yatmayı tercih etmek en mantıklısı gibi geliyor. Ne kadar süre daha onu izleyeceğim bilmiyorum ama Kyungsoo'nun uyanması pek bir vakit almayacak gibi.
Haklı da çıkıyorum. Sağına dönüyor ve yüzünü boynuma gömüyor. Hâl böyle olunca onu daha da sıkı sarıyorum. Dünden beri hâlâ teninde izlerini taşıyan ferah feromon kokusunu içime çekiyorum. Sonra uyanıyor. Gözlerini bir iki kez kırpıştırıyor, algılamaya çalışıyor ve her şeyin farkındalığını yaşadığında aniden doğruluyor. Dağılmış ve biraz da dibi gelmiş kızıl saç telleri havada asılı kalıyorlar.
"Günaydın." diyorum. Gülümsüyorum ama arkasına dönüp bana bakmıyor.
"Günaydın." diyor sabah mahmurluğu taşıyan sesiyle.
"Nasıl hissediyorsun, ağrın var mı?"
Biraz bekliyor ardından başını iki yana sallıyor. Belki de yalan söylüyor.
Ben de doğruluyorum ve çıplak omzuna bir öpücük bırakıyorum. Ardından kendimi tutamıyorum ve bir de yanağına, ordan da dudaklarını öpmek istiyorum. Tutup başını benden yana çeviriyorum ve dolgun, biçimli dudaklarından öpüyorum. Karşılık vermiyor.
"Sorun ne, iyi misin?"
"İyiyim."
Bu kadar. Başka bir şey demiyor. Neden sonra ayaklanıyor, tökezliyor ve komodine tutunuyor.
"Dikkat et... nereye?"
"Gideyim ben."
"Kahvaltı edelim."
"Yok ya, gideyim ben."
Yerden iç çamaşırını alan omegaya bakarken iç çekmekten kendimi alıkoyamıyorum.
"Duş alalım."
"Evde alırım."
"Böyle planlamamıştım."
"Neyi?"
"Birlikte duş alacaktık sonra da ben sana kahvaltı hazırlayacaktım ama sen kaçıyorsun."
"Kaçmıyorum."
"Niye yüzüme bakmıyorsun o zaman?"
"Bakıyorum..."
Hâlâ bakmıyor. Uzanıp pantolonunu giymeye çalışan elini yakalıyorum ve onu tekrar yatağa çekiyorum. Dengesini kaybedip yatağa düşüyor. Üzerine çıkıp ellerini başının üstünde birleştiriyorum.
"Bu hareketlerin hoşuma gitmedi."
Bu kez bana bakmak zorunda kalıyor.
"Kyungsoo böyle yapma, kendine ve bana kötü davranıyorsun. Suçlanacak veya kendine sinirlenecek bir şey yapmadın. Gayet iyiyiz. İkimiz de sevişmek istedik ve seviştik. Bana bunu yapma."
Uzanıp yanağına bir öpücük daha bırakıyorum. "Hadi duşa girelim."
Kalkıyorum ve Kyungsoo'yu da beraberimde kaldırıyorum. Omegayı giydiği pantolonundan kurtarıyorum ve banyoya sürüklüyorum. Kyungsoo hâlâ ne yapması gerektiği konusunda kararsız. Bu yüzünden okunuyor. Şu an bana itaat ediyor ama tüm duygularına karşı çıkıp çekip gitmek isterdi. O böyle birisi, bunu biliyorum. Şu zamana kadar hep hazdan yoksun kaldığı ve isteklerinden kendini mahrum bıraktığı için gitmek ona en iyi seçenek gibi gözüküyor. O böyle birisi, Kim Jongin ile sevişmek ve değerli anlar paylaşmak ona "neden"i sorgulatıyor.