MOİRA S2B43

122 11 0
                                    

Dolan gözlerini gördü. Aniden çevirdim kafamı başka bir tarafa. "Çok güzel bu." Dedi Sibel. Sorun da oradaydı zaten. Hemen gözlerimi sildim. "N'oldu? " dedi Sibel. " Ya ne bileyim? Biz bir kaç gün birlikteydik ya."

"Ee..."

"Kavga falan ettik ama Gece çok sakindi. O o kadar sakindi ki benim de kafam hep çok rahat oldu. Yanından ayrılasım gelmedi mesela."

"Olma kuzum. Git de ben seninle olmak istiyorum diye."

"Yapamam!" Diye bağırmış bulundum. "Adam beni nikâh şahidi yaptı Sibel. Hangi onur hangi gururla gideyim!?"

"Aşkta gurur olmaz derler." Dedi.

"Benimkinde var. Kimse kusura bakmasın."

"Kendi hayatını kendine zehir edeceksin."

"Sadece kendime değil." Gözlerim balkona döndü. Estelle Abel'a sıkı sıkı sarılmıştı soğuktan dolayı. "Girmezler mi ki?" Dedim.

"Giray'ı azıcık tanıyorsam onları almaz bu gece eve." Gece diyor hala.

"Hasta olurlar."

"Olurlar. Giray'ın öfkesinden iyidir."

"Hmm..." gibi bir ses çıktı ağzımdan. "Saat bir oldu. Yat hadi." Dedi Sibel. "Zaten deli gibi ders çalışıyorsun. Seni hiç boş görmedim."

"Tıp?" Dedim sorar gibi.

"Neden doktor oluyorsun?" Dedi merakla. "Babam ve annem doktordu benim. Çok severdim böyle kreşten falan çıkınca onları beyaz önlükle görmeyi. Koşardım yanlarına, hemen babamın koluna sarılırdım." Bazı sözler insanın boğazında düğüm değil açılmayacak bir yumru oluyordu.

"Babam da istiyordu. Hep beni üniversiteye giderken nasıl bırakacağından bahsederdi." Yüzü düştü. "Hep çok az vaktimizin kaldığını düşünürdü. Buna göre yaşardı. Hissediyordu galiba. Ne de olsa... benim babam." Ben biliyorsam ölümü, o da hissediyordu. "Özledin değil mi?" Kitaplara baktım. "Yok aslında..." Dedim yalana vurarak. Bir de benim için üzülsün istemiyordum. "Yanımda hep ben hissediyorum."

"Şanslısın." Dedi. Daha iyi anlayabilmek için döndüm ona. "Baban sana sevgiyi öğretmiş."

"Sen?"

"Bilmem. Ne sevdi ne sevmedi? Yani seviyorum ama... Bir Giray'a bakıyorum. Onunkine kıyasla benim gördüğüm şey sevgi değil. Şimdi yine sana bakıyorum. Seninkine kıyasla da benimki sevgi değil. Babam ve annem birbirini severdi. Yalan yok." Dedi. Gülümsedi. "Sadece... bazen evlatlık mıyım diye düşünürdüm? Öldüklerinde de çok üzüldüm. Ama ne bileyim. Sanırım sevgi tepkiyi çok etkiliyor."

"Sıralaması var diyorsun? " dedim sorar gibi. "Elbet var." Dedi elini omzuma koyup. "Ben Giray'ın beni ilk gördüğünde gösterdiği sevgiyi 20 yıldır babam olan adamda toplasan görmedim belki. Bana hiç öyle bakmadı babam."

"Nasıl?" Dedim merakla.

"Dokunmaya korkarken, üzeceğim diye aklı çıkarak."

...

Açık tavana bakıyordum. Hava aydınlatmıştı. Tabi 2 de uyuyup 6 da kalkmak eski bana kıyasla uyku değil pekiştirmeydi. Ama zamanla düzelirdi. Ayağa kalkıp yavaş adımlarla lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım. Ama kafam yerine olmadığından duş almam gerektiğini de anlayamadığımdan kendi kendime bir kısa sövmüş ve kendimi sıcak suya bırakmıştım. Yarım saat sonra bornoza çıkıp yatak odasına tıkladım. Ses gelmediğinden girmiştim. Giray yoktu. Sibel ve Bengi yanyanaydı ama duştan ses geliyordu. Kemerli mini kot eteği ve koyu yeşil üzerinde harvard yazan sweatshirtü aldım. Çizmelerimi de aldım ve çıktım. Uyanmamışlardı. Tavanı olmayan odaya girdim ve üzerimi giyindim. Saçlarım açık biraz takılsam olurdu. Daha sonra kurutup düzleştirecektim. Odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Bu kadar İngilizlik yeter diye düşünüyordum. Biraz da Türk kahvaltısı hazırlayabilirdik bence.

MOİRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin