O günün sabahına gözlerimizi açtık ancak evine gidemezdin.. Çünkü Paris e giderken çantama koydukları takip cihazı ile evini öğrenmiş olmalılardı. Evine uğramıştık. Eminim ki evin harabeye dönmüştü. Her şeyin altını üstüne getirmişlerdi ve evde sağlam tek bir şey bile bırakmamışlardı. Başka bi evin olduğunu söylemiştin bu azda olsa içimi rahatlatmıştı. O ev ormanın içinde bir yerdi, ağaçlarla çevrili bir yer.. Kimsenin bilmediği, unutulmuş bir yerdi.
Seninle birlikte ormandaki o evine gittik. Tanrım.. Şu an bir çok şeyi hatırlamıyorum. Hafıza kaybı mı geçiriyorum? Lütfen tanrım, lütfen bana izin ver, unutmadan önce herşeyi yazmam için bana bir şans ver.. Hatırladığım kadarıyla anlatmaya çalışacacağım. Unuttuğum bir şey olursa beni affet sevgilim.. Unutsam bile seninle aldığım nefesin bile özel olduğunu biliyorsun.
O gün beni oraya götürdün. Seni yalnız bırakmıyordum çünkü bu işe seni ben bulaştırmıştım. O ilk gün evine gelerek seni bu tehlikeli hayatımın içine çekmiştim. Sana zarar gelmesini istemiyordum ve korumalıydım.
Eve gelince duşa gireceğini falan söylemiştin bende o sırada ikimize yiyecek bir şeyler hazırlamak istedim. Sana mutfağa girmemeni söyledim sen ısrarla yardıma gelmek istiyordun ama en sonunda ikna edebilmiştim. Duşa girdikten sonra salona gidip televizyon izlemeye başladın. Ben ise değişik soslu bi makarna yapıyordum. Ne? Bunu sorgulama ben mafyayım normalde de yemek yapmam ki, hep çalışanlarım yapıyor. Ama bunu seveceğine emindim. Annem bana hep yapardı bundan, çünkü çok seviyordum. Biliyorsun babam vurulup ölünce annem yurt dışına taşındı. Zaten ondan bir daha da haber alamadım..
Makarna bitince ikimizede tabak çıkarıp sofrayı kurmaya başladım, masayı mumla süsleyip biraz romantik bir ortam haline getirmiştim. Neden yapmıştım ki böyle bir şeyi. Sadece içimden gelmişti. Tamamen bitince seni çağırdım ve o sırada makarnaları koymaya başladım. Gelip gülümseyerek sofraya bakmıştın. Gözlerine yansıyan mum ışığına bile aşık olmuştum sevgilim.. Sanki tüm dünyam gözlerin olmuştu. Sofrayı beğenmiş gibi görünüyordun, oturduk ve yemeye başladın. Tepkini merak ettiğim için gözlerimi senden ayırmıyordum. Gerçekten beğendiğini söyleyebilirim. Bunu görebiliyordum. Hatırlatta bir ara tekrar sana bu makarnadan yapayım. Birlikte oturur yeriz, olur mu?
Makarnaları yedikten sonra artık saat çok geç olmuştu, tüm günü sahilin orda ve yolda geçirmiştik. Evide gezmiştim tabi. Sana yatacağım yeri sorduğumda beni odana götürdün. Üzerimdekileri değiştirmem için kendi kıyafetlerinden verdin ve kapının önünde beklediğini söyleyip odadan çıkmıştın. Eşofmanını giyince olması için ip kısmını sıkıca belimde bağlamıştım. Ardından verdiğin bol tişörtüde giyince burnuma daha önce aldığım o güzel kokun dolmuştu.. O an kendimi çok başka dünyalarda hissettim, her şey gözüme daha bir güzel gelmeye başlamıştı. Kokun beni sarhoş ediyordu..
Sana seslenip hazır olduğumu söylemiştim. İçeri girip odandaki koltuğa yastık ve battaniye atmıştın, beni yatağa yatırdıktan sonra koltuğa yatmaya gitmiştin. Üzerimdekiler o kadar rahattı ki, en rahat ve hızlı uykuya dalışım bu olmuş olabilir.
Bi ara gece kabus gördüğümü hatırlıyorum. Gece yarısı kalkıp beni sakinleştirmeye çalışıyordun. Ağlıyordum, uyanamıyordum ama seni duyabiliyordum. Elini tutmuştum bunun farkındaydım.. Bunu bilmiyorsun belki ama elini bilerek tutmuştum. Gitmeni istemiyordum, yanımda olmanı istiyordum. O gün yalnış hatırlamıyorsam yanıma yatmıştın ve sana sarılmıştım. Ama kesinlik veremem çünkü tam olarak hatırlayamıyorum..
