➳ Karalanmış Sayfalar | ALINTI

2.3K 49 6
                                    

Dönüp hiçbir şey söylemeden araca binip uzaklaşan Korel ve Irmak'a baktı ve "Ben de iyiyim, sorduğunuz için sağ olun! Her ne kadar üstümden kurşunlar geçip gittiyse de, iyiyim yani." diye söylendi adam sitemkâr bir biçimde.

Korel ve Irmak ise arabaya bindikleri andan itibaren hiç konuşmadılar. Genç kız başını cama dayamış sessizce düşünürken kafasında patlayan silahların uğultusunu hafızasından silmeye çalışıyordu. Şehrin göbeğinde, gündüz vakti başına gelenleri herhangi bir arkadaşına anlatsa "Delirdin herhâlde!" tarzı bir tepki alırdı hiç kuşkusuz. Ama o tüm bunları yaşamıştı. Kafasının üstünden gelip geçen kurşunlar gerçekti. O birkaç saniye korkunçtu. Kâbus gibiydi. Hafızasından en çok silmek istediği görüntüydü. Yola çıkmadan önce cevap alamadığı soruyu yineledi. "Nereye gidiyoruz?"

"Gidince görürsün."

Göz ucuyla şoför koltuğundaki adamın sert ifadesini seyretti. Az önce olanlardan hiç etkilenmişe benzemiyordu. Tabi ya, kim bilir böyle bir çatışmayı kaç defa yaşamıştı. Hatta belki daha kötüsünü. On dakika öncesinde mermilerle dans eden adam şimdi umursamaz ve rahat tavrıyla bir bilinmezliğe götürüyordu onu. İçinden ona ardı arkası kesilmeyecek sorular sormak geliyordu. "Neden girdin bu hayata? Nasıl eli kanlı bir katile, bir mafyaya dönüştün? Bütün bunlar nasıl oldu?" gibi milyonlarca soru beliriyordu kafasında. Ama hiçbirini soramazdı. Sormazdı. Onu yanında istemediğini açık ve net bir biçimde belirtmişken hem de. Gerçi tüm bu kargaşanın içinde yaşadıkları o büyük tartışma unutulmuştu ama... Bir belirsizlik daha, diye geçirdi içinden. Hayatında ardı arkası kesilmeyen belirsizliklerle savaşıyordu. Ne zaman eski evine, yuvasına dönebilecekti? Tehlike ne zaman geçecekti? İyice sıkılmıştı bu işten. Camı açtı biraz hava alabilmek için. Midesi bulanıyordu. Üstü başı kan içindeydi. "Üstümü değiştirmem lazım."

"Evden aldırırım birkaç şey." Adamlarından birini arayıp Irmak için küçük bir çanta hazırlatılması için yardımcıya direktif vermesini söyledi. Yoldan bir an olsun gözünü ayırmadan "Sen iyi misin?" diye sordu. Merak içindeydi ama belli etmemek için elinden geleni yapıyordu.

"Harikayım!" Öfkeli bir ses tonuyla "Üstünde silahlar patlayan biri ne kadar iyi olabilirse." diye mırıldandı. Dalga geçiyordu herhâlde! Bunca yaşanan olaydan sonra iyi olmasını beklemiyordu, değil mi? Korel aracı etrafı yeşilliklerle dolu bir evin önünde durdurunca merakı ikiye katlandı. Araçtan indiler. "Kimin burası?"

"Ne yapacaksın kimin olduğunu?"

"Sorduğum her soruya yuvarlak cevaplar verme."

"Ne zamandan beri senden emir alıyorum?"

Herhangi bir cevap veremedi o an. Eski hazırcevaplığı yoktu, beyni durmuştu sanki. O an ona ağzının payını verememek delirtti Irmak'ı. Yerde hırsla tepinirken "Senden nefret ediyorum!" diye bağırdı.

"Bin mukabele canım."

"Beni delirtiyorsun."

Korel'se umursamazca "Evet, vahşi cazibem kızlarda öyle bir etki bırakıyor." diyerek alaya aldı kızı. Her şeyi ciddiye alacak olsaydı, ohooo... Kafasında saç kalmazdı.

...

Karalanmış Sayfalar ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin