İyi okumalar 💜
Rahatsız bir uyku çektiği belli olan Jungkook, Taehyung'u endişelendiriyordu. Her ne kadar şuan kolları arasına uyusada çocuğun neler hissettiğini anlayabiliyordu.
2 yıl önce babasını yolun kenarında kanlar içinde bulduğunda hissettikleri hala dün gibi aklındaydı. Kafayı yiyecek gibi hissediyor, etrafı yakıp yıkıyordu. İçinde öyle bir acı vardı ki tarif edemiyor, bu yükün altından kalkamıyordu. Üstelik babasının ölümünün nedeni hala açığa çıkmamıştı. Bir cinayet mi yoksa bir intihar mıydı bilmiyordu. Ne kadar çabalasa da asla bir sonuca varamamıştı.
Elinin birini beline diğerini ise bacaklarının arkasından geçirip yavaşça ayağa kalkıp, çocuğu sarsmamaya dikkat ederek odasına çıktı. Jungkook'u yatağa yatırdı ama üstünü değiştirmesi gerektiğini düşünüyordu. Zaten yeterince rahatsız bir uyku çekiyordu ve bunun üstüne birde pantolon ile yatması daha da rahatsız edici olacaktı. Kendisine küçük gelen bir eşofman ve beyaz bir tişört alarak yatağa ilerledi. Yavaşça pantolonun kemerini çözüp bacaklarından sıyırmış, eşofmanı giydirecekken genç oğlanın önceki günlerde merdivenlerden düşüpde kanattığı diz kapağını görüp, derin bir nefes almış ve eşofmanı giydirmiş daha sonra ise üstündeki kazağı çıkartmış bu seferde kameranın çarpıpda morarttığı omzunda ki yeri görmüştü. Çocuk gerçekten çok sakardı ve kendisine zarar vermekten asla geri durmuyordu.
Oğlanın üstünden çıkardıklarını kirli sepetine attıktan sonra yavaşça odaya girip yatağa oturmuştu. Genç oğlanın yüzünü incelerken bir eli saçlarına gitmiş yavaşça okşarken düşünmekten geri duramamıştı. Ne çok zorluk yaşamıştı daha bu yaşında. Ama yine de mutlu olmayı biliyordu. Küçük şeylerden bile mutlu olmayı bilen, küçük şeylere bile mutlu olabilen bu çocuk onu çok üzüyordu. Evet küçük şeylerle bile mutlu olabilmek çok güzel birşeydi ama bu çocuk mutlu olmaya o kadar muhtaçtı ki en ufak şeyde bile mutlu oluyordu. Elinde olsa yanından ayırmaz, mutlu olabilmesi için herşeyi yapardı ama bu pek mümkün değildi. En azından şimdilik.
Olduğu yerde biraz aşağı kaymış ve oğlanın yanına yatmıştı. Uykusunda arada mırıldanıyor, kaşlarını çatıyordu. Taehyung, saçlarını okşayıp birşeyler fısıldayarak tekrar uykuya dalmasına yardımcı oluyordu. Bir kolunu Jungkook'un beline dolamış, diğer kolunu ise kafasının altına koyarak iyice göğüsüne çekmişti oğlanı.
Her ne kadar babasını sevmese de üzülmesi, ne kadar büyük bir kalbe sahip olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
Jungkook kin tutamazdı. Okulunda bile kendisine zorbalık yapan kişilere birşey olsa hemen yanlarına koşar, yardım etmek isterdi ama onlara yardım etmeye çalıştığında bile zorbalık görürdü.
Kollarını sıkıca kendi beline dolayan Jungkook ile gülümsemiş, üstlerini güzelce örterek uykuya dalmıştı.
Gece odadan gelen tıkırtılar ile gözlerini açtı Taehyung. Jungkook'un yattığı tarafa baktığında genç oğlanın bedenini görememiş ve telaş ile yataktan kalkmıştı.
Balkondan gelen sesler ile oraya adımlamış kapı eşiğine geldiğinde, koltuklardan birine oturmuş, bacaklarını kendine çekerek kollarını dolamış, gözlerinden akan yaşlar ile yıldızlarla dolu gökyüzünü izleyen bedeni görmüştü. Yavaşça koltuğa yürüyüp yanına oturdu.
Hiçbir şey söylemedi ve tıpkı Jungkook gibi gökyüzünü izlemeye başladı. Yaklaşık 5 dakika sonra Jungkook kafasını omzuna koymuş, kollarını ise boynuna dolamıştı.
"İyi misin?"
Genç oğlan sanki bu soruyu bekliyormuş gibi bağırarak ağlamaya başlamıştı.
"Jungkook?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑆ℎ𝑎𝑚 𝑙𝑜𝑣𝑒 𝑇𝑎𝑒𝐾𝑜𝑜𝑘
Fanfiction《ANGST DEĞİL》 "Jungkook. Seni gerçekten sevdiğime inandın mı? Senin gibi birini kim severki ben seveyim. Ama teşekkür ederim çok işime yaradın tam kullanılmak için yaratılmışsın. Benim tarafımdan kullanılmaya" -Taehyung- Elinde tuttuğu kağıttan kafa...