Sabah olunca güzel bi kahvaltı hazırlamıştık ve bahçede yemiştik. Sen evini görmek istiyordun. Sana bunun tehlikeli olduğunu söylemiştim ama ısrarlarına karşı gelmedim. O gün birlikte evine gidecektik. Aslında benim içinde iyi olacaktı etrafta bırakmış olabilecekleri bir tehtid mesajı olabilirdi. Bunu kullanabilirdim.
Birlikte ormandaki evden akşam üzeri çıktık ve şehirdeki evine gitmeye başladık. Şehirdeki evine vardığımızda tam tahmin ettiğim gibi, evini yerle bir etmişlerdi. Koltuklar bile parçalanmış haldeydi etrafı bir süre araştırdık. Ne biri vardı ne bir not nede tehtid. Sanırım sen eve bir süre gelmeyince hiç gelmeyeceğini düşünmüşlerdi. En sonunda mutfağa gitmiştik. Bu arama ikimizide yormuştu yiyecek bir şeyler hazırlamıştın ve karşıma oturmuştun. Birlikte bir şeyler yemeye başlamıştık. Sevgilim, sen bunun devamını biliyorsun, söylememi istemeyeceksin.. Kötü hissedip kendini suçlayacsksın. Ama unutma ki bu deftere iyi kötü her şeyi yazmak için başladım. Sakın üzülme, o gün için pişman değilim, yine olsa yine yapardım.. O halde kaldığım yerden devam ediyorum.
Biz bir şeyler yerken arkanda kalan kapıya vuran gölgeyi fark etmiştim. Aniden ayağı kalktım. Simsiyah giyinmiş bir adam arkandan sana silah doğrultuyordu. O da onların adamlarından biriydi. Sen aniden kalkma sebebimi anlamaya çalışırken hızla arkana geçip kapıdaki adama silahımı doğrultmuştum. Adam o sırada çoktan silahını ateşlemişti, bende yapmıştım. Benim mermilerime sürdüğüm yakıcı bi ilaç sayesinde adamı vurmamla can çekişerek aniden yere yığıldı. Tüm vücudu yanıyordu, umursamadım. Silahımı yere atıp elimi karnımda hissettiğim o acıya götürdüm. Kusacak gibi hissediyordum. Gözlerim kararıyordu, nefes almam zorlaşmıştı.. Canım çok yanıyordu. Aniden ayağı kalkmıştın. Sesini duyabiliyordum ama sanki o an herşeyle bağlantım kesilmişti. Karnımda oluşan yaraya elimi bastırırken kendimi yavaşça yere bırakmıştım. Ölüyor muydum? Gözlerim dahada kararıyordu. Sesinden benim için endişelendiğini anlayabiliyordum. Kendini suçluyordun.. Gözlerim hala açıktı, ancak hiç bir şey göremiyordum.
Ölüyor muydum? Söyle bana sevgilim, her şey buraya kadar mıydı? İnan bana senin için değerdi. Sana çok aşıktım.. Senin için kendimi ölüme atacak kadar aşıktım. Ve bu benim için bir ceza değil ödüldü. Senin hayatını kurtarmış olmak kadar önemli başka bir şey yoktu. Bazen şaşırıyorum, kalpsiz, sadece kendini düşünen bir insan nasıl olurda kendini bir başkası için kurşunun önüne atardı? Üstelik daha önce girdiği kaoslarda kendine büyük bir zarar gelmesine izin vermeyecek biri. Bu güne kadar hiç vurulmamıştım. Gerçekten acı vericiymiş. Her ne kadar acı çekiyor olsamda kalbim rahattı. Çünkü aşkımı kurtarmıştım, senin hayatını kurtarmıştım. Artık sadece kendimi düşünmek yerine her şeyim sen olmuştun.. Her zerrene kadar sana aşıktım. Bunu sana söyleyemeden ölüyor olmak acı vericiydi. Yediğim kurşundan daha acı vericiydi. Bilmelisin ki, öldüğümde bile her zaman kalbimde kalbin için çalan o müziği duyacaksın..
<3...
"Ölüm denilen o şey bizi ayırabilir miydi? Sanmıyorum. Aşk, ölümden üstündü. Ölüm, aşkın önüne geçemezdi. Benim; aşkım için ölümün önüne atladığım gibi, aşk ölümden üstündü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia
RomansaKadın karar vermişti, anılarını sonsuzluşturacaktı... Sonuçta oda insandı ve unutabilirdi, unutmak istemiyordu. Aşkı ile yaşadığı tek bir anı, aldığı tek bir nefesi bile unutmak istemiyordu. Bu yüzden aşkına hediye edeceği o defteri hazırlamaya başl...