Elindeki kalemi hırsla ders notlarının üzerine fırlatıp acıyan gözlerini ovuşturdu genç adam. Neden olmayan suçunun cezasını çekmek zorundaydı ki, alışmıştı sevgilisinin yanındaki varlığına. Şimdi Funda ile birlikte olsalar onu kucağına çekip dudaklarını esir alsa ah ahh...
Sevgilisini sadece öpmek istemiyordu. Aynı odadaki havayı solumaya, yakınında olmasına bile razıydı ama halası izin vermemişti. Bazen şeytan dürtüyordu, Funda'nın halasının kapısını çalmak ve kendini tanıtmak çok cazip geliyordu. Gerekirse kadının bütün ahiret sorularını cevaplardı ne vardı bunda bu kadar büyütülecek, anlamıyordu. Gerçi bu akşam her halukârda ayrı olacaklardı çünkü sevgilisi aile dostları tarafından akşam yemeğine davet edilmişti. Davet edilmekten ziyade mecbur bırakılmıştı.
Funda'nın yanağına bıraktığı ıslak öpücük aklına gelince gözleri sevgiyle kısıldı ve bir gülücük kondu dudaklarına. Aslında sevgilisinin onu ıslak dudaklarıyla öpmesinden rahatsız olmuyordu sadece gülüşüne ve gamzelerine tapıyordu. 'Yeter ki Funda'm gülsün' diye düşündü, 'Yeter ki o güzel gamzelerini görebileyim'
Çok seviyordu be! Allah affetsin belki de şu dünyada en çok onu seviyordu. Bugün vedalaşırken "Olsun, ben seni her halinle severim." demişti ya canına yandığı, kalbini avucunun içine alıp sıkmıştı sanki.
Bazen boyundan büyük laflar ettiğinin farkındaydı üstelik boyu da kısa değildi. Sahi ne demişti annesine "Senin dışında hiç kimse benim için vazgeçilmez değil." Sonra güzelce yutmak zorunda kalmıştı sözlerini. Üzerine bir bardak soğuk su bile içememişti. Boğazına oturmuştu o yüzden. Artık bir vazgeçilmezi daha vardı hayatında, hatta annesinden daha vazgeçilmezdi onun için. Bu yüzden "Allah affetsin" diyordu ya. Onu doğurandan, büyütenden, en çok sevenden bile kıymetliydi Funda'sı.
Telefonu gelen bildirim yüzünden titreyince iki büklüm olduğu çalışma koltuğundan kalkıp vücudunu esnettikten sonra yatağına doğru ilerledi. Bildirimi gönderen kişinin adını ekranda görünce heyecanla tuş kilidini açtı. Hayır, ona mesaj yollayan kişi sevgilisi değildi. Ama bu deli gibi heyecanlanmasına engel olmadı. Gönderilen fotoğrafı görünce kocaman gülümsedi. Tabii ki Mardinli sevgilisi Telkari yüzüğü seçecekti. Tahmin etmişti ama emin olması gerekiyordu.
Gülce sayesinde sevgilisine istediği yüzüğü seçtirmişti de nasıl evlenme teklifi edecekti. Daha doğrusu evlenme teklif etmeli miydi? Ne diyecekti ki, 'Sevgilim ben okulumu bitirince ailemle birlikte gelip seni isteyeceğim ama o zamana kadar kendi aramızda yüzük taksak olur mu?'
Sabredemiyordu ikisinin de parmağında birbirlerine ait olduklarının ispatı alyansları görmek istiyordu. Nefret ediyordu sevgilisine bakan gözlerde gördüğü hayranlıktan, güldüğü zamanlar ise en kötüsüydü. Hem Funda'nın yüzünü güldürmek istiyordu hem de güldüğü zamanlar dikkat çekmesinden nefret ediyordu. Bu ne yaman çelişkiydi arkadaş!
Düşünceleri telefonunun titremesiyle dağıldı ve arayan kişiyi görünce mutluluğu yerini memnuniyetsizliğe bıraktı.
"Efendim anne." diyerek açtı telefonu. Annesinin onu yine darlayacağını biliyordu şu birkaç aydır aralarındaki diyalog hep aynıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÂHÛ NİGÂH -ARA VERİLDİ-(MTS-4)
Genç Kız EdebiyatıBaran ve Bahar'ın güzeller güzeli kızı Funda'yı aşk gittiği üniversitede buldu. İlk aşkın heyecanı ile yüreği kanatlanıp uçtu ve Atlas'ın yüreğinin yanına kondu. Öğrendiği acı gerçekler ile umutları bir kelebeğin kanatlarında asılı kald...