3

10.2K 512 65
                                    


Bir süre daha konuştular. Akşam Tuğrul bey eve dönerken mahalleli onu tebrik ediyordu. Asenayı herkes severdi ve bir an önce dönmesini istiyorlardı. Sonraki gün Tuğrul beyin eşi Aysel hanım kızı için hazırlıklara başlamıştı. Yıllardır kullanmadıği odasını düzenlemişti.
   Havaalanında Tuğrul bey ve Aysel hanım kızlarını bekliyorlardı. Asena iki bavuluyla kapıdan çıkarken topuklarının sesi ile dikkatleri üzerine çekiyordu. Zaten uzun dalgalı siyah saçları yeterince dikkat çekmiyormuş gibi bir de mini yazlık bir elbise giyinmiş ve makyaj yapmıştı. Üstelik fit fiziğiyle fazla güzeldi.  Güneş gözlüğünü çıkarıp etrafına bakındı. Kendisine şaşkınlıkla bakan annesini ve babasını görünce onlara el salladı. Tuğrul bey gözlerine inanamıyordu. Kızının bu hali neydi böyle ? Kalbine sancı girerken o bakışlarını kızından ayırmıyordu. Asena babasının kalbini tutmasının ardın hızlandı ve koşarak yanına geldi.

  " Asena ?"

  " Babacım. Iyi misin sen ?"

  " Bu halin ne kızım ? Bir öğretmene yakısıyormu bu?"

   Asena gözlerini devirdi. Istediği gibi giyinirdi . Milletin ona neyi yakıştırdığı kimin umurundaydı ki?
 
 " Babacım o konuyu burada konuşmak istemezdim ama ben öğretmen olmadım"

  " Ne demek öğretmen olmadim?"dedi annesi
 
  " Konservatuar okudum ben babacım. Öğretmenlik sanatçi ruhuma ters geldi"

  Tuğrul bey duyduklari ile sinirlenirken konuşmaya bile fırsat bulamadan kalbini tutarak bayıldı. Hemen ambulansı aradılar. O doktor kontrolündeyden Aysel hanım hala kızına kızmakla meşguldü.

  " Kızım babanı tanımıyor musun ? Neden yaptın bunu . Tuğrul komiserin kızı şarkıcı olmuş mu dedirteceksin millete. Baban utancından ölür "

  " Milet kim anne. Mutlu olmayacağım bir işi neden yapayım ki ? Üstelik ne varmış şarkıcılıkta. "

  " Baban polis olmadın en azından öğretmen olmanı isterken sen şarkıcı oldun. Bir de ne var diyorsun. Adam kalpten gidiyordu"

  " Annecim ben sanat yapmak istiyorum. Enstrüman çalmak istiyorum. Silah tutmak değil. Ayrıca savaşa ve şiddete de karşıyım ben"

  " Keşke hiç üniversite okumasaydın. En azından bozulmazdın böyle. Baban savaşçı dişi kurt ol diye adını asena koydu. Sen babandan nefret eden o hümanistler gibi konuşuyorsun"

 " Hümanizm kötü bir şey değil ki anne. Ayrıca babamdan nefret ettikleri falan yok. Mesleğini çok şiddet içerikli buluyorlar sadece. "

  O günün sonunda Tuğrul bey hastane odasında kızının yüzüne bile bakmamıştı. Sonraki iki hafta Asena sık sık onu ziyarete gelse de Tuğrul bey onunla konuşmamıştı. Mahallelinin yüzüne bakacak hali yoktu. Bir de olsun en azından artık yanınızda siz adam edersiniz artık diye teselli ediyorlardı onu.

   Iki hafta sonunda üç gün önce Asena kaçırılmıştı. Tuğrul her yerde deli gibi aramıştı kızını. Muhammer tüm tanıdıklarını devreye sokmuştu. Sonunda bir teröristin onu rehin aldığını öğrenmişlerdi. Canından can gitmişti Tuğrul beyin. Ne olursa olsun Asena onun tek kızıydı . Üç gün boyunca uyumamıs yememisti . Kızı kim bilir ne haldeydi. Adamlar onu infaz edeceklerini söylemişlerdi. Buna dayanamazdı. Aysel hanım da perişan olmuştu. 
Üç gün sonunda yeri tespit edilmişti. Kızı dağ başında bir terör kampındaydı. Kendi alanı olmadığı için işi jandarma özel harekata  bırakmışlardı. Harekat merkezinde kızını beklerken helikopter sesi duyulunca içine bir ferahlık gelmişti. Askerlerden sonra kızı da helikopterden inince yüreği sızladı. Dokunmaya kıyamadıgı kızına vurmuşlardı. Asena koşarak babasına sarılınca Tuğrul bey tüm kızgınlığını unumuştu. Yarbay da omzuna dokunup geçmiş olsun dileklerini iletmişti.

Hastanede neyse ki kızının kötü bir şeyi olmadığını öğrenince biraz içi rahatlamış hemen Aysel hanıma haber vermişti. Aysel hanım bu kez mutluluktan ağlıyordu. Şimdi araçta giderken kızının sorusunu düşündü . Ona hala kızgın mıydı ?

 " Hayır kızım. Değilim. Ama kırgınım bana söylemeliydin"

  " Üzgünüm babacım. Izin vermezsin diye korktum. Hem biliyor musun çok güzel keman çalıyorum. Eve gidince senin için de çalarım olur mu ? Ayrıca istersen müzik öğretmenliği de yaparım"

  Tuğrul bey yine mutlulukla konuşmaya başlayan kızını görünce gülüp sarıldı kızına. Kim ne derse desin Asena onun kızıydı. Güclü bir kadın olmasını istemişti ama küçük prensesini her haliyle kabul edecekti. Mahallelinin ne dediği kimin umurundaydı ki ? Kizı sağ salim yanındaydı ya ona yeterdi.

 " Mutlu olmayacaksan öğretmenlik yapma. " dedi Tuğrul bey

  Asena da gülümseyip sarıldı babasına. Ölümden dönmüş olmasa kaçırılmasına sevinebilirdi bile. Sonunda babası onu affetmişti. Eve geldiklerinde asena hemen duş alıp temiz kıyafetler giyindi. Kısa bir telefon görüşmesinden sonra aşağı indi. Aysel hanım kızının iyi olduğu haberini aldıktan hemen sonra onun sevdiği yemekleri yapmaya baslamıştı. Masayı tamamen donatmıştı. 
 
  " Kızım gel yemek ye açsındır şimdi sen "

 " Tabi açım annecim üç gündür yemek yemedim "
 
  Asena kendine dönen dolmuş gözleri görünce bu söylediğine pişman olmuştu.

  Kapı çalarken henüz sofraya oturmamışlardı. Muhammer yakın arkadaşının kızını görmek için gelmişti. Daha önce de geldiğinden  Asena ona amca diyordu.

   " Muhammer kaynanan seviyormuş. Gel gel Aysel de yemek hazırlamıştı."

  " Valla pek sevmiyor aslında ama geleyim" dedi Muhammer
  Hep beraber sofraya oturduklarında Tuğrul bey ve Muhammer bey geçmiş günlerden konuşmaya başladılar.

  " Muhammer senin oğlan ne yaptı? "
 
  " Benim oğlan asker oldu Aysel . Jöh"

  " Maşallah maşallah. Ne gurur duyorsundur şimdi "

  " Tabi ki aslan oğlum benim . Babası gibi vatana hizmet edecek"

  Asena babasına baktığında onun hüzünlendiğini gördü. Belki bir oğlu olsa daha mutlu olabilirdi.

ASENA (GÜÇLÜ KADINLAR -2 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin