➳ Karalanmış Sayfalar | 3

5.9K 324 7
                                    

-3-

Sırtüstü uzandığı yatağından doğrulduğunda canı oldukça sıkkındı. 4 gündür bu evde deliriyordu. Hiçbir şekilde dışarı çıkamamasının tek sebebi, annesinin "Tehlikeli bir dönemdeyiz, hepimizin birlik olması gerekiyor. Hatta gerekmedikçe dışarı çıkmamalıyız. Lütfen bana yardımcı ol Irmak." demesiydi. Evet, tam olarak böyle ciddi bir konuşma tarzı vardı. Ve neden tehlikede olduklarını bir türlü söylemiyordu. Irmak'ın tahminine göre yine sevgili amcası bir haltlar karıştırmış, kendisi gibi karanlık adamları ailesinin peşine takmıştı. Sonuç olarak olay Irmak'ın başına patlamıştı. Herkes bütün gün evdeydi. Kimi bahçede fiskos yapıyor, kimi salonda devam ettiriyordu dedikodularını. Bazıları Irmak gibi evinden çıkmıyordu. Ama ne hikmetse amcası ve Korel her Allah'ın günü dışarıda fink atabiliyordu. Tamam, belki fink atmıyor ve işe gidiyorlardı ama ne yaptıkları genç kızın umurunda değildi. O böyle sıkıntılara gelemezdi. Sırf tehlike altında diye gününün tamamını evde geçirmeye alışık değildi. Çene hizasının biraz altındaki saçlarını tararken aynada kendine bakıyordu. Bu kadar korkak ve acınası olamazdı. Hayat dışarıda yaşanıyordu ve o korkak bir fare gibi eve kapanmıştı. Ne için? Başına bir şey gelmesin diye. Annesi mutlu olsun diye. Çok sevgili amcasının sözü çiğnenmesin diye. Bu durum oldukça canını sıkarken evdekilerle anlaşması beklenemezdi. Zaten uzlaşmacı bir tavrı da yoktu. Yalnızca sorulara yanıt veriyor, hiç kimseyle gereğinden fazla konuşmuyordu. Genelde odasında her zaman yaptığı gibi çizimler yapıyordu. Takı çizimleri, karakalem çalışmaları... Başka türlü zaman geçmiyordu ki bu evde. Delirecek gibi oluyordu. Buradan çıkmalıydı. Dayanamıyordu. Nefes alamıyordu bu odada. Kapısı çalınca gelenin annesi olduğuna neredeyse emindi. Bıkkın ve sıkılmış bir ses tonuyla "Girin." dedi yalnızca. Kapıya bakma gereksinimi bile duymadan yatağına oturup saçlarını taramaya devam etti.

"Merhaba."

Bu sıcak ve naif ses annesinin değildi. Merakla dönüp baktığında Perihan Hanımın olduğunu görünce zoraki bir tebessümle sadece "Merhaba." diyebildi. O kadar sıkılıyordu ki, şuan birilerine şirin görünme gibi bir gayesi olamazdı.

"Oturabilir miyim?"

"Tabi, buyurun." Biraz kenara kaydı ve kadına yer açtı. Aralıksız olarak telefonuna gelen mesajlar canını sıktığı için titreşime aldı.

Perihan Hanım 40'lı yaşlarında olmasına rağmen daha genç ve canlı görünüyordu. Irmak'dan biraz uzun olan kızıl saçları omuzlarına dökülüyor, yeşil gözleri enerjiyle parıldıyordu.

Güzelliğinin sırrı kesinlikle bekâr kalmak, diye geçirdi içinden. Çünkü Irmak'a göre evlilik yıpratıcı bir süreçti ve onun artık ciddi bir ilişkiyle yıpratacak kalbi yoktu. Aşka kapılarını kapatmıştı. Ve karşısında kendisi gibi biri duruyordu galiba. Yıllar önce büyük bir acı yaşayıp aşka kapılarını kapatmış bir karaktere benziyordu Perihan Hanım. Belki de tam tersi. Güzelliği yüzünden erkeklere çok acı çektirmiş olabilirdi.

"Seninle çok sohbet etme şansı bulamadık. Nasılsın? Alışabildin mi bu eve Irmakçığım?"

"Tokat gibi çarpan doğruyu mu duymak istersiniz yoksa kandıran tatlı yalanları mı?"

Şuh bir kahkaha attı kadın. Karşısında duran genç kızın dürüstlüğü ve cesareti etkilemişti onu. Belki onun yaşındayken daha cesur bir kız olabilseydi şimdi bu hallerde olmazdı. Ancak hayatın yazdığı kadere karşı çıkmayı doğru bulmamıştı, o yüzden böyle kalabalıklar arasında yalnızlık yaşıyordu. "Bu evdekilerin aksine gerçekleri tercih ederim."

"O zaman..." Aldığı nefesi birden bırakırken sıkıntıyla "Bok gibi günler geçiriyorum." cevabını verdi. Açık yürekliliğin zamanı mıydı? Emin değildi ancak içindeki duyguları daha fazla saklayabileceğini sanmıyordu Irmak. Çünkü bu ev, bu esaret barındıran yeni hayatı daha şimdiden canını fena halde sıkmaya başlamıştı ve kimse saracağını şaşırmış durumdaydı. "Ben böyle şeylere alışık değilim. Bütün gün evde oturmaya, bir şeylerden, birilerinden saklanmaya..."

Karalanmış Sayfalar ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin