Bölüm şarkısı - Jose feliciano - Rain
Arkasından gelen sesler ile biraz daha hızlandırdı adımlarını. Arkasına bakmaya cesareti yoktu henüz elinden geldiğince hızlı bir şekilde evine gitmek istiyordu.
Üniversite için önemli olan bir sunumunu yetiştirmek için kütüphaneden çıktığında kendini oldukça yorgun ama mutlu hissediyordu Jungkook. Sunumu bitmiş sayılırdı ve sonunda hayallerine kavuşacağı için mutluydu. Çantasından çıkarttığı cüzdanından para aldı ve açık bir markete girdi. Yolda yürürken atıştırmak için birkaç aburcubur aldı ve kasaya geçti. Ödemesini yaptıktan sonra kasiyere iyi dileklerini ileterek çıktı marketten. İşte herşey tam o an başladı. İlk önce birkaç fısıltı duydu ama pekte önemsediği söylenemezdi taki o fısıltı ve fısıltılara eşlik eden birkaç adım sesi duyana kadar. İçine endişe tohumları yavaş yavaş serpiştilirken adımlarını hızlandırdı.
Gittikçe yaklaşan adım seslerinden daha fazla korkmaya başladı Jungkook. Hemen babasını aramak istiyordu ama bu saatte ararsa ona kızardı muhtemelen şuanda şirketteydi, bu yüzden bu fikrinden anında vazgeçti kendi kendini kurtarmak zorundaydı.
Evine az bir yol kalmışken tam rahat bir nefes alıyordu ki hızlanan ve artan adım sesleriyle birlikte ensesinde hissettiği nefes ile olduğu yerde dona kaldı.
" Naber güzelim "
Adam önüne geçti ve şöyle bir baktı Jungkook, oldukça iri yarı birisiydi, eğer kendine birşey yapmaya kalkarsa asla gücü yetmezdi, bunu bilmek Jungkook'un içinde ağlama isteğini büyütüyordu.
Yüzüne adamın alkollü nefesi vururken bir daha konuştu adam.
" Cevap vermeyecekmisin "
Korkuyordu ama cevap vermesi gerekiyordu.
" Eve gitmem gerekiyor, çekilirmisiniz "
Asla beyefendiliğinden ödün vermedi Jungkook çünkü ona böyle öğretilmişti. Babasının katı kuralları vardı ve bu aslında bir yerden sonra Jungkook için bir avantajdı her durumda kibarlığını korur ve haklı çıkardı. Ama şimdi kibarlığı bir işe yaramayacaktı ve ne acıdır ki bunu biliyordu.
" Tabii izin veririm güzelim ama önce biraz eğlenmeye ne dersin. Hmm? "
Gözleri korku ile büyüdü. Ne diyordu bu adam, ona zarar mı verecekti? buna kesinlikle katlanamazdı. Cevap vermeden hızla adamın yanından geçmeye çalıştı ama sadece çalıştı. Adam kolundan tuttuğu gibi bahçe duvarının dibine fırlatmıştı Jungkook'u. Ağzından acı dolu bir inleme kaçtı gözleri iyice dolmuştu, ne yapacaktı şimdi, kim kurtaracaktı onu.
" Ben gitmene izin vermeden gidemezsin "
" Lütfen bırak beni yalvarırım "
Titreyen sesi ile konuştu Jungkook,ama adamın yüzünde en ufak bir merhamet kırıntısı yoktu.
" Bırakacağım ama önce biraz eğlenelim "
Bunu dedikten sonra kafasını boynuna gömdü genç oğlanın. Ağlamaya başladı Jungkook, ellerini adamın kafasına koyarak kendinden uzaklaştırmaya çalıştı ama adam resmen üstüne oturmuştu ve şimdi de ellerini tutup başının üstünde sabitlemişti. Gök gürledi, şimşekler çaktı.
Bir ısırık bıraktı çocuğun boynuna ve işte o zaman en büyük en acılı çığlığını bıraktı geceye, feryat ediyordu genç oğlan, yaşadığı bu olay karşısında. Çığlıkları arasında hıçkırarak ağlamaya başladı. Sanki genç çocuğun acısına ortak olmak ister gibi bulutlarda bıraktı gözyaşlarını her bir toprak parçasına.
Yalvardı tanrıya bi iğrenç adamın ellerinden, dokunuşlarından kurtulamak için çığlıklar atarken yalvardı. Tam üstlerine kocaman bir yıldırım düşmesine bir razıydı, şuan tek istediği kurtulmaktı.
Ve sanki o an tanrı çocuğa acıdı ve biri ismini haykırdı.
" Jungkook "
Önce boynunda ki iğrenç dudaklar sonra ise üstünden kocaman bir ağırlık kalktı. Öldüğünü sandı. Daha hayallerine kavuşamadan öldüğünü sandı. Taki acı inlemeler ve yumruk seslerini duyana kadar. Kafasını kaldırdı ve az önce kendisine tecavüz etmeye kalkan adamın yüzünü kanlar içinde bırakan ve tanımadığı adama baktı, o an adamla göz göze geldi.
" Teşekkür ederim, teşekkür ederim "
Ağlamaya devam ederken teşekkürlerini sıraladı kendini kurtaran adama. Adam yavaşça yaklaştı çocuğa ve elini uzattı.
" Hadi gel, seni evine bırakayım "
Terettüt ile kendine uzatılan ele baktı genç çocuk.
" Korkamana gerek yok seni tanıyorum Jungkook "
Adını duyması ile şaşkınca adamın yüzüne baktı ve titrek sesi ile konuştu.
" Nereden tanıyorsunuz beni "
Adam hafifçe güldü ve yere eğildi.
" Baban Bay Jeon'un yeni ortağıyım, sizin eve gidiyordum baban davet etmişti. Hadi kalk gidelim yağmur şiddetleniyor "
Kendine uzatılan eli tuttu ve ayağa kalktı. Oldukça nazik tutuyordu elini bu adam. Elini beline koydu ve yürümesi için destek oldu genç çocuğa. Minnettardı bu adama Jungkook. Babası ilk defa oğlu için bir iyilik yapmıştı her ne kadar bilinçli olmasada yine de eve gidince babasına sarılacağını aklının bir köşesine kazıdı.
O an aklına geldi kahramanı olan adamın adını sormak." Şey, adın ne? "
Adam döndü ve tam gözlerinin içine baktı ve gülümsedi.
" Taehyung "
Tekrar etti içinden.
" Taehyung "
Bundan sonra bu adamla sık sık görüşeceğini biliyordu ve o Jungkook'un kahramanıydı artık.
Ama bilmiyordu ki kahramanı olan bu adam, daha sonralarında kabusları olacağını. Bilmiyordu, tıpkı ona deliler gibi aşık olduktan sonra onun yokluğunda deli olacağı gibi.
Hiiiçç içime sinmedi çok basit olmuş gibi geldi ama artık bölüm yayınlamam gerektiğini düşündüğüm için atmak zorundayım.
Yazım ve noktalama yanlışları için özür dilerim ve lütfen ilk defa bir fic yazdığımı bilerek bana eksiklerimi söyleyin ki bende geliştirmeye çalışayım.
Umarım ileri ki bölümlerde daha güzel yazarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑆ℎ𝑎𝑚 𝑙𝑜𝑣𝑒 𝑇𝑎𝑒𝐾𝑜𝑜𝑘
أدب الهواة《ANGST DEĞİL》 "Jungkook. Seni gerçekten sevdiğime inandın mı? Senin gibi birini kim severki ben seveyim. Ama teşekkür ederim çok işime yaradın tam kullanılmak için yaratılmışsın. Benim tarafımdan kullanılmaya" -Taehyung- Elinde tuttuğu kağıttan kafa...