Geldik en sevdiğim anlardan bir başkasına. Sence anlatmadığım neler kaldı? Arada kaynayanlar olduğuna eminim ancak ben tam net olanları anlatmaya çalıştım. Genel olarak biliyoruz zaten. Dudakların, sarılmaların, beni isimden almanların, birlikte uyumamız, uyanmamız.. Sürekli bunlardan bahsedip seni sıkmak istemedim bu yüzden farklı farklı anlılarımızdan bahsediyorum.
Bu seferde o geceden bahsedeceğim.. Birlikte dışarda gezmek için çıkmıştık ama nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Aha, işte hatırladın, değil mi? Nereye gideceğimizi bilmediğimiz için rüzgar bizi nereye götürürse oraya gitmeye karar vermiştik bi yolda uzun bir süre ilerlemiştik ve yolun sonunda ormanda bi kamp alanına gelmiştik. Cana yakın bir sürü insan vardı ve dans edip eğleniyorlardı. İkimizde normalde kalabalığı sevmiyoruz ama bu sefer bir değişiklik yapıp aralarına katıldık. Oldukça sıcak kanlı insanlardı. Yemek falan yedik daha sonra herkes kamp ateşinin başında toplandı ve şarkı söylemeye başladı. Bana uyku bastırıyordu.. Sende söyleyecektin. İlk önce gitarı ve dudaklarından çıkan sözleri dinledim.. Ardından başım sana yaslı bi şekilde kendimi uykuya teslim ettim. Daha sonra beni çadıra taşımıştın. Yine seninle uyandığım o güzel günlerden biriydi..
Burada başka bir anımıza geçeceğim sevgilim. Çünkü benzer anılar olduğu için birlikte anlatmak istedim. Yine böyle yolda giderken seçtiğimiz bir alandı. Aslında tek benzer yanıda bu. O gün yanımda bi çok malzeme getirmiştim ve birlikte bir açık hava sineması kurmuştuk. Yastıklar, battaniyeler, yiyecek.. Ormanlık alandaydık ve herşeyi hazırlamış film izliyorduk.
Bak ne diyeceğim, birlikte malefiz ve beauty and the Beast izlediğimiz günlerde çok güzel değil miydi? Güzrl ve çirkinin en sevdiğim masal olduğunu biliyorsun.. Masallara bayılırım..
Peki ya seni yağmurlu bir havada götürdüğüm uçurum kenarına ne demeli? O zaman dudaklarımız birbiriyle dans ederken tenimize değer her yağmur damlası özgürlüğü, mutluluğu temsil ediyordu. Bunu küçük bir not olarak düşün. Çünkü o günde hiç olmayacak kadar güzeldi..
Ah birde o dağ evindeki evin orda dilek dileyerek bir sürü dilek balonu uçurduğumuz gün yok mu? Oda çok güzeldi. Tıpkı seninle geçirdiğim diğer anılar gibi..
Sanırım bu sefer oldukça fazla anıyı geçiş yaptım ha? Ne dersin? Çünkü başka bir anı daha anlatacağım. Ama söz sevgilim bu bölüm için anlatacağım son anı.
Yine arabadaydık ve seni bir yere götüreceğimi söylemiştim. Neresi olduğunu bilmiyordun ben ise arabayı sürmeye devam ediyordum. Dağa çıkıyorduk. Sık ağaçlar git gide azalmıştı. Dağın en tepesine geldiğimizde seni bir teleskop ve bir çadır karşılamıştı. Seni gökyüzüne getirmiştim sevgilim.. Yıldızlara getirmiştim.. Senin için teleskobu ayarlamıştım sen yıldızlara bakarken bir süre seni izlemiştim. Sen yıldızlara hayranlıkla bakıyordun ama en parlak yıldız olduğunun farkında değil miydin? O halde farkına var. Gökyüzünde dikkat çeken tek yıldız sensin. Diğer yıldızlar senin ışıltını kıskanıyor..
Yanına oturup seninle bakmamı söylemiştin. Bir süre birlikte yıldızlara baktık o süre içerisindede muhabbet ediyorduk tabii. Teleskopla işimiz bitmiş ve artık uykun gelmişti. Bunu sana tek bakışımda anlayabiliyordum. O yüzden çadıra doğru gittik. Çadırın üstü yıldızları görebilmemiz için şeffaftı. Çadıra girmeden önce ikimizede çikolata çıkardım. "İntense" senin en sevdiğin çikolataydı. Benimde öyle.. Birlikte çikolatalarımızı yedik ve çadıra girdik. Bir geceye daha birlikte veda ediyorduk..
<3..
"Gözlerine ışık ve gölgeler,kalbine ay ve yıldızlar doluyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia
RomanceKadın karar vermişti, anılarını sonsuzluşturacaktı... Sonuçta oda insandı ve unutabilirdi, unutmak istemiyordu. Aşkı ile yaşadığı tek bir anı, aldığı tek bir nefesi bile unutmak istemiyordu. Bu yüzden aşkına hediye edeceği o defteri hazırlamaya başl...