"Neden böyle bir şey yapmak istesin?"
"Ailesini saltanattan kurtarmaya çalışıyor."
"Neden?"
"Çünkü taht kavgalarından bıkmış olmalı. Bulunduğunda ondan öğreniriz."
"Sen bu kanıya nereden vardın?"
"Majestelerinin tahmini. Daha önce bunu kurul yapmaya çalıştı. Yine bir iç savaş çıktı. Bir çok insan öldürüldü. Ve kimse engelleyemedi."
"On İki'nin ailesi?"
"Çabaladılar ama olmadı. Şimdi Laren Osmanoğlu eğer bir başkaldırı daha olursa Majesteleri'nin öleceğinin farkında. Ve muhtemelen onu kurtarmak istiyor."
"Sen ne düşünüyorsun? Ateş buna katılır mı ?" Hâlâ Ateş dememdem hoşlanmadığını belli eden bir ifade vardı yüzünde.
"Majesteleri kabul ederse bir çok devletle yaptığı anlaşmaya ters düşer bu. Cumhuriyet adı altında saklanan bir çok devleti Türk Uygarlığı bünyesine daha önce aldı. Korunmak isteyenler oldu. Savaşıp kaybedenler oldu. Ve çoğu iç işlerinde yönetim şeklini cumhuriyet kurallarına göre belirliyordu."
"Bu nasıl olabilir ki?"
"İnsanların hayatlarında büyük değişiklikler yapmamaya çalışırdı. İstanbul kural olarak en sıkı olan şehirdir. Tamamen Türk Uygarlığı kurallarına göre yönetilir. Kazandırdığı kadar kurallara uyman gerekir. İdama kadar tüm cezalar padişah tarafından verilir. Ve kimsenin sorgulama hakkı yoktur."
"Ama sonradan gelen küçük devletlerde bu yok. Kendi içlerinde olan adalet sorunu kendileri çözüyorlar."
"Olay patlak vermeye başlamıştı zaten. "
"Benim orada öldürdüğüm suçlular gibi." Bu yüzden çok üzerine düşmemiş olmalılardı.
"On İki'nin varlığı onlara güç verdi. Herkes İstanbul'da suç işleyebileceğini sandı. Elimizde net kanıt olmadığından onların idamı doğru gelmiyordu." Can almak büyük bir karardı. Padişah da olsan bir şeyi değiştirmezdi bu. "Şimdi ne olacak o zaman. Ateş abisiyle savaşmak istemese de savaşacak. Çünkü eğer Cumhuriyeti kabul ederse bünyesine aldığı diğer Cumhuriyet rejimli ülkeleri bırakmak zorunda. Ayrıca yeni bir yönetici seçilene kadar ülke boş kalacak ve bu açık açık gelin bizi yiyin demek." Ekrana döndü.
"Derdi ülke değil. Kardeşini kurtarmak."
"Kardeşi son gördüğümde ülkesine baya bağlıydı."
"Şöyle konuşmayı kes. Majesteleri senin sadakat ölçütlerine göre yönetmiyor ülkesini. Kendi bağlılığınla karşılaştırma. Sonuçta ne kadar sadık olmadığın anlaşılıyor."
"Nasıl anlaşılıyor sadık olmadığım? "
"Duygularınla hareket ediyorsun. Bu sağdıklığı geri plana atar."
"Sen de Ateş konusunda fazlasıyla inatçısın."
"Benim görevim onu korumak. Ve isteklerini yerine getirmek. Ülkeye ya da gidişatına majesteleri hayattayken bir bağlılığım yok." Kafamı toparlaymıyordum. Giray'ın kardeşi yaşıyor muydu acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOİRA
FantasyNefesini duydum yakamda. İçine çekiyordu. "Şu kokun yüzünden... kırk yıl sende kalacağım." Gözlerine bakmak istemiyordum. Yoksa kendimi durdurmam bir hayli zor olacaktı. "Sadece kırk yıl mı?" Gülümsedi. "Bunu sürekli yenileyebiliriz. Bir koku, kırk...