➳ Karalanmış Sayfalar | 34

2.1K 137 3
                                    

-34-

Nereden anlamıştı? Ya da nasıl öğrenmişti? O kadar belli oluyor mu, diye geçirdi içinden. Ama ya Ege blöf yapıyorsa? Gergin bir yüz ifadesiyle "Ne diyorsun sen, anlamıyorum? Şaka mı bu?" diye söylendi azarlar gibi bir ses tonuyla. Aslında orada zinciri boşalacaktı, her şeyi çatır çatır anlatacaktı ama aileyi toplayıp açıklamadığı için bu davranışı son derece sakıncalı olabilirdi. Hem de Korel'in bundan haberi yokken.

Genç delikanlı ise kendinden oldukça emin görünüyordu. "Saklamana ya da inkâr etmene gerek yok. Sizi gördüm. Koridorda ilişkinizi gizleme konusunda fısır fısır konuşuyordunuz. Sarıldınız."

"Ege, bak..."

"Sorun değil. Bak, sakın yanlış anlama. Ben buraya ne itiraf ettirmeye, ne gözdağı vermeye ne de tehdit etmeye geldim. Yalnızca bu ilişkiyi evden biriyle konuşmak, bu konuda dertleşmek istersin diye bildiğimi söylemek istedim. Yoksa benden laf çıkmaz. Bu sır siz açıklayana kadar aramızda kalacak."

Rahat bir nefes aldıktan sonra "Teşekkür ederim." dedi minnet dolu bir biçimde. Ege'nin o tarz biri olmadığını biliyordu zaten. Yalnızca onun ağzından duyup emin olmak, rahatlamak istemişti. "Peki, şimdi ne olacak?"

"Valla onu siz bileceksiniz. Sırrı saklaması benden, karar vermesi sizden. Ben karışmam."

Güldü genç kız. Ciddi bir yüz ifadesine büründüğünde ise gerçekten yardıma ihtiyacı var gibi görünüyordu. "Peki, sence ben ne yapmalıyım şimdi? Korel her şeyi söylemek istiyor. Ben de ilk başta annem için sustum ama artık gizlemenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. E malûm, annem iyi artık. Ama öte yandan evde bomba etkisi yaratacak bu haber, tatbik ettik. Bunun ihtimali bile ortalığı ayağa kaldırdı. Hem inkâr ettik, şimdi itiraf edersek ne olur... Cidden bilemiyorum. Gerçi ailenin ne diyeceği pek umurumda değil, fakat onların anneme karşı tepkileri beni korkutuyor. Annemin benim yüzümden kırılmasını, üzülmesini istemiyorum."

"Bak Irmak, anneni tanıdığım kadarıyla senden ya da senin kararlarından utanç duyacak birine benzemiyor. Aksine, senin mutlu olman onu da mutlu edecektir. İnsanların ne dediğiyle değil de, senin ne hissettiğinle ilgilenecektir o." Rahat bir nefes alan kıza göz ucuyla baktı ve her zamanki zıpçıktı ifadesiyle "Korel'le yakışıyorsunuz. Gerçi biraz daha büyük olsaydım seni asla ona kaptırmazdım ama ne yaparsın..." dedi.

İçi rahatlayan kız ise keyifle kıkırdadıktan sonra bunun fikrine bile dayanamadığını fark etti. "Nesrin hala gibi bir kaynana isteyeceğimi hiç sanmıyorum, kusura bakma." Ege'yle gülüşürken onun dostluğunun değerini bir kez daha anladı Irmak. Birine sırrını emanet edecek kadar güvenebilmek, herkesin birbirini bıçakladığı bu devirde lükstü biraz. Ege'nin gidişiyle yatağa uzandı ve derin düşüncelere daldı. Bu çocuk ondan yaşça büyüktü ama daha olgun olduğu belliydi. Hem ne demişler, akıl akıldan üstündür. Genç delikanlı ona yeni bir düşünce yapısı kazandırmıştı. Annesini çok iyi tanıyordu aslında. Utanılacak bir suç işlemediğine göre aklındaki yersiz düşüncelerin de bir manası yoktu artık. Yine de o an annesinin yüzünü görmek, onunla konuşmak, onun kokusunu duymak istedi. Bu belki biraz olsun rahatlatacaktı onu.

Merdivenlerden yukarı çıkıp onun odasının önüne gelince kapıyı çaldı. Saat biraz geç olmuştu ama annesinin henüz uyumadığı konusunda yanılmamıştı. Kadının sesini duyunca usulca içeri süzüldü.

Meltem Hanım yatağında uzanmış kitap okuyordu. Kızını görünce pek mutlu oldu. "Irmak, güzel kızım..."

"Anne, müsait misin?"

"O nasıl söz? Gel..." Yatağın kenarına oturup omzuna yaslanan kızını kanatları altına aldı eskisi gibi. Bir süreliğine aralarındaki ilişki çatırdamıştı, birbirilerinden ayrı düşmüşlerdi. Bu süre zarfında Meltem Hanım çok üzülmüştü. Irmak'la birbirilerine kalben hiç bu kadar uzak olmamışlardı. "Neyin var senin?"

Karalanmış Sayfalar ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin