Olivia rodruguiez deja vu ile okuyabilirsiniz.
...
"Tuhaf oldu." Dedi sessizce. Yanında, bilimum dibinde olduğum için işittim tabi. "Öyle ya da böyle. Ruhe'ye vermek istemeyebilirsin belki. Ama sende kalsın."
"Teşekkür ederim." Dedi. "Böö!" Diye bağırdım bir anda. Ama mimik bile oynamadı arkadaşlar. Hepsi bana baktı. "Korkmalıydın." Dedim üzülmüş gibi. " Çok korktum." Dedi gözlerini bir kez senkronize ve yavaşça kırpıp. "Aklım çıktı." Dedi. Ben hani yalan söyleyemiyordun diyecekken "...dedirtirsin bir gün umarım çünkü böö beni korkutmaz." Dedi.
"İyi. Aman."
Gecenin sonu iyice yaklaştığında etrafta pek kimse kalmamıştı. Bende öyle bitmiştim ki kafam oturduğum anların yüzde 67'sinde Yakup'un koluna dayalıydı.
"Ay gidelim artık." Dedim bıkmış gibi. İki kadeh daha içmiştim, sarhoş değildim ama Ruhe'nin kafası biraz güzeldi. Azra kokteyl olarak 2.'yi almadı. Ama ondan sonra bir de votka almıştı. Ali araba süreceğim diye çok içmedi. Gece içirmemişti. Yakup da içecek olsa bardağı kafasında kırar diye düşünüyordum. Çünkü arada birbirlerine bakarak sessiz, ağız kıpırdatmasıyla bir şeyler konuşuyorlardı ama ben duymamıştım.
"Sen içtin. Araba kullanma benimle gel. Ben yarın seni okula bırakırım."
"Yarın okul yok. Arabamı bırakmam ayrıca!" Dedim kızarak. "Benimkiyle gidelim."
"İmkânı yok o işin de. Kalk hadi."
"Ya buraya Rolls Royce park edilir mi?" Dedim kızar gibi.
"E napalim ama ya?"
"Alp!" Diye bağırdı. Kulağımın zarı delindi. "İçtin mi?"
"Yok. Bir kadeh dahi içmedim! Yarın iş var ben ayılamam."
"İyi, ver anahtarını." Dedi bana bakıp. Çantamı ona uzattım. Bulamayabilirim bu kafayla. İçinden anahtarı ona uzattı. Alp bakmadı. "Beni takip et. Benim evden taksiyle gidersin evine." Dedi. "Tabi."
"Moira hanımın arabası olduğunu bilmiyordum." Deyince kahkaha attım. Kötü kadın gülüşü gibi oldu. " Gemim var."
"Gidelim. Hadi. Şu montu giy." Dedi beni tutarken. Halbukisi pek sarhoş da değilim ama mecalim yok. "Mont değil o trençkot."
"Her ne sikimse. Bi tarafların görünüyor yeter." Dedi. Elimi tamamen ağzına koydum. "Şşt. Çok ayıp. Muhafazakkup." Deyince Ali ve Alp güldü. Gece de bıyık altından güldü. "Alp benim gece gece asabımı bozma sende."
"Özür dilerim Yakup bey."
"Yürüyebilecek misin?" O kadar mı sarhoşum ya?
"Ayy..." dedim arkamızda görünen yol boyunca çiçeklerle döşenmiş kaldırıma ilerlerken. "Çiçek çekti canım." On adım kadar atmıştım ki kolumdan çekildim. Bir anda yerden ayaklarım kesilmiş ve ayaklarım manyak rahatlamıştı.
"Çiçek istiyorum."
"Saçmalama artık."
"Çiçek!" Diye bağırdım. Sesli bir nefes verdi. "Niye menekşe yok diye mi kızdın? Ayşe mi olsaydı?" Ya sabır çekti. "Şu senin sarhoş olmayıp olmayıp benim yanımdayken sarhoş olmanı ne yapacağız? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOİRA
FantasyNefesini duydum yakamda. İçine çekiyordu. "Şu kokun yüzünden... kırk yıl sende kalacağım." Gözlerine bakmak istemiyordum. Yoksa kendimi durdurmam bir hayli zor olacaktı. "Sadece kırk yıl mı?" Gülümsedi. "Bunu sürekli yenileyebiliriz. Bir koku, kırk...