➳ Karalanmış Sayfalar | 1

11K 373 32
                                    

-1-

Yatağında dizlerini karnına çekmiş uzanırken kara kara düşünüyordu. Geçmişi karanlık, geleceği meçhuldü. Bugünü... Bugünü yoktu. Çünkü bugün ilk aşkı, her şeyi, babası gitmişti. O ise canından çok sevdiği babasının ellerinden kayıp gidişini çaresizce seyretmek zorunda kalmıştı. Bu acınasıydı. Daha önce kendini hiç bu kadar zayıf, çaresiz ve işe yaramaz hissetmemişti. Güçsüzdü. Ufacık bir yel ile yıkılabilecek kadar güçsüz ve çaresiz. Yenilmişti. Babasının ölümü onda derin yaralar açmıştı. Kendine olan güvenini kaybetmişti. Artık moda tasarımı ya da herhangi bir bölüm okumak istemedi. Üniversite bitirmenin ya da okul okumanın onun için bir anlamı yoktu, bu yüzden bırakmak istedi.

Ve bıraktı.

Aradan günler geçerken ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Nasıl davranmalı, hayatına nasıl devam etmeliydi? Hiçbir fikri yoktu. O artık bir hiçten ibaretti. Her şeyini kaybetmiş bir yokluk birimiydi. Sonbahar rüzgârının ılık dokunuşları saçlarını savururken deli gibi ağlamak geliyordu içinden. Kimin ne düşüneceğini umursamadan kendini yerlere atıp güçsüzce ağlamak. Yok olmak. Babasının yanına gitmek... Ama bu mümkün değildi, biliyordu. Ok yaydan çıkmış, savaş başlamıştı. Sağ elini boynundaki dövmenin üzerinde gezdirdi anlamlı bir biçimde. Bu, Irmak'ın hayatla olan savaşıydı. Onu yıldırmaya çalışan, yenildiğini kabul etmesi için elinden geleni yapan hayatla kavgasıydı. Onun için asıl kaybetmek, bu dünyayı zamansızca terk etmekti. Savaştan kaçmak demekti. Ne diyordu boynundaki dövme? Alea iacta est... Ok yaydan çıkmıştı, gelmişlerdi bir kere dünyaya. Onca sperm yarışında birinci gelmişken, böylesine biyolojik bir savaştan sonra buradaydı işte. O bu dünyanın en büyük mucizesiydi. Üstelik doktorların hiç olmaz, mümkün değil demelerine rağmen buradaydı işte. Onları yalancı çıkarmıştı. Bu dünyaya gözlerini aralarken böylesi büyük bir acıyı yaşayacağını bilmiyordu elbette. Ancak hayata meydan okuyarak gelen biri olarak ilk engelde yıkılmak mizacına tersti. Zarlar atılmış, ok yaydan çıkmış, savaş başlamıştı. Bu savaşı kazanıp babasının kızı olduğunu kanıtlayacaktı.

Eve döndüğünde kapının önünden hareket eden lüks arabaya takıldı gözü. Böyle bir arabanın ne işi vardı ki onların evinde? Yanından geçip giden arabaya dikkat çekmeden son kez baktı. İçinde yaşlı bir kadın vardı. Daha önce hiç görmediği bir kadın... Başka dünyaya ait biri gibiydi. Bir yabancı.

Adımları eve doğru yaklaşırken telefonu çaldı. Bugün ne kadar arama reddettiğini hatırlamıyordu. Arayanın yine Arda olduğuna yemin edebilirdi. Telefonun ekranına baktığında yanılmadığını gördü. Onunla konuşmaya gücü yoktu. Zaten konuşacak bir şey de kalmamıştı. Ondan ayrılmıştı. Okulu bıraktığı gibi onu da bırakmıştı. Hayalindeki meslek için mücadele etmeyi bırakmışken ve geleceği meçhulken Arda'yı daha ne kadar oyalayabilirdi ki? Yapamazdı bunu. Sonu nereye gideceğini bilmezken başkalarının da hayatıyla oynayamazdı.

Kapıdan içeri girdiğinde annesi salonda oturuyordu. Düşünceli ve kararlıydı. Bir karar vermiş, bunu kızına nasıl anlatacağını düşünür gibi bir hâli vardı. Doğal olarak annesini çok iyi tanıyordu. Ne zaman sinirli, ne zaman düşünceli, mutlu olduğunda nasıl tepki verir, ne düşünür, ne hisseder... Her şeyi anlayabiliyordu. Annesi de onu aynı şekilde çözmüştü. Bir insan kızının ne düşündüğünü, ne hissettiğini bilmeden anne olduğunu iddia edebilir miydi? Irmak girizgâh kısmını geçerek "Neyin var anne?" diye sordu aniden. Neler olduğunu çözmeye çalışıyordu. Çünkü bir şeyler olmuştu. "Kapıda duran araç kimindi?"

Eliyle yanındaki koltuğu gösterdi kadın. "Otur kızım." İçinde bulunduğu durumu kızına nasıl anlatacağını bilemeyen Meltem Hanım, bir yerden başlaması gerektiğini düşünüyordu. Onu sonsuza dek oyalayamazdı. Hızlı vermesi gereken bir karardı ve vermişti. Şimdi sadece bunu Irmak'a anlatmak kalmıştı. Ancak onun nasıl bir tepki vereceğini gerçekten bilmiyordu. Yaşayıp görecekti. Gözlerini yanındaki koltuğa oturan kızın soru dolu bakışlarından ayırdı. "O arabadaki kadın, babaannendi."

Karalanmış Sayfalar ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin