1 GÖLGELER

214 6 6
                                    

Ben Yaren, şuan yirmi beş yaşındayım. Hayatımın ilk altı yılını sessizlik içinde geçirdim. Sessizlik derken kast ettiğim tek kelime dahi etmemiş oluşum.
Evet konuşmadım. Ama bunu yapamadığımdan değil, etrafımdaki insanları ve onların çevresini kuşatan, sadece benim gördüğüm lakin onların göremediğini sonradan fark ettiğim varlıkları dinlerken ertelemiştim bunu.

Anlamaya çalışıyordum. Bu rengarenk gölgeler neyin nesiydi böyle? Kiminde az, kiminde çok vardı. Renkleri, boyutları, şekilleri herkeste farklı bir hal alıyordu. Ne zaman kişi öylece dursa, bu boşlukta sessizliğe bürünse o vakit varlıkları belirginleşiyor ve konuşmaya başlıyorlardı. Başlarda sadece beni kuşatan gölgeciklerin sesini duyardım.
Bu gri sis bulutları, içimi karartır, durmaksızın ağlamamı sağlayacak kötü düşünceleri sıralardı ardı ardına.
__Kimse seni sevmiyor...
__Baban senden nefret ediyor...
__Sen uğursuz bir çocuksun...
__Annen senin yüzünden öldü...

Öncesini çok hatırlamasam da bu ve benzeri cümleleri beş yaşlarına geldiğimde anlamdırmaya başlamıştım. Bu gölgeler beni mutsuz ve üzgün hissettirmenin peşindeydi.

Onlardan başta korktuğum, sonrasında anlamaya çalıştığım için hiç tepki vermemiştim. Meğer Suskun oluşum akıl sağlığım için yaptığım en iyi şeymiş. Bunu daha sonraları öğrenecektim.
Bu gevezeler tepkisizliğime kızıyor, şuan bile kendi aralarında utanmadan beni çekiştiriyorlar.
__Bu kız çok acayip... Ne desem oralı olmuyor...
__ Evet, biliyorum... Ama sadece bize karşı böyle değilmiş. Hiç bir his onu etkisi altına alamıyormuş... Kasmana gerek yok yani...

___ Kimseyle iletişim kurmuyor ki? Üç beş hisse karşı koyması kolay olur tabii... Biraz sosyalleşse mesela, bir sevgili yapsa, yada şu yeni başladığı işyerinde bir iki arkadaş edinse, ama yok. Varsa yoksa çizim yapsın. Müzik dinlesin.Kitap okusun. Tuhaf olduğu kadar sıkıcı...
__Hem de nasıl... Böögg...

Onların bu memnuniyetsiz hallerinden ne yalan söyleyeyim çok acayip keyif aldığımı itiraf etmeliyim. Bir dakika biraz önce iş mi dedi onlar? Olamaz! biraz daha oyalanırsam geç kalacağım.

Apar topar hazırlanıyorum. Üzerime bol kesim bir tişort ve pantolon geçiriyorum. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp, belli belirsiz bir dokunuşla yüzümü renklendirdikten sonra güneş gözlüklerimi takıp kapıya doğru ilerliyorum.
Askıda hazır bekleyen çantamı sırtıma geçirip, hızla dışarı atıyorum kendimi.
Adımlarımı sıklaştırırken bir taraftan telefonumdan sevdiğim bir parçayı açıp taktığım kulaklıkla dış sesleri ikinci plana atıyorum.
Yaklaşık bir saat kadar süren sıkıcı otobüs yolculuğunun ardından sonunda işyerime ulaşıyorum.
Danışmada çalışan henüz ismini öğrenemediğim bayan çalışana
__Günaydın... Diyerek giriş turnikelerine ilerleyip kartımı okutuyorum . Asansörü es geçip, merdivenleri kullanarak ikinci kattaki odama ulaştığımda kapıyı açıp kendimi içeri attığım an gergin bedenimi koltuğuma bir oh çekerek bırakıyorum.

Biricik kurtarıcım olan güneş gözlüklerini çıkarıp, kemik çerçeveli gözlüklerimi taktıktan sonra bir kaç dakika soluklanıp işime koyuluyorum. Bu şekilde kaç saat geçmişti bilemiyorum. Kapımın ani bir şekilde çalınmadan açılmasıyla irkilliyorum. Yaptığım çizimden başımı kaldırıp bakışlarımı gelen kişiye çevirdiğimde,

__Yaren... Merhaba ... Mete beyin programında bir boşluk oldu. Sizinle tanışmak için bir beş dakika kadar görüşme imkanı olacakmış...

Bu genç kadın telefon ya da mail diye bir şeyin varlığından haberdar değil miydi acaba diye düşünebilirsiniz. Amacı beni aniden işim dışında bir şeylerle uğraşırken yakalamak olduğu için, bulduğu her fırsatta odama dalmadan edemediğini belirtmek isterim. Yoğun bir kıskançlık hissiyle kuşatılmış olan bu kıza kızmaktan çok acıyorum.

YARENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin