XXXVII

115 10 0
                                    

Yine aynı masadayız. Bu kez hepsi bana bakıyor ama masaya büyük bir sessizlik hakim. Başım ellerim arasında öylece bir şey duymayı bekliyorum. Ne olursa, bir şeyler. Ama çok sevgili dostlarım her şeye rağmen sessizler. Bunu tercih mi ediyorlar yoksa gerçekten söyleyecek hiçbir şeyleri yok mu merak ediyorum.

"En azından duyguların konusunda dürüst olabilmişsin Jongin." diyor Chen. Konuşan ilk kişi olduğu için ona minnettar oluyorum.

"Hem kendine hem de Kyungsoo'ya."

"Öyle mi dersin?"

"Evet. Bence bu iyi bir şey."

"Ama Kyungsoo da haklı." diyor Baekhyun araya girerek. "Onla bunla takılırken Kyungsoo'dan hoşlanamazsın. Kyungsoo inanmak istememekte haklı. Joon ile aranda ne varsa bitir, ondan sonra tekrar karşısına çık."

Sehun başını iki yana sallıyor. "Nasıl çıksın Baek, herif beni unut bilmem ne demiş." Deminden beri Junmyeon ile mesajlaşmaya ara verip nihayet bunca zamandır bizi dinlediğine dair bir işaret veriyor. Konuştuğu için ona da minnettar oluyorum aslında.

"Gerçekten seven biri böyle şeyleri ciddiye almaz. Almamalı yani bence." diyor Chanyeol. Oldukça ciddi. Her zamanki goygoycu haline rağmen bu konuyu açtığımdan, Kyungsoo ile yaşadığımız her şeyi anlatıp yardım istediğimden beri, tamamen 'arkadaşım' Chanyeol rolüne bürünmüş durumda. Nasıl bilmiyorum ama Chanyeol ne zaman gerçekten bir şeye ihtiyacım olsa anlar ve elinden geleni yapmaya çalışır.

"Vazgeçmeyeceğim zaten. İtiraf ettikten sonra daha da emin oldum, Kyungsoo'yu seviyorum. Liseden beri ilk kez birine karşı boş değilim. Gerçek anlamda boş değilim. Ama o kişi benden nefret ediyor sanırım."

"Kyungsoo'dan neden hoşlanıyorsun ki? Değişik, paspal, öfkeden kudurmuş omeganın teki." diye soruyor Sehun. Duyduğum en saçma soru, birini sevmek için ne zamandan beri nedene ihtiyacımız var ki? Sevgi o kadar canlı ve gerçek bir duygu ki nedenlerle açıklanamaz.

"Saçma saçma sorular sorma Sehun." diyor Chanyeol. "Sen Junmyeon'dan neden hoşlanıyorsan Jongin de o nedenlerden ötürü hoşlanıyordur."

Aklınla bin yaşa Chanyeol. Sehun'a hiç laf anlatacak durumda değildim. Mutsuzdum, reddedilmiştim ve sevdiğim kişi yaşadığımız tüm özel anları unutmamı istiyordu.

"Saçma bir soru değil. Sadece Jongin gibi bir herifin kendisini paralamasına değecek kadar önemli biri değil. Olmamalı yani, onu anlatmaya çalışıyorum."

Chanyeol ağız eğerek Sehun'un taklidini yapıyor. Sehun ise oflanıyor ve göz deviriyor. Telefonuna geri dönüyor.

"Bana karşı birazcık iyi davransa ne olurdu sanki? Başından beri itilip kakılıyorum. Seks bile yaptık sayılır, düzeltiyorum, özel bir an paylaştık ama yine de tokat yedim. Öyle yapsam bir dert böyle yapsam bir dert..."

"Şaka maka profesör Jin'in odasında seks... Denenmesi gereken bir fantezi."

Baekhyun yanındaki Sehun'a elinin tersiyle geçiriyor bir tane. "İki dakika ciddi olsan şaşıracağım. Cidden şaşıracağım."

Sehun oflanıyor. "Ne dedim şimdi ya, ortamı yumuşatmaya çalışıyorum."

Başımı masaya gömüyorum. Sehun masanın üzerinden uzanıp omzumu dürtüyor. "Şşşt, Jongin harap etme lan oğlum kendini. Bulunur bir yolu. Jongin..."

Başımı kaldırıyorum ve ellerimle yüzümü ovuşturuyorum. Kol saatime bakıyorum. Beş otuz beş. Yavaşça, sanki yürümeyi yeni öğrenen temkinli bir bebek gibi ayaklanıyorum ve çantamı omzuma atıyorum. "Ben gidiyorum." diyorum.

anadoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin