9. Bölüm

32 5 24
                                    

Evden çıktığımız gün bir sorun olmadı diye hatırlıyorum. Zaten korumalarım kaldığını bir zaman sonra fark etmişlerdi. Lucasın her ne kadar hoşuna gitmesede patron ben olduğum için sessiz kalmak zorundaydı. Sen beni bir yere götürmek istiyordun ancak hazırlanmamı, ben hazırlanırken ise bir yere gidip geleceğini söylemiştin. Sorgulamadım. Neden sorgulamadım bilmiyorum. Nereye gideceğimizi bilmiyordum tek bildiğim yemek yiyeceğimizdi ve sen gizli işler çeviriyordun. Sanırım aşk beni bir aptala dönüştürmüştü, kör etmişti. Sadece seni görüyordum ve ne dersen sorgulamadan sana ayak uyduruyordum.

Sen arabaya binip gittin ben eve girip bir süre hazırlandım, nereye gideceğimizi bilmediğim için bi pantalon ve bi tişört giymiştim. Çok özen göstermemiştim. Evden çıktıktan sonra seni beklerken köpeğim Kero ile ilgilenmeye başlamıştım. Köpeğimi gerçekten çok seviyorum, canımdan bir parça gibi. Ben bazen ona minik bebeğim diye seslenmeyi seviyorum ancak bazıları bunu komik buluyor çünkü minik olmak için fazla büyük. Cinsinin doberman olduğunu biliyorsun, bazı işlerimde bana yardımcı olacak kadar formunda ve zeki bir arkadaş.

Ben Keroyla oynamaya devam ederken çok geçmeden sende beni almak için gelmiştin. Her zamanki gibi centilmen biriydin. Kapımı açıp binmemi bekledin. Açıkçası bunu tüm çalışanlarım yapıyor ama sen yapınca tuhaf hissettiriyor. Yalnış anlama sevgilim, kötü bir şey söylemedim. Bu iyi bir tuhaflık. Nasıl anlatılır ki? İçim böyle kıpır kıpır oluyor, kalbimin hızı artıyor, nefesim dengesizleşiyor... Hala inanamıyorum, bana ne yaptın böyle?

Arabaya bindikten sonra sürmeye başladın. İşte tam o zaman sormak aklıma gelmişti. "Nereye gidiyoruz? " gidince göreceğimi yada sürpriz olduğunu söyleyip duruyordun. Hadi ama yapma, bana kim sürpriz yapar ki? Benim tek sürprizim evimi aniden basan düşmanlarım. Beni bu şekilde nereye götürüyordun ki?

Herşeyi mahvettim sevgilim.. Şimdiden özür dilerim. Ama gitmem gerekiyordu..

Biz arabadayken telefonum çaldı. Arkadaşlarımdan biri arıyordu ve onu öldüreceklerini söyleyip duruyordu. Benim yüzümden ölmesine izin veremezdim. Benim peşimde olan bir kaç kişi yakınlarımı tehtid olarak kullanıyordu. Arabayı durdurmanı söyledim. Kızmıştın ama ben ısrarcıydım arabadan inmiştim ve eve gitmeni söylemiştim. Bunu kabul etmek istemediğin her halinden belliydi. Bana zarar gelmesini istemiyordun ama bende sana zarar gelmesine izin veremezdim.

En sonunda gitmeyi kabul etmiştin. Çok geçmeden bende ara sokaklardan birine girdim. Aslına bakarsan takip ediliyor gibi hissediyordum. Yinede arkadaşımın bana tarif ettiği eve gittim kapıyı bi kaç kere tıklattım beni içeri aldıklarında aniden karşıma geçen 1-2 adamı vurmuştum çok geçmeden arkamdan gelen birinin kafama dayadığı silahla şaşırmıştım. Saldıracaklarını biliyordum ama bu kadar hızlı olacağını düşünemiyordum. Arkadaşımı sandalyeye bağlamışlardı. Adamın elinden kurtulmak için çırpınıyordum ama beni çok sıkı kavramıştı. Bizi bir odaya alıp kapıyı kilitlemişlerdi. Odada onlardan 2-3 kişi vardı. Tam kestiremiyorum. Evin içinden sesler gelmeye başlamıştı, herkesin dikkati seslere kaymıştı. Kırılan kapıyla herkes neye uğradığını şaşırmıştı, ben ise seni gördüğüme şaşırmıştım..

Buna nasıl cesaret edebildin? Sen ne yaptığının farkında mısın? Ya sana bir şey olsaydı sevgilim? Ya sana bir şey olsaydı.. İşte ben o zaman ölürdüm. Sensizlik cehennem ateşinde huzur bulmaya çalışmak gibi.. Lütfen bir daha böyle bir şey yapma olur mu? Kendini tehlikeye atma çünkü sen benim kalbimsin. Kalbimin müziği ve nefesisin. Yaşama sebebimsin. Yaşamamı istiyorsan eğer, sana zarar gelecek bir şey yapma.

Sen odadaki bi kaç adamla uğraşırken ben beni bırakıp camdan kaçan adamın peşinden koşmuştum. Bu kadar kolay kaçamayacaktı. Ama ortadan aniden kaybolunca yavaşladım, arabasının oraya doğru yürürken arkamdan beni tekrar sarmasıyla sarsılsamda dengemi korumuştum. Adamın kolunu sıkıca kavrayıp dönmüştüm ve onu sırtı ağaca denk gelecek şekilde sertçe yaslamıştım. Çıkardığım bıçağı sertçe adamın karın boşluğuna saplamıştım. Bıçağı hafifçe içinde bastırarak döndürürken çektiği acıyla çıkardığı sesleri gülümseyerek dinlemiştim. Elime ve tişörtüme bulaşan kanları hissediyordum. Umursamamıştım. Sessizce konuşuyordum. Korkmuş ve bitkin görünüyordu, kendini oldukça sıkıyor ve acı çekiyordu. Bıçağı ani bi şekilde çıkarıp son sözlerini söylemiştim ardından yere yığılışını izlemiştim.

QuerenciaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin