➳ Karalanmış Sayfalar | 32

2.1K 136 3
                                    

-32-

Irmak'ın korkmuş ve yalvaran gözleri onun tüm kararlılığını yerle bir edecek kadar masum ve içtendi. Onun gerçekten söyleyeceği herhangi bir şeyle kan kaybeden bir yara alacağını hissedebiliyordu. Sırf bencillik üzerine kurulu bir ilişki istemiyordu. Yalnızca kendisi istediği için bu ilişkinin açığa çıkması da bencillikten başka bir şey olamazdı. Bu yüzden bir süreliğine daha bu düzenbazlığa ortak olma kararı aldı o an. Sonrasında pişman olacağını bile bile yaptı bunu. Sırf o an için Irmak'ı mutlu etmek adına yaptı. Yoksa kendisi kısa süreli de olsa yalan üzerine kurulu bir hayat yaşayamayacağını çok iyi biliyordu. Ama şunu da çok iyi biliyordu ki, aşk bazen büyük fedakârlıklar ister. "Düşündüğün gibi değil, dememe gerek var mı?"

"Orada ne işiniz vardı? O saatte, birlikte..."

"Bak, saat geç olmuştu ve Irmak arkadaşının düzenlediği yemek davetinden dönerken taksi bulamamıştı. Ve sen de onu bana emanet ettiğin için beni aradı, gereken yapıldı. Bu senin için yeterli bir açıklama mı?"

Sert bakan çehresi bu tatmin edici açıklamanın süslediği gerçekçi tavırla biraz olsun yumuşadı. "Keşke bana da haber verseydin Korel. Böyle kötü bir sürprizle karşılaşmamış olurduk."

"Aslında söyleyecektim. Aradım, açmadın. Hani şu Kadir'le görüşme yaptığın gün. Yardımcıdan öğrendim, eve çok geç gelmişsin. Ben geldiğimde yoktun, ben eve geçtiğimde gelmişsin. Görüşemedik."

"Anladım. Ben zaten sana nasıl güvenemediğimi anlamıyorum. Bir anlık gaflete düştüm sanki. Nesrin'in de gazına geldim biraz."

Nesrin Hanım, diye geçirdi içinden Korel. Ezgi'nin rahatça kullanabileceği korunaklı bir yoldu. Annesi. Bundan daha güvenli ve basit bir strateji olabilir miydi?

Irmak ona göre biraz daha farklı bir ruh hâli içerisindeydi. Kalbindeki korkular kuş olmuş, kanatlanıp uçmuştu. O an için her şeyin yoluna girmesi genç kızı öylesine rahatlamıştı ki... Kapıdan çıkarken Korel'e iki çift laf edip teşekkür etmek istedi ama dikkat etmemek için herhangi bir şey söylemedi, yalnızca teşekkür dolu bir bakış atmakla yetindi.

Odasına girdiğindeyse rahat bir nefes alarak yatağına uzandı. Öte yandan Korel'in bu ilişkiyi saklamamaları gerektiği hakkında söyledikleri geldi. Haklıydı. Bir sır ne kadar gizli kalabilirdi ki? Bu yalanı daha ne kadar saklayabilirlerdi? Her geçen gün daha da tehlikeli bir hâl aldığının farkındaydı. Ama şuan doğru bir zaman değildi. Düşündüğü tek şey buydu. Doğru zaman. Peki, ne zamandı bu doğru zaman? Bir bilebilseydi.

Telefonuna gelen mesajla Korel'in bu durumdan ne kadar rahatsız olduğunu anladı. "İstediğin oldu." yazmıştı yalnızca. Her ne kadar ona hak vermekten kendini alamasa da annesini düşünmek zorundaydı. Bencilce isteklerinin peşinden gitmek ona zarar verecekti, biliyordu. Bir de şu meşhur doğru zaman gelmediği için... Neyse, bu konuyu kapatalım, dedi kendi kendine. Doğru zamanın hiç gelmeyeceğini hissetmişti o an.

Kapı tıklatıldığında gelenin Korel olduğunu sandı bir an için. Onun gelmesi fazlasıyla dikkat çekeceğinden, buraya kadar gelmemiş olmasını diledi. "Girin."

İçeri her zamanki huzurlu ve sakin yüz ifadesiyle Perihan hala girince biraz olsun rahatlamıştı. "Misafir ağırlayabilecek durumda mısın?"

"Ah, tabi hala buyur gel."

Yatağın kenarına gelişigüzel oturduktan sonra kısaca "Olanları duydum." diye girdi konuya. "Nasılsın? Nasıl hissediyorsun?"

"Çok yorgun. Karar veremeyecek kadar bulanık her şey gözümde."

Karalanmış Sayfalar ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin