➳ Karalanmış Sayfalar | 28

3K 169 7
                                    

-28-

Başı adamın tam kalbinin üstündeki kalp ritmi dövmesinin üzerindeydi. Onun sağ bileğindeki enso çemberi dövmesini ilk defa görmüştü. "Bileğindeki dövmeyi yeni mi yaptırdın?"

"Hayır, 18 yaşımdan beri var. Ama sen benim ellerimi hiç tutmadığın için..." Elini kadının eline kenetlediği an "...fark etmemiş olabilirsin." diye tamamladı sözlerini Korel.

Belki hiç ellerini tutmadığı için, belki de genç adam çoğunlukla gömlek ve takım elbiseyle gezdiği için bu dövmeyi ilk defa görüyordu. Huzurla gözlerini kaparken Korel'in ellerini saçlarında hissediyordu. O da aynı huzur ve dinginlik duygusuyla okşuyordu pembe saçlarını. O an saatin kaç olduğu düştü aklına. Kaçtı acaba? Herkes gelirse, onları böyle görürse... İçinde hep bu korku vardı. Hiçbir şeyden korkmayan Irmak bundan korkuyordu. Nedenini bilmiyordu ama deli gibi korkuyordu. Belki de yalnızca annesini üzüp diğer insanlara karşı mahcup etmek istemiyordu, hepsi bu. O kadar yorgundu ki, ayaklanmak şöyle dursun gözlerini açacak hali bile yoktu. "Saat kaç? Gitmem gerekiyor. Bizi böyle görmemeliler..."

Kadının saçlarını okşarken "Uyu." diye mırıldandı sadece. İç çekerek rahat ve sakin bir ses tonuyla ekledi. "Kimse benim odama kapıyı çalmadan giremez."

Başı adamın kalbindeyken gülümsedi. Adamın kalbi gümbür gümbür atıyordu. Yerinden çıkacak gibi. "Kalbin çok hızlı atıyor."

"Senin yüzünden."

Sorgusuz sualsiz bir cümle söylemek geçti kalbinden. "Seni seviyorum."

Duyduğu sözde huzuru buldu adam. Kolları daha sahiplenici bir biçimde sarıldı üzerinde uyuyan peri kızının çıplak vücuduna. Uzanıp kızın saçlarını öptü. "Ben de seni seviyorum." Sonra ne olacaktı? Yani sırada ne vardı? Planları neydi? Nasıl davranmaları gerekiyordu? Hiçbirini bilmiyordu. Irmak'a sorup onu germek de istemiyordu. Yalnızca merak ediyordu. Nasıl davranmalı, ne yapmalıydı? Aklındaki soru işaretlerini bir kenara itip anı yaşamaya çalıştı. Bu huzur dolu sessizliği kirletmek istemedi. O şuan hayal bile edemeyeceği bir mutluluğun eşiğindeydi.

Irmak da o an aynı şeyleri düşünüyordu aslında. Şimdi ne olacaktı? Ne yapacaklardı? Bildiği tek bir şey vardı, bu ilişkiyi kimsenin öğrenmemesi gerektiğiydi. Çünkü henüz her şey çok yeniydi ve bazı şeylerin netleşmeye ihtiyacı vardı. Ayrıca ailesi bu ilişkiyi duyarsa pek olumlu karşılamayacaklardı, bunu da iyi biliyordu. O yüzden bu konuyu aralarında konuşup netleştirmeleri gerekiyordu. Yorgun dudakları uykulu bir ses tonuyla sevdiği adamın adını mırıldandı. "Korel..."

"Hımmm...?"

"Bir şey söyleyeceğim, ama kızma."

"Sana kızamayacağımı çok iyi biliyorsun."

Gülümsedi kadın. Bir süre sessizliğini korudu. Ya kızarsa? Ya keyfi kaçarsa? Bu anın büyüsü bozulsun istemiyordu. Sussa daha iyi olacaktı galiba.

Irmak'tan bir süre ses çıkmayınca uyudu sandı Korel. Ama hafifçe kıpırdandığını hissedince uyumadığını anladı. Belki de korktuğu için söyleyemiyordu. "Korkma, söyle hadi. Söz, kızmayacağım."

"Şey... Ailemiz bu ilişkiyi bir süreliğine bilmese olur mu?"

"Ama benim kimseden korkum yok."

"Biliyorum. Ama... Benim birtakım endişelerim var. Annemi üzmekten, mahcup etmekten çok korkuyorum. Üstelik ilişkimiz bile daha yeni başlamışken..."

"Sen nasıl istersen..."

Başını adamın göğsünden kaldırıp mahcup gözlerle Korel'e bakarken alt dudağını ısırdı. "Kızdın mı?" İfadesiz yüzünden hiçbir şey anlamıyordu ki? Kızmış mıydı, öfkelenmiş miydi? Hiçbir şey anlaşılmıyordu.

Karalanmış Sayfalar ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